Baştan söyleyeyim: Az insanın dayanabileceği bitmeyen bir partiydi. 108 saat boyunca farklı ülkelerden binlerce insan, dört farklı sahneye sahip devasa gemide çılgınca eğlendi. İspanya’nın Barcelona kıyılarından kalkıp Ibiza’dan geçerek Palma de Mallorca’ya uğrayan bu ‘yüzen festival’de ne bir kavga ne bir tartışma, sadece dans, deniz ve özgürlük vardı! Olanları sizlere aktarmak için dünyanın en büyük gemi partisi The Ark’tayım.
Doğrusunu isterseniz, eğlence ve mekan yazarımız Uğur Alkapar, “Işıl, Akdeniz sularında süzülürken elektronik müzik eşliğinde dans ede ede Ibiza’ya gitmeye ne dersin?” dediğinde yüzüne tuhaf tuhaf baktım. Bir ‘elektronik müzik sevmez’in tedirginliğini hissetmiş olacak ki, ekledi: Biz burada çalışırken sen geminin havuzunda içkini yudumlayacak ve Ibiza’ya yol alırken dünyanın dört yanından gelen ünlü DJ’leri dinliyor olacaksın. Kendine gel! Söylediklerini epey mantıklı bulup The Ark’a doğru yola koyuldum.
EĞLENCE GEMİSİNE Mİ GİRİYORUZ, PENTAGON’AMI?
“Gemide güvenlik nasıl sağlanacak? Binlerce insan kavgasız gürültüsüz nasıl eğlenecek? Ya bir saldırı olursa?” türü ‘Türkişvari’ endişelerim Barcelona kıyılarında son buldu. Gemi girişinde önce köpekler bavulları teker teker koklayarak bomba kontrolü yaptı, sonra güvenlikler zararlı madde teftişi yaparak ciddiyetle pasaportları toplayıp fotoğraflarımızı çektiler. Aramaları abarttıklarını düşünüp, “Eğlence gemisine mi giriyoruz, Pentagon’a mı?” diye söylenmeye başladım. Üstümü arayan güvenlik “Güvenle eğlenmenin sırrı disiplinden geçer küçük hanım!” diyerek bana beş gün boyunca hatırlayacağım bir ders verdi. Festival, BURN’ün sponsorluğunda gerçekleştiğinden midir nedir, gemideki 4 bin 500 çılgının her biri tam bir enerji küpüydü. Dur durak bilmeden, sabah akşam, havuzda, güvertede, yemekte, odada Miguel Campbell, Disciples, Solardo, Route 94, Yousef gibi ünlü DJ’ler eşliğinde sürekli dans ettiler. Ay güneşe, gündüz geceye karıştı. Sanki zamanın ve mekanın olmadığı bu yerde dünya daha sorunsuz, hayat daha kolay, insanlar bir daha karaya çıkmak istemiyor gibiydi…
SABAH 3.30’DAZİRVE
Rutin seyreden yüksek eğlence Çarşamba sabahı 3.30’da arşa ulaştı. Çünkü bu etkinlikte BURN Residency, kariyerine yatırım yapmak üzere 100 bin Euro (nereden baksan 750 bin lira!) vereceği DJ’i açıklayacaktı ve sonucu açıklamak için sabah 3.30’u seçmişti. Ne var yani!
VE KAZANAN İSPANYOL ANABEL SIGEL!
Bu yarışma elektronik dünya için önemli bir olay. Önce yılın başında dünyanın dört tarafından 10 finalist DJ seçildi. Program, onları Mayıs’ta Ibiza’da yapılan Uluslararası Müzik Zirvesi IMS’e (International Music Summit) götürdü. Finalistler yaz boyunca İtalya’daki Kappa Future ve BURN’ün İstanbul’da düzenlediği Big Burn Festivali’nde çaldı. Ve The Ark’ta, kariyer yatırımı için vereceği parayı kazanan DJ açıklandı: İspanyol Anabel Sigel! Geçen yıl yarışmayı Türkiye’den Furkan Kurt kazanmıştı. Bu yıl finalistlerden biri yine Türkiye’den Kerem Tekinalp’ti. Birinci olmadığı için biraz mahzun olsam da seçilen bir kadın olduğu için sevinç duydum.
GEMİ NOTLARI
✔ Her şey çok pahalı. En azından bizim için. Minik bir içkiye 100 lira karşılığı dolar verince, o içki altın tozu gibi bir etki yaratıyor.
✔ En ucuz kamara 5 bin liraya geliyor, kamara fiyatları 9 bin liraya kadar gidiyor.
✔ Kıyafet kodu: Yok. Kimi sabah akşam bikiniyle, kimi benim gibi sabah akşam montla, kimi düğüne gider gibi şıkır şıkır ve takma kirpiklerle, kimi ormandan kaçmış gibi yırtık pırtık, pejmürde.
✔ Bence en tatlı detay gemideki kuafördü. Havuzda bozulacak saçlarınızı havuz kıyısında özenle yapıyordu.
✔ Her ülkeden gelen gençlerin ortak özelliği: Saygıydı. Kimse kimseyi rahatsız etmeden, yarı çıplak güzel kadınları gözle dahi taciz etmeden, alkole rağmen kaybetmedikleri mesafeyle saygıyla eğlendiler.
✔ Bir sonraki The Ark’a katılmak istiyorsanız elinizi çabuk tutun. Siteyi takipte kalın, biletler çıktığı gibi tükeniyor.
İYİ EĞLENCELER!