Doç. Dr. Gökçen Erdoğan

07 Mayıs 2024, Salı 07:00

Başkalarının cehennemi

Bazı insanlar, bir başkasının ilişkisini yorumlayarak, yargılayarak ve eleştirerek kendini ve ilişkisini temize çekiyor. Denk geldiğinizden eminim. Özel hayat sınırlarının doğru çizilmiş olmasını, dışarıdan gelen ve pasif görünse de dinamikleri bozabilen bu müdahalenin dışarıda kalabilmesi için çok önemsiyorum. Elbette biraz da mizaç meselesi. Kimi insan, yapılan yorumlardan ziyadesiyle etkilenirken kimi insan kulak tıkamayı ya da dinleyip sağlıklı bir süzgeçten geçirmeyi bilir. Hayatım boyunca; yalnızca beni ilgilendiren konularda, ben sormadıkça fikir beyan edilmesine izin vermeyen ve bu sınırı sözsüz biçimde çizebilen bir yapım oldu. İyi niyetli ya da değil; bu noktada çok da önemli bulmuyorum ve sınırlarımın aşılmasından hoşlanmıyorum. Herhangi bir biçimde, psikolojik ya da fiziksel olarak, tehlike altında olduğumu hisseden biri tabii ki ne biçimde uyaracağını bilecek ve yapacaktır da. Ancak bunun dışında, benim ilişkim beni ve partnerimi ilgilendirir. Bu bilinçle hareket ettim hep. Ama bunu yapamayanlar da suçlu değil. Suçlu olanlar, insanın savunmasızlığını ya da hassasiyetini sömürerek özel hayatı üzerinde söz hakkı alan ve onu hoyratça kullananlar. Maalesef terapilerde çok sık karşılaşıyoruz. Evliliklerin ve ilişkilerin dinamiklerini, dışarıdan müdahaleyle kolayca bozuyor, sarsıyorlar.

KENDİ İLİŞKİLERİNİN KUSURLARIYLA BARIŞMAYA ÇALIŞIYORLAR

Uzmanlığım olmaması nedeniyle en doğru halini bilmem mümkün değil. Ancak gözlemim odur ki; insanlar çeşitli kıyaslarla kendi ilişkilerinin kusurlarıyla barışmaya çalışıyorlar. Eşi tarafından kıskançlık bahanesiyle kısıtlanan kadın, özgürlüğünü yaşayabilen ve bireysel varlığı saygı gören kadına, yeterince sevilmediği düşüncesini yüklemeye çalışıyor. Eşinin bu kadar rahat olmasının altında bir şeyler aranması gerektiğini ima ediyor ya da direkt söylüyor. Aslında özlediği ya da özendiği şeyleri, karşısındakinde görünce kötü şeylermiş gibi yorumlayarak kendini rahatlatma yoluna gidiyor. Alım gücü, etkileşim, paylaşım, sosyal destek, cinsel yaşam ve diğer pek çok açıdan doğru bildiğiyle kıyasa gidiyor ve her zaman ‘yanlış ya da eksik’ olanın karşısındaki ilişki olduğunu düşünüyor. Bu beni kızdırmıyor, aksine psikolojik destek alabilmelerini ve bir sorunları varsa çözebilmelerini arzu ediyorum. Mahallenizde, ailenizde, çevrenizde bir başkasının ilişkisi hakkında çok fazla yorum yapan kişilere dikkat edin; her göz devirmenin arkasında bambaşka bir duygu ve düşünce de saklı sanki.

HERKESİN HATA YAPMA HAKKI VAR

Elbette yakınlarımızın bizi, içindeyken fark edemediğimiz ilişki arazları hakkında uyarmasından söz etmiyorum. Bu benim de yaptığım bir şey ve bir tür sorumluluk. Ancak bunun bile sınırları olması gerektiğini düşünüyorum. Söz konusu yetişkinlerse, bir yere dek ve bir çerçeve içinde yorum yapabilir, eleştirebilir ya da yönlendirebiliriz. Zira haklı olduğumuzdan eminsek bile, bilmeliyiz ki herkesin hayatını yaşama ve hata yapma hakkı var. Hayatınıza seçtiğiniz kişi yoksul olabilir, güzel ya da çirkin olabilir, sıradan ya da farklı olabilir, ilişki dinamikleriniz kimselere benzemiyor olabilir ya da bilindik, alışıldık, toplumca kolay kabul görür cinsten olabilir. Fedakar olabilirsiniz, sakin olabilirsiniz, baskın olabilirsiniz, uçlarda yaşayabilirsiniz ve bunlar artırılabilir. Herhangi bir durumda, duymak istemediğiniz ya da sormadığınız biçimde fikir beyan edilip yaşadıklarınızla ilgili kötü hissettirildiğinizi düşünüyorsanız bunu yapan kişiyi uyarmaktan ve uyarılarınızı dikkate almazsa mesafe koymaktan çekinmeyin. Bunu yapanlar en yakınlarınızsa, kendi ilişkinize dışarıdan bakamadığınızı ve yapılan yorumları bir parça tarafsızlıkla gözden geçirebileceğinizi de aklınızın bir köşesinde tutun ama, olmaz mı? Bundan 9 sene önce, son derece mutlularken ve güven duyguları baskınken, apartmanda oturan komşularının dolduruşuyla eşinin sadakatinden şüphe eden ve onu bıçakla yaralayan bir adamla tanışmıştım. Üstelik eşinin masumiyeti anlaşılmış, bunu yapan ailenin 2 çocuğunun başka bir erkekten olduğu ortaya çıkmış. Eşi, kendisini affettiği halde, o affedememişti ve şöyle söylemişti bana, “Bizi kendi cehennemlerine çektiler”. Kimsenin cehennemine çekilmeyin.

05 Mayıs 2024, Pazar 07:00

Başımıza neler geldi

Biraz oyun oynayalım, biraz renklensin dediğiniz cinsel yaşamınızda beklenmedik ve irili ufaklı kabuslar da yaşayabilirsiniz. Önemli olan paniklememek, kriz halinde doktora başvurmak ve yaşadıklarımızdan dersler çıkarmak. Merdiven altı üretimlerden, güvenli olmayan sitelerden uzak duralım ve ilk kez denediğimiz bir şeyin etkilerini gözleyelim. Eğlencesine sözüm yok.

BÜYÜTÜCÜ SPREY YAN ETKİ YAPTI GERÇEKTEN İŞE YARIYOR MU?

SORU: Hocam, eşimin penisinde kırmızı kabarcıklar gördüm ve çok korktum. Kavga ettik, sonra muayene oldum. Bir şey çıkmadı. Ve ben tavır yapınca itiraf etti. Penis büyütücü spreylerden almış ve onlar yapmış. Satan kişi de ilk 1 ay yan etki normal demiş. Ama bu kadar yan etki olur mu? Sizce bu spreylerin etkisi var mı?

CEVAP: Bunu ürolog arkadaşlarım da hep açıklar; testosteron yükleyerek geçici büyüme aldatmacası yaratan bazı ürünler olabilir. Ama çoğunlukla bunu bile yapmazlar. Dudak dolgunlaştırıcı ruj efekti gibi düşünün. Ve ilişkide faydası yoktur. Üstelik bu ürünlerin çoğu ruhsatsız ya da sağlık açısından değil ticaret açısından ruhsatlandırılmış, yani çeşitli hilelerle piyasaya sürülmüş ürünler olurlar. Penisin ilaçla, kremle büyümesi mümkün değil. Eşiniz yakınken bu yoldan dönsün çünkü 1 ay yan etki yapıp sonra geçmesi de olası değil. Yaşadığı şey alerjik bir reaksiyon ve penisin dokusunu daha fazla deforme etmesini istemeyiz. Asıl sorum şu; penisinin küçük olduğu fikrine nasıl kapıldı, cinsel yaşamınıza bu nasıl yansıyor? Çünkü böyle bir sorun varsa çeşitli pozisyon denemeleriyle, sorunun hissedilmesinin önüne geçilebilir. Yok hüsnükuruntusu ise ona destek olmanızla yenebilir.

HAMİLE KALMIŞ OLABİLİR MİYİM?

SORU

04 Mayıs 2024, Cumartesi 07:00

Erkekler de sorar

Eşleri ve kendileri adına kaygılanan, meraklanan, sorular soran erkekler yok mu? Elbette var. Spermlerden ve yumurtayla buluşmalarından bahsediyoruz. Bütün buluşmalar kolay olmuyor ya da mutlu sonla bitmiyor. Ama denemeye değmez mi?

EŞİMİN HAMİLE KALAMAMASININ BENİM TESTLERİMLE NE İLGİSİ VAR?

SORU: Hocam, 4 yıllık evliyiz. Yaklaşık 1.5 yıldır denememize rağmen eşim hamile kalamıyor. Ona bir sorunu olmadığını, benim morfoloji testi yaptırmam gerektiğini söylemişler. Ne olduğunu bilmiyorum. Eşimin hamile kalamamasının benim testlerimle ilgisi nedir?

CEVAP: Eşinizi hamile bırakmaya çalışan kim? Siz. Bir bebek, kadının yumurtası ve erkeğin sperminin birlikteliğiyle oluştuğuna göre, eşinizde bir sorun tespit edilmediyse geriye kim kalıyor? Siz. Dolayısıyla bir sorun vardır, yoktur bilemem ama tabii ki muayene olmanız ve sperm sayınıza, hareketliliğinize bakılması gerekiyor. Morfoloji testi de spermlerinizin yapısal olarak incelenmesi anlamına gelen bir test. Özetle spermlerinizin gebelik oluşturmak için uygun yapıda ve yeterlilikte, spermleri ileten tüplerinizin sağlıklı olup olmadığına bakılması çok önemli. En kısa zamanda muayene olmalısınız. Ayrıca lütfen kadın ya da erkek fark etmez, gebelik önleyici bir sağlık sorununuz varsa bile bunu bir kusur olarak değil, çözümünü bilimde arayacağınız bir sağlık sorunu olarak değerlendirin. En kısa zamanda sağlıklı, güzel haberlerinizi almak ümidiyle.

GEBEYKEN YİNE GEBE KALMA İHTİMALİ VAR MI?

SORU: Hocam, biz bebek düşündüğümüz için doktora gittik ve eşimin regline göre günleri düzenledi. 4 gün art arda ilişkiye girmemizi söyledi. Diyelim ilişkiye girdik, spermle yumurta buluştu ve hamilelik için döllenme başladı. Haberimiz olmadığı için 3 gün daha ilişkiye gireceğiz ya sonraki günlerde de döllenme olursa ikiz, üçüz hamilelikler mi oluyor?

CEVAP: Alllaaah, böyle olduğunu hayal ettim de bir an, kedi gibi doğurur herkes. Altız, yediz gider böyle. Hayır yumurta spermle buluştuktan ve döllenme başladıktan sonra diğer cinsel birleşmelerde yumurtalar aktivasyonu durdurmuş olur. Ancak milyonda bir ihtimalle denebilecek nadirlikte gebeyken gebe kalma vakası vardır. Size olacağını sanmıyorum yani, merak etmeyin. Gönül rahatlığıyla değerlendirin vaktinizi.

HAMAMDAN HAMİLE KALMIŞ OLABİLİR Mİ?

03 Mayıs 2024, Cuma 07:00

Kistler, myomlar kol kola

Alsalar mı, dursa mı orada? Zarar verir mi, yok sayamaz mıyız? Ne yapacak, elinden en fazla ne gelir ki? Kistlerle, myomlarla restleşmeyelim. Sağlık üzerine kumar olmaz. Doktorumuza güvenelim.

ÇİKOLATA KİSTİ HAMİLELİĞİ ENGELLER Mİ?

SORU: Hocam, 27 yaşındayım ve 8 aylık evliyim. Korunmayı bıraktık, artık bebek düşünüyoruz. Benim 7.4 cm büyüklüğünde çikolata kistim var ve doktor takip edilmesi yeterli demişti. Görümcem endometriozis nedeniyle hamile kalamıyormuş. Tüp bebek tedavisi görüyor. Bana ikisinin aynı şey olduğunu söyledi. Öyle olsa bilmez miydim hocam? Çikolata kistinin hamileliği engellediğini hiç duymadım.

CEVAP: Endometriozis çikolata kistidir, evet. Hastane evrakında da bu şekilde yer alır zaten. Çikolata kisti halk arasında yaygın olarak kullanılan ismidir. Çikolata kisti olan biri hamile kalamaz diyemeyiz tabii ki. Dediğiniz gibi takip gerekir ve takip eden doktorunuz kistin yerine, büyüklüğüne göre yumurtalık ve rahme vermesi muhtemel zararı gözleyerek doğal yolla hamile kalmanızı sağlamaya çalışır. Gerekirse kistleri alır. Yine gerekirse tüp bebek tedavisine yönlendirir. 7.4 cm küçük bir kist ölçüsü değil bizim için. Ve en son ne zaman muayene olduğunuz önemli. Bebek düşünceniz varsa bir an önce muayene olmalısınız. Endometriozisiniz ne durumda, cerrahi müdahale gerekiyor mu bir an evvel bakılmalı. Çikolatanın adı masum ama kendisi yakın ilgi bekliyor. Lütfen ihmal etmeyin.

HAMİLE KALMAM KAÇ AY SÜRER?

SORU

02 Mayıs 2024, Perşembe 07:00

Korunabiliyor muyum?

Bunca doğum kontrol yöntemi var; geçicisi, kalıcısı. Ama hâlâ istenmeyen gebelikler çok yaygın. E demek ki bir yerde bir şeyleri yanlış ya da eksik yapıyoruz. Kendi hayatımızdaki o eksik ve yanlışlar üstüne düşünelim, olmaz mı? Bize en uygun korunma yöntemini doktorumuzla saptayalım ve özenle takip edelim.

KARDEŞİMİN PSİKOLOJİK SORUNLARI VAR DOKTOR TÜPLERİNİ BAĞLATMAMIZI ÖNERDİ

SORU: Hocam, kız kardeşim uzun zamandır psikolojik sorunlar yaşıyordu, hızlı gelişti ve onu kısa sürede ele geçirdi. Hebefrenik şizofreni teşhisi aldı maalesef. 2 kızı var ve onlara genelde eşi ya da biz kardeşleri bakıyoruz. Tedavi görüyor ama yol kat ettiği söylenemez. Bunu bize söylemişlerdi. Zorlu bir hastalık. Cinsel hayatında bir sorun yok ve geçtiğimiz ay regl olmadı. Hamile olmasından çok korktuk. Sonra bunu paylaşınca doktoru tüplerini bağlatmamızı önerdi. İyileşme görülürse yeniden açılabilir mi? Bu doğru bir öneri mi sizce? Çünkü henüz 30 yaşında.

CEVAP: Dezorganize de dediğimiz bu şizofreni türünde adı üstünde hastanın zihinsel organizasyonu epey güç oluyor ve sosyal yaşamı zora giriyor. Dolayısıyla gebelik ve yeni bir bebek bakımı gerçek bir sorun olabilir. Ancak yine de bu işin en doğrusunu tabii ki psikiyatrist hekim arkadaşlarım bilecektir. Böyle bir öneride bulundularsa gebeliğin gerçekten kalıcı biçimde önlenmesi gerektiğini tespit etmişlerdir. Son teknoloji bazı mikro cerrahi işlemlerle, bağlanmış tüpü açıyoruz fakat eğer açma ihtimali çok küçük de olsa düşünülecekse tüplerin bağlanmamasını baştan tercih ederiz. Cinsel dürtülerin varlığı ve cinsel yaşamın sürmesi halinde bazı ek tedbirler alma gerekliliği doğduysa gerekeni yapmanızı öneririm. Sabır ve kolaylık diliyorum.

EŞİMDEN VAZEKTOMİ İSTEYECEĞİM TEHLİKELİ BİR İŞLEM Mİ?

SORU

01 Mayıs 2024, Çarşamba 07:00

Yumurtalıklarla tanışıyoruz

Bu tanışma bazen müjdelerle bazen sorunlarla gerçekleşiyor. Ama onu tanırsak bize ne verebileceğini, bizden ne alabileceğini, onunla ne yapabileceğimizi, ne zaman korkmamız gerektiğini biliriz. Bana sorsanız en çok ümittir varlığı, olağanın mutlu akışıdır.

TORSİYON NEDİR İLAÇLA TEDAVİSİ GERÇEKTEN YOK MU?

SORU: Hocam, ben 22 yaşındayım ve yaklaşık bir haftadır sürekli artan bir ağrıyla acile geldim. Yatışım verildi ve torsiyon nedeniyle ameliyat olmam gerektiği söylendi. Yumurtalıklarımı kaybetmemem için bu ameliyat şartmış. Torsiyon nedir, sahiden ilaçla tedavisi yok mu? Ne yapacağımı bilemiyorum.

CEVAP: (Okuyucularımız müsterih olsun; bu ve benzeri acil soruların tümü vakitlice yanıtlanmış oluyor ancak benzer durumlar yaşayan hastalar için köşemize taşıyor, bilgilendirme yapıyorum.) Yumurtalık torsiyonu dediğimiz şey, en basit tanımıyla yumurtalığın kendi etrafında dönmesi ve bu nedenle de damarları sıkıştırması anlamına gelir. Kan damarları sıkışınca kan akışı durabilir ve bu da yumurtalıkların işlevini yitirmesine yani üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açabilir. Genelde acil olarak ameliyata alırız ve yumurtalıkları kurtarmak isteriz. Kapalı ameliyatla, uzman ellerde kolayca halledilir, lütfen telaşlanmayın. Ayrıca ağrı halinde anormal bir durum olma ihtimalini değerlendirip doktora başvurmanın önemini çok iyi anlatan bir örnek olduğunu da söylemeliyim.

KİST PATLADIĞI İÇİN KANAMA OLMUŞ AMELİYATTAN KORKUYORUM

SORU

30 Nisan 2024, Salı 07:00

Ortak ışığımız

Hayatın bütün evreleri, başka aydınlanmalara sahne oluyor. Yaş aldıkça, önceliklerimiz, yaşam koşullarımız, sosyal rollerimiz değiştikçe başka başka farkındalıklara sahip oluyoruz. Ebeveynlik yolculuğumuzda da her yılımız bir öncekinden başka uyanışlar, görüşler, bakışlarla gelecektir. Çocuklarımızla birlikte büyümek gibi. Aklımızın, kalbimizin büyümesi gibi. Hep daha fazla şey sığdırıyor ve bazen boşa yer tutanlardan kurtuluyoruz; zihniyetimiz değişiyor. Bazen bir yargılanma vesilesi olsa da aldırış etmeyin ve zamanla değişmekten korkmayın. Gelişim, sağlıklı değişimdir.

DÜNYANIN DEĞİŞTİĞİNİ ANLIYORLAR

Ben görece özgür bir çocuk olarak büyüsem de toplumun ergenlik ve gençlik çağındaki evlatlara, bilhassa kız çocuklarına bakışı genel olarak kısıtlayıcıydı. Koruma içgüdüsü ve geleneklerle beslenen, başkalarının ne dediğine kendi düşüncelerinden çok odaklanan anne babalar; kız çocukları için istemeden birer hapishane yarattılar bazı evlerde. Ve şimdilerde, sohbetlerde şunu çok sık duyuyorum, “Babam bize asla izin vermezdi ama bizim kızı ilk o savunuyor, hep onun tarafını tutuyor”. Bu gelişim, yalnızca torun sevgisiyle açıklanabilir mi? Bu bir tür aydınlanma. Adını koyamadıkları ve belki de üstüne çok düşünmedikleri bir aydınlanma. Dünyanın değiştiğini ve yeni dünyada kadınların yerini erkeklerden eskisi gibi keskin biçimde ayıramayacaklarını anlamanın bir biçimi. Ben bu gelişimi, çok ümit verici ve olması gerekenin gerçekleşmesi olarak yudumluyorum. Ve adını yalnızca “kıyamamak” koymuyorum. Meslek seçimleri konusunda baskılanmış bir nesildik. Para ve saygınlık kazandırabileceği belirlenmiş ve tüm zihinlere işlenmiş belli başlı meslekler dışında meslek seçimlerimiz genelde desteklenmezdi. Enstrüman çalmamız, hobi edinmemiz, başarımızın önünde zaman ve ilgi çalan bir düşman gibi değerlendirilirdi. Bugün farklı ekonomik düzeyden pek çok aile, tüm büyükleriyle birlikte sanatı ve seçimleri destekliyor. Büyükanne ve büyükbabalar, torunlarının bu aktivitelerini maddi olarak desteklemekle kalmıyor, izlemek için eşlikçi olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorlar. Dünya değişiyor.

HATALAR YERİNİ YENİLİKLERE BIRAKTI

Eskiden sevgililerimizi anlatamadığımız annelerimiz, bugün çocuklarımızın sırdaşı değil mi mesela? Bunu yalnızca sevgiyle açıklarsak bir şeyler eksik kalır. Bizden önceki nesiller, şunun ayırdına vardı; insanlar birbirini tanımalı ve en doğru seçimler, en güzel vakitler için yasaklara, sınırlara takılmamalı. Kızların da erkekler kadar sevmeye, sevilmeye, yanılmaya ve baştan başlamaya hakları var. Bazı hatalar, yerini yeniliklere bıraktı. Bu aydınlanmayı, çokça kadınla tanışan ve onların öykülerine tanıklık eden bir hekim, bir kadın ve bir anne olarak çok derinden hissediyorum. Değişmeyen şeyler var mı, var. Ama değişen şeylerin de hakkını vermeli insan. Kolaylaşan ve anlaşılan duygularımız, durumlarımız için üstünkörü yorumlar yapmanın ötesindeyim. Çünkü bazı köprüler kuruluyor, bazı setler yıkılıyor, bazı değişimlere açılıyor insan. Kendisi gibi ve kendi zamanından olmayanı anlamaya meylediyor. Bu çok kıymetli. Bunu pekiştirmek için bu aydınlanmanın bir parçası olmalı ve aydınlananların başarısını da ara ara dillendirmeliyiz. Geçmişin kırgınlıklarından ayırmalıyız bugünün gelenlerini, değişenlerini. Belki yeni nesiller kadar ihtiyacı vardır desteklenmeye eski nesillerin de. Belki ne kadar doğru yaptıklarını yeteri kadar duymuyorlardır, ne dersiniz? Haklarını arayan ve alan, kendini arayan ve bulan evlatlarımız kadar onlara alan açma başarısı göstermek için didinen ve kendini aşan büyüklerimizle de gurur duyuyorum. Onlardan biri olmaya bu vesileyle ant içiyorum. Zorlansam da başaracak ve zamanın gereğini yapacağım. Her yer ortak ışığımızla dolacak.

28 Nisan 2024, Pazar 07:00

Daha neler!

Başınıza gelmeyen kalmadı mı sizce? Belki de kalmıştır, belki de bir yerlerde gülsek mi ağlasak mı şaşırtan bir şeyler daha vardır yaşanacak... Ne olursa olsun paniklemeyin, doktorlardan utanmayın ve tedbir için muayene olun. Penisinize göre prezervatif seçin, doktorun yazısına da eşin dostun lafına da bakmayın.

PREZERVATİF İÇİMDE KALDI DOKTORA GİTMEYE UTANIYORUM

SORU: Hocam, 26 yaşımdayım, 4 aylık evliyim. İkinci defa prezervatif içimde kaldı. İlkinde kendim çıkardım, kolaydı. Ama şimdi görünmüyor ve ağrım var. Doktora gidemem, utanırım. Nasıl çıkaracağım? Bana bir yol gösterir misiniz? Tarif etseniz yapabilirim. Zararı olur mu? O içerideyken yeniden ilişkiye girilir mi?

CEVAP: Gençlik libidosu böyle bir şey herhalde. Durun, sakın ilişkiye falan girmeyin. Şu an vajinanızdan içeri girmiş ve bir bilinmeze doğru yol alan lastik bir madde var. Önce onu bir alalım. Bilinmez dediysem 8-12 cm uzunluğunda bir bilinmez. Vajinal kanalda gezinebilir ama rahim ağzına dayandığında orada kalır. Şu an muhtemelen vajinal kanalın sonunda olduğu için erişemiyorsunuz. İki parmağınızı vajinadan içeri doğru sokarak prezervatifi yakalayıp çekmeye çalıştıysanız ve olmadıysa doktora gidin, basit bir işlemle çıkaracaktır. ‘Doktordan utanmak’; işte bunu geride bırakmamız şart. Enfeksiyon riski de olduğu için kendiniz de çıkarsanız doktor da çıkarsa muayene olmanızı isterim ben. Ama en önemlisi ne biliyor musunuz? Prezervatifiniz işlevini kaybetti yani gebelik ihtimaliniz var. Dolayısıyla ertesi gün hapı almanızı öneririm. Ve bir de prezervatif, içinize kaçmayı alışkanlık haline getirdiyse prezervatifinizin ölçüsüyle penisin ölçüsü arasında bir uyumsuzluk var ya da ilişkide ereksiyon bozukluğu yaşandığı için prezervatif takıldığı biçimde kalamıyor. İlk ihtimalde eczane ya da markete, ikincide doktora gidiyor eşiniz. Tüm noktaları aydınlattığımızı umuyorum. Prezervatif yeniden doğru yere gelince sevişmelere devam.

DOKTORUN YAZISINI OKUYAMADIM ABLAMIN YÜZÜNDEN FİTİLİ YUTTUM

SORU