Tarihi bir seçim yaşadık. “Vatana, millete hayırlı olsun” klasiğinden başka söylenecek söz çok da, yok. Adı ‘demokratik’ti ama pek çok soru işaretini peşine taktı. İster kazanan, ister kaybeden tarafta olun, sizin de aklınızda müphem noktalar vardır mutlaka.
Benim için en önemlisi, seçimden 4 gün önce Tvnet ekranına düşen seçim ekranı demosuydu. Her şeyi yüzde yüze yakın bilen bir tasarım. Tesadüfmüş. Ama ne hikmetse anket şirketlerine nal toplatan rakamlarla bezeli. Yani Anadolu Ajansı, seçim neticesini 4 gün önceden bilmişti. Geçtim. Sandık başı olayları her seçimde olan şeylerdi. Bu kez telefonlarla kayda alındı ama boşuna. Onu da geçtim.
Gelelim seçim gecesine. CHP’li Adıgüzel, 150 gönüllü ile yapay zeka üretecekti ya, bekledik bekledik programı bile açamadılar. Ve AA ne derse o oldu. Neticede 56 milyonu seçmen, 81 milyon kişi iki kurumun ağzına yüzüne baktı. AA ve TRT. Ortalıkta dönen komplo teorileri gerçek mi, değil mi bilemem. Bilinen, bize söylendiği kadarıyla ‘demokratik’ bir seçim olduğu ve “seçimin ikinci tura kaldığı”ydı. Bunu da CHP’li Tezcan açıkladı. 21.00’de. 50 bin avukatla YSK’nın önünde olacak İnce, YSK’nın yakınında, Sheraton’un 18. katında oturmayı yeğlemişti. Kılıçdaroğlu ve Akşener de ortadan kaybolunca, içimi bir korku sardı. “Yoksa” dedim. Bu arada sandık koruma cengaverleri görev başındaydı. Bunu da geçtim.
Vee, en can alıcı an. TV’den okunan SMS. “Adam kazandı.” Sahibi İnce. Devamı da var. “Islak imzalarla açıklanan arasında anlamlı bir fark yok. Açık ara kazandı. Oy çaldılar ama 10 milyon çalmadılar.” Hemen ardından AKP açıklaması: “İki seçimi de Erdoğan kazandı.” Sonra mı? Sokağa dökülen halk. Bayraklarla dökülene tabii ki sözüm yok. Ancak, Bakan Soylu’nun, “Bu muhalifleri sindirmek için mantar tabancası bile patlatmak yeter” sözünü daha da ileri götürerek, binlerce tabanca, tüfek, Kalaşnikof meydanlarda, sokaklarda patlayınca, gerçekten muhalifler sindi. Görüntüleri de, o gece nasıl bir uçurumun kenarından döndüğümüzün acı kanıtıydı. Geçtim.
Geç saatlerde, İnce’nin ertesi gün 12.00’de konuşacağı haberi geldi. Ona da şükür dedik. Demokrasi 12 saat rötar yapmıştı. Ve o saat. Sayısı ile övündüğü mitinglerde elindeki nottan sadece konuşma sırasına bakan İnce, şaşırtıcı bir yüz ifadesiyle elindeki metni okudu. Neden acaba? Yine acaba bu metni kim yazdı? Niye “Beni kimse tehdit etmedi” deme ihtiyacı hissetti? Neyse, bunu da geçelim.
İşte, bir seçimin 30 saatlik hikayesi böyleydi. Devamı diğer yazılarda deyip noktayı koyalım.
Bırakın bu eziyeti
Deniz Baykal’ın kızı Prof. Aslı Baykal, Meclis yönetimi ile görüşerek, en yaşlı üye sıfatıyla babasının açılışı ve yemin törenini yöneteceğini söyledi. Ama uygun koşullar istemeyi de ihmal etmedi.
Tamam Baykal bir cemile olarak milletvekilliğini, yaşıyla da bu hakkı kazandı da, aylardır çektiği yetmedi mi? Bırakın rahat rahat otursun koltuğunda. Tedavisine devam etsin. Zaten servis edilen fotoğrafta bile yüzü sağlık durumunu anlatıyor. Seyyar sandıkta oy kullandırıp, sonra da onu kürsüye taşımanın esprisi ne? Aslı Hanım açıklar herhalde.
İNCE'DEN...
Merkez sol, sadece 50 günde halk önderi olabilen, apolitik genç kuşağı bile heyecanlandıran, yüzde 20’nin altına düşebilecek CHP’yi ipten alan, özür dilemeyi bilen, tebrik eden, kaybettim ama asla pes etmem diyen bir lider kazandı. Güleryüzlü, mizahı ile yüzümüzü güldüren, üslubu ile siyasetimize nezaket, zarafet, doğruluk ve dürüstlük katan bir lider. Yolu açık olsun. Gün doğmadan neler doğar.
OHAL
Türk halkı OHAL kalkacak diye sevinirken, Süleyman Soylu kendi OHAL’ini ilan etmeye başladı. Söyledikleri şaşırtıcı. Bir tırmandırmanın habercisi gibi. Pervin Buldan’a tehditimsi kükredi. Sonra CHP’ye. Dilerim şehit cenazesi gelmez de, siz de protokolünüzü canınızın istediği gibi belirlersiniz diyebiliyorum ancak Sayın Soylu. Şehitliğin ideolojisi olmaz.
KAPAK
15 Temmuz gecesi başlayan Hande Fırat hikayesi kitap olmuştu ama kapağı yoktu. İsmail Küçükkaya da 24 Haziran gecesi “Adam kazandı” ile kapağı takıverdi. Hücumlara asla katılmıyorum. Gazeteci gazetecilik de yapar dostluk da.
ADALET
DEAŞ’ın Türkiye sorumlusuna 12.5 yıl hapis cezası verildi. 15 Temmuz’da henüz 5 günlük er olan ve silahı bile verilmeyen evlatlara da müebbet... Adaletin bu mu dünya?
DEMEK Kİ...
Erdoğan bütün ezberleri bozdu. AK Parti’den dert yanan tütün, fındık, çay üreticileri, şeker fabrikalarının satılmasına isyan edenler, madenciler, siftah yapamamaktan şikayet eden esnaf, işsizler ve aklınıza gelen tüm şikayetçiler yine Erdoğan’a oy verdi. Demek ki, başkalarında olmayan bir hikmet onda var. Bu kadar basit.
NOTLAR
■ Anlaşıldı ki, sosyal medya Türkiye’yi yansıtmıyor, şekillendirmiyor. Meğerse meydan kalabalıkları Ecevit’ten sonra aldatıcıymış.
■ Kaybedenler, durum incelemesine rakibin oyunlarından değil, kendilerinin oynayamadıkları oyundan başlamalılar ama nerdee.
■ AKP’den giden oylar MHP’yi beslerken, CHP’den giden oylar da İYİ ve HDP’ye kaymaklı ekmek kadayıfı oldu.
■ Yine kazanan iktidar, “Ders çıkaracağımız çok şey var” derken, muhalefet “Başarılıyız” diyebiliyorsa eğer, bu işte siz de bir gariplik görmüyor musunuz?