Söze şöyle başlayayım. Evet, isteğiniz doğrultusunda, artık size “Başkan” diyeceğiz ama bunca yıllık alışkanlıkla Cumhurbaşkanı da diyebiliriz bazen. Mazur görün. Evet, Erdoğan bana dedi ki... Ama yazılmaması kaydıyla değil. Size duyurmam için. Peki ne dedi?
■ Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız, şartsız egemenliğini koruyacağım.
■ Anayasa’ya ve hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet’e bağlı kalacağım.
■ Milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağım.
■ Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağım.
■ Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Vallahi de, billahi de böyle dedi. Yemin etti. Bu sözler bir akittir. 81 milyonun hasret ve umutla beklediği. Bu sözlerle Türkiye’de bir tarih yazılıyor. Bu sözleri yazın bir kenera. Yazın ki, gördüğünüz ilk sapmada “Ama” demeye hakkınız olsun.
Bilinmezler dünyasına giriş
Başkan Erdoğan, “Kurucusu ve fikir babası olduğu ve de 40 yıl emek verdiği” Başkanlık Sistemi’nin uygulanmaya başlamasından mutlu ve huzurlu olduğunu belirterek, “Tarihi görevimi yaptım” derken, biz de bilinmezler dünyasına giriş yaptık millet olarak. Zaten bir süredir içindeydik ama daha ne olduğunun farkında değiliz. İcraatları ile öğreneceğiz. İlk 5 günde öğrendiklerimizi sıralarsak eğer...
■ Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nı denetleyecek hiçbir mekanizma yok. Anayasa’ya rağmen.
■ Kararnameler Cumhurbaşkanı’nın tek imzasıyla çıkıyor. Meclis’e uğramadan yürürlüğe giriyor. Yani tek imza kanun demek. Meclis soru bile soramıyor.
■ Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura yok oldu.
■ Devlet Tiyatroları ile Opera ve Bale Erdoğan’a bağlandı. Bağlansın da opera, bale bizim neyimize, verin mehteri demeyecek herhalde.
■ Yargıç olmak için hukuk tahsili görmek, rektör olmak için de profesör olma şartı kaldırıldı. Herkes, her şey olabilir yani.
Vatana, millete hayırlı olsun.
UZUN ADAMLIK BİTTİ
Yeni Başkanlık kabinesinde dikkat edilmiş; zamanında Gülen’e methiyeler düzenlerin son kullanma tarihleri geçtiği için silinmişler. Yeni kabineden devam edersek, Erdoğan’ın bir tanımlaması da ‘uzun adam’dı. O da bitti. Çünkü, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ‘en uzun adam’. Ayrıca Erdoğan’dan uzun üç bakan daha var. Bir teamül devam etmiş. Aileden sorumlu bakan yine kadın. Ve ne hikmetse o da üç isimli. Hayırlısı olsun.
FITRAT BU DEĞİL
Uzunköprü’de ihmalin neden olduğu bir tren faciası yaşandı. 24 ölüm ve 300 yaralı bilançosuyla. Aslında kaza değil cinayetti. Çünkü rayların bakımı için ödenek bulunamamış. Fıtrat diyerek üstü kapatılacak bir olay değil bu. Ümidim o ki, sorumlular kimse bulunmalı ve cezasını çekmeli. 24 can gitti.
O SIRRI KİM VERDİ?
40 yıldan beri Türkiye’nin başına Fetö gibi bela olan Adnan Oktar, nihayet 29 ciddi suçlama ile yakalandı. Tabii, ‘Kedicikleri’ ve müritleri ile. Daha da çok kişi yakalanacak. Oktar, dini iğrenç emellerine alet ederek, ahlakı yozlaştırarak, düzmece iftiralarla çok aileyi mahvetmiş, çok can yakmıştı.
Benim de çok yakından tanıdığım bir aile kızlarını Amerika’ya kaçırarak kurtulmuştu bu beladan. Benim aklıma takılan, bu herif bu suçları 3-5 ayda işlemedi ki... Yıllardır şov yapıyor televizyonunda kediciklerini raks ettirerek. Hele suçlamaların içinde bir tanesi var ki, dehşet verici. Devlet sırlarını satmak. Peki, bir dini tarikat liderine devlet sırlarını kim vermiş? Bu da mı Fetö gibi devletin mahrem noktalarına kadar sızmış? Peki, bütün bunlar biliniyormuş da, bugüne kadar niye beklenmiş? Umarım adalet tecelli eder. Söylendiği gibi devlet hastanelerinden aldığı paranoid şizofren raporları sayesinde hapse girmezse, işte o zaman yuh olsun.