Türkiye Suriye’deki iç savaşın mağdurlarına kapılarını sonuna kadar açarak başta Avrupa olmak üzere tüm dünyaya insanlık dersi verdi. Ancak geldiğimiz noktada Suriye’de şartlar değişti. Dolayısıyla Suriyelilerin statüsü mültecilikten, sığınmacılıktan çıktı. Bayram tatiline ülkelerine gidip geri döner hale geldiler. Hal böyleyken sayıları 4 milyonu bulan Türkiye’deki Suriyeliler konusu artık tartışılmalıdır. Kimseye “Defolun” demeden ya da bu konuyu tartışmak isteyen herkesi “Irkçı” ilan etmeden... Aklıselimle... Türkiye, Suriyeli sığınmacılara bugüne kadar 35 milyar dolar harcadı. Ülke ekonomimizin zor bir virajdan geçtiği bu dönemde devletimiz Suriye’deki yeni durumu değerlendirip Suriyeliler politikamızı güncellemek zorunda.
VİCDAN DİNİN YARISIDIR
İspanya, Suudi Arabistan’a 400 hassas lazer güdümlü bombanın satışını durdurmak için harekete geçti. Söz konusu bombaların Yemen’de sivillere karşı kullanılabileceği gerekçesiyle İspanya Savunma Bakanlığı’nın satışı durdurmayı planladığı söyleniyor. Suudi devleti en son Yemen’de çocukları taşıyan bir otobüse bombalı saldırı düzenlemişti. Bir yanda “Yemen halkının bilincinde kuşaklar boyunca çok derin iz bırakmak istiyoruz. Suudi Arabistan’ın adı anıldığında çocuklarının, kadınlarının ve hatta erkeklerinin tir tir titremesini istiyoruz” diyen Müslüman Suudi Veliaht Prens, diğer yanda Hıristiyan İspanya. Kimin hangi dinin mensubu olduğu umurumda değil ama bildiğim bir gerçek var: İnsaf dinin yarısıdır. Vicdan dinin yarısıdır.
ÜSKÜDAR MEYDANI MI DAHA ÇİRKİN TAKSİM MEYDAN MI?
3-4 yıl önce “Taksim Meydanı ve Yakın Çevresi Düzenleme Projesi” için düğmeye basıldı. Proje bitti. Taksim Meydanı’nın hali ortada. Şehrin göbeğinde bir beton yığını... Havadan baksan ayrı çirkinlik, karadan baksan ayrı... Önceki gün bir haber çıktı, okumuşsunuzdur: “Üsküdar Meydanı düzenlenecek; yeni adı Mimar Sinan Meydanı olacak.” Ne yalan söyleyeyim Taksim’de yapılan “düzenlemeyi” görünce Üsküdar için endişeleniyorum. Umarım yanılırım. Üsküdar Meydanı’nın şu anki hali korkunç. Ama umarım yeni halini gördüğümüzde İstanbul’daki ucube beton meydanlar serisine yeni biri daha eklenmiş olmaz.
İLK GÖRÜŞTE HAKAN FİDAN İZLENİMİM
Hakan Fidan’la ilgili tonlarca yazı yazdım. Kimi eleştiri, kimi övgü ama ilk kez geçenlerde bir düğünde tanışma fırsatım oldu. 12 yıldır gazetecilik yapıyorum tanıdığım MİT müsteşarları genelde soğuk, iletişime kapalı ve asık suratlı, “lacivert takım elbiseli” klasik Ankara bürokratlarıydı. Fidan farklı bir müsteşar modeli. Güler yüzlü, samimi ve iletişime açık. İletişim devrimi çağında yaşıyoruz. Yeni kabinenin en büyük özelliği bence bakanların klasik siyasetçi profilinden çok kendi alanına hakim ve iletişim yeteneği üst düzey isimler olması. Bu vasıfların devletin kritik konumlarındaki bürokratlarda da bulunması son derece önemli, değerli. ABD örneği bu anlamda bir ibrettir. Başkanlık koltuğunda oturan meczup neredeyse her gün bir iletişim krizine, skandalına imza atıyor. Ülkesinin, devletinin itibarını yerin dibine sokup çıkarıyor. Yazın bir kenara: Bu çağın liderlerini iletişim kabiliyetleri belirleyecek.