Geçenlerde sohbet ederken Cem Davran dedi ki, “Kim seçilirse seçilsin yapacağı ilk iş toplumda bir kucaklaşma yaratıp, ülkedeki kutuplaşmayı sonlandıracak bir adım olmalı...”
Cem Abi’nin iyimserliğini çok iyi anlıyorum lakin geldiğimiz noktada bu artık bir hayal... Umarım seçim sonuçları beni yanıltır ancak seçim sürecinde bir kez daha gördük ki Türkiye’deki kamplaşma-kutuplaşma artık ciddi bir toplumsal sağlık sorunu haline geldi.
Ne söylendiğinin hiçbir önemi yok. Kimin söylediğinin önemi var. Aynı vaadi rakip parti verdiğinde yuhalayanlar, kendi partisinin sözcüsü bu vaadi verirken elleri patlayıncaya kadar alkışlıyor.
Bir AK Partili için CHP adayı ağzıyla kuş tutsa nafile. Aynı şekilde bir CHP’li için AK Parti adayı ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin manası yok.
O kadar baştan kabullüyüz ki hiç kimsenin kimseyi ikna etme şansı kalmamış.
Seçmen refleksini bir adaya ya da partiye duyulan sempati değil, bir başka adaya ya da partiye duyulan nefret belirliyor. “AK Parti kazanmasın da...” ya da “CHP zihniyeti gelmesin de...” diyerek sandığa gidiyor halkımız.
Vatan sadece nüfus cüzdanında yazan ülke değildir ya da haritada bir bölge... Vatan aynı zamanda belirli yerde yaşayan insanların duygudaşlığı demektir.
Yarın seçim var.
Dileğimiz o ki kim kazanırsa kazansın yapacağı ilk iş kaybettiğimiz bu duygudaşlığı geri getirmek olsun.