Giriş
Dün, PKK dememeye dikkat eden bir terör kınamasını ya da lanetlemesinin zerre kadar değeri olmadığını yazmıştım... Bazı okuyucularımız diyor ki: “Sana mı soracaklar, adamlar nasıl taziye yazacaklarını, mecburlar mı PKK demeye?”
Mecburlar kardeşim.
Bana değil bu millete soracaklar yoksa bu millet soracak bu hesabı.
Yeter artık.
10 aylık bebeği yanındaki annesiyle pusu kurup katleden, maaş kuyruğundaki askeri ensesinden vuran, aynı evde kalan iki polisin evine gizlice girip yataklarında katleden bu şerefsizlere “katil” diyemeyen, “terörist” diyemeyen, “kalleş” diyemeyen adamın yaptığı siyaset yerin dibine batsın.
HELAL OLSUN!
Amerikan devletinin skandal yaptırım kararı sonrası hedef alınan İçişleri Bakanı Soylu ve Adalet Bakanı Gül’ün şahsi sosyal medya hesaplarından verdikleri cevaplar, cevaptan öte tokat niteliğinde! Okurken gurur duydum. Bakanlık koltuğu gelir geçer unutulur ama bu dik duruş unutulmaz. Soylu’ya da Gül’e de helal olsun.
NEREYE GİDİYORSUN TÜRKİYE?
Aydın’da 10 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla gözaltına alınan Mehmet A. ile oğlu Halil İbrahim A. tutuklandı. Yapılan araştırmada baba ile oğlunun intikam amaçlı bu korkunç olayı gerçekleştirdikleri ortaya çıktı. İstismara uğrayan küçük kızın babasının 2,5 yıl önce bir arkadaşı ile birlikte Mehmet A.’nın oğlu T.A.’ya tecavüz ettikleri ve 28 yıl 9’ar ay hapse mahkum edildikleri belirlendi. Oğluna tecavüz eden adamın kızına tecavüz etmişler! Oda TV’deki arkadaşlar bu habere çok güzel bir başlık atmışlar: Nereye gidiyorsun Türkiye? Başka söze gerek yok, sahi nereye gidiyorsun Türkiye?
RAKİBİN KADAR BÜYÜKSÜN
İki yıl önce Beşiktaş yönetiminde yeni göreve gelmiştim.
Fenerbahçe, Manchester United’ı yenince “Tebrikler Fenerbahçe” yazmıştım. Öyle ya; Fenerbahçe bir Türk takımıydı ve yabancı bir takımı yenince bundan mutlu olmak, gurur duymak kadar normal bir davranış olamazdı.
Ancak pek de öyle olmadı. Yemediğim küfür, duymadığım hakaret kalmadı. Önemsemedim. Ardından Beşiktaş UEFA kupasında çeyrek finalde elenince bir sabah Galatasaray Kulübü resmi hesabından UEFA kupası paylaşıldı ve Beşiktaş’a gönderme yapıldı. “Al sana centilmenlik, tebrik et” dediler. Önemsemedim. Kadıköy’de gittiğimiz ilk maçta Fenerbahçe’nin o zamanki yöneticileri tarafından ağız dolusu küfürle ağırlandık statta. Önemsemedim. Ben niye Beşiktaşlı olduğumu biliyordum. Beşiktaş şampiyon olduğu gün mikrofon uzatılan Süleyman Seba o yıllarda Avrupa’daki başarılarından dolayı önce Galatasaray’ı tebrik etmemiş miydi? Bize “Rakibiniz kadar büyüksünüz” diye öğretmemiş miydi?
Geçenlerde Fenerbahçe Başkanı Ali Koç canlı yayında hiç çekinmeden, kendinden emin bir şekilde Beşiktaş’ın mali yapısı ve yönetimine dair son derece güzel sözler söyledi. Rakibini gerektiğinde çekinmeden övebilmek, yüceltmek, “rakibin kadar büyük” olduğunu bilmek önemli bir erdem. Fatih Terim “Kulüpler birbirinden oyuncu alıp vermeliler” diyor. Oysa kulüplerin esas alıp vermeleri gereken şey oyuncu değil; iyi niyet, dostluk ve saygı. Umarım bu sezon örneklerini daha sık görürüz. Zira Türk sporunun artık kavgaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var.
