İstanbul’un yeni havaalanının açılış tarihi yaklaşmasına rağmen, adı ile ilgili hâlâ bir açıklama yapılmayınca, spekülasyona neden olmaya başladı. Genç meslektaşım Sevilay Yılman’ın, sadece bir duyuma dayanarak ortaya attığı, ancak sonra da pişman olduğu ‘Abdülhamit Han’ adı ortalığı karıştırdı yok yere.
Evet, İstanbul’a bir havaalanı yapılıyor ama üçüncüsü değil. Var olanı, kısa zaman sonra ihtiyaca cevap vermeyeceği düşünülerek buraya taşınıyor sadece. Taşınırken ismi niye değişsin ki. Atatürk adı buradan sökülüp yenisine takılacak sadece. Bu kadar basit.
Ama dedim ya, bu spekülasyon konusu oldu. Anketler yapılmaya başlandı. Atatürk mü olsun, şu mu, bu mu olsun diye. Sonuç hep aynıydı: Atatürk. Osmanlıcılık sevdalıları da vardı tabii.
Ahmet Hakan da kalkıp, “Yenisinin bir farkı olmalı diyenler de olursa, Mustafa Kemal Havaalanı olsun” demez mi? Pişmiş aşa su katar gibi. Türkiye’de Atatürk adı kullanılamadığı için çocuğuna Mustafa Kemal adını koyan kaç kişi vardır bilemiyorum. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan da Mustafa Kemal olarak kullanmadı diye hatırlıyorum. Her defasında başına ‘Gazi’ sıfatını ekleyerek büyük kurtarıcıdan bahsetti. Yani, Ahmet kardeşim ‘Gazi’siz olmuyor bu. Bilmem anlatabildim mi?
Dedim ya, bu bir taşınma işi. Sen her şeyi yeni havaalanına taşı, Atatürk’ü Yeşilköy’de bırak. Olacak şey mi bu? Olmayacaktır da. Yeni ışıklandırma teknikleriyle yazılacak ‘Atatürk Havaalanı’ yazısı, ileride dünyanın en büyüğü olacak havaalanına ne de güzel yakışır.
Bir yanlış var ama...
Suriye ile aramıza çektiğimiz beton duvarın yüksekliğinin 3.5 metre olduğu yazıldı hep. Ama fotoğrafta görülen bu beton duvarın yanındaki adamın boyu 170 santim, üstte kalan mesafe de 100 santim olsa, duvar 270 santim oluyor. Ve tabii bir merdivenle aşıp, kolayca Türkiye’ye geçiyorlar. Bir de, sosyal medyadaki videoda konuşan, Suriyeli mi, terörist mi ne olduğu belli olmayan bir adam ne diyor baksanıza: Türkiye’nin sınıra dizdiği bu beton blokların altında da bizim tünelimiz kazılı. Bizi satarlarsa, 2 saatte Reyhanlı’dayız. Onun için, aman dikkat diyorum.
ZAMAN DEĞİŞTİ
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, “Güçlü ihracat ve turizm gelirlerindeki yüksek performansın pozitif katkısı, ekonominin dengelenme sürecini başlattı. Ayrıca Merkez Bankası’nın bağımsızlık tartışması da bitti” dedi. Farkındaysanız, Albayrak, ilk defa gelecek zamanı bırakıp şimdiki zamanla konuştu. Hemen arkasından da 5.2 büyüdüğümüz açıklandı. Ne zaman? Nisan, Mayıs, Haziran’da. Olsun. Bunca olumsuzluğa rağmen büyüdük ya.
Hakları
Berna Akdeniz ve Leyla Al Masoud. Kanserde erken teşhise yönelik çip geliştiren iki kızımız. Hem de daha lisedeyken. Bu arada AB’nin desteklediği bilim yarışmasında, 28 ülke ve 438 proje arasında birinciliği alıyorlar. Son olarak, ABD’nin Pittsburg kentindeki bilim ve mühendislik fuarında da, biyomedikal mühendisliği dalındaki yarışmada 81 ülkeden 1800 proje arasında kızlarımızın projesi, ‘Dünyanın en iyi 3. Projesi’ olarak seçiliyor. Bu sayede de diledikleri üniversitenin tıp fakültesinde eğitim hakkı kazanıyorlar. Berna ve Leyla şimdi mezunlar ve tercihlerini Ege Tıp Fakültesi’nden yana kullandılar. Bence bu ayrıcalığı sonuna kadar hak etmişler. Hadi bakalım lise son öğrencileri! Bakın neler oluyor.
Makamın turşusu olmamış
Orhangazi’de bir turşu üreticisi dolardaki yükselişi protesto etmek için ‘Dolar turşusu’ kurmuş. Kurar da. Esnafa göre espri. Ama TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun kavanozu eline alıp, gülerek poz vermesi makamının ciddiyeti ile bağdaşmamıştı doğrusu. Sayın Başkan, siz ziyaretler yapın, kabuller yapın eskisi gibi ama, o elinizdeki dolar turşusu kavanozunu bir yere bırakıverin lütfen.
Duyum
Merkez Bankası kuru hizaya getirmek için AK Parti döneminin en yüksek faiz artırımını yapınca, duyduğuma göre, ‘Faiz Lobisi’ gizlice Kumkapı’ya gidip kafayı yemiş. Belki de çekmiştir. Sadece duyum bu.
CIZZZZZZZ
"En tehlikeli insan tipi, az anlayan, çok inanandır." Anton Çehov