Giriş
“Çukur” (Show TV) dizisi dün itibarıyla hayatımıza girdi. Malum Çukur mahallesinin son hali bir zamanların Beyrut sokaklarını aratmayacak cinsten çıktı. Bu tamam...
Show TV kameraları sokağa çıkıp, “Karakuzular çetesinin kim olduğuna” dair bir röportaj yapmış...
Yanıtların ağırlıklı halini toplarsak izleyici “kimsesiz sokak çocukları ve gençlerden oluşan çetenin ortaya çıkan yeni Cumali Koçovalı karakterinin düşmanı” olduğuna inanıyor...
Bu yazı yazılırken durum net değildi. Ama net olan bir şey var ki bugüne kadar izlediğimiz “Çukur”da neredeyse hiç dost yok...
Hâl böyle olunca senaristlerin kime nasıl düşman yaratacağı konusunda da sıkıntı yok.
REKLAM GÜZEL AMA...
“Erkenci Kuş” (Star TV) dizisinin reklam arasında dizinin bir markaya adapte edilmiş halini izledik. Bu türden adaptasyonlar daha önce de yapıldı ve genellikle romantik komediler tercih edildi...
Bu tür işlerin elbette bir çekim alanı var. Ama ne bileyim ben asıl zekayı farklı içerikteki işlerde de görmek isterim. Şöyle aksiyonu ya da gerilimi bol bir reklam filmi fena da ses getirmez hani. Ne dersiniz?
Vay arkadaş neler oldu?
“Gülperi” (Show TV) dizisinin ilk sahnesinden itibaren “Paramparça”, “Kırgın Çiçekler”, “Beni Affet” dizilerinden ezber ettiğim bahtsızlıklar silsilesine tanıklık ettik... Nurgül Yeşilçay son iki işinde aynı kaderi paylaşan iki ayrı kadını canlandırma şansını (yoksa şanssızlığını mı desem!) yakaladı...
Ancak Gülperi tüm zamanların en talihsiz karakteri olarak çıtayı çok yükseğe çıkardı. Henüz ilk bölümde dul kaldı, aileden dışlandı, yetmedi tacize uğradı, bitmedi katil oldu... “Aşırı doz dram mı yapıyorlar?” sorusuna yanıt ararken hapishane hayatına geldik. Çocuklarla ilişkisi kesildi. Tahliye edildi, şiddete maruz kaldı...
Yıkık dökük bir evde aç bilaç yaşama kavgası verirken çocukları tarafından aşağılandı. Üzerine bir de çocuk gelin mevzuu gelince bende ekran karardı... Dizi bu hızla giderse bir insanın başına gelebilecek bütün talihsizliklerin kitabını yazabilir hale geleceğiz sanırım. O yüzden; biraz yavaş lütfen!
En erkenci talk şov
“Şule ile Vitrindekiler” (Kanal D) programının saati değişti. Program artık hafta sonu ekranında sabahın erken saatlerinde yayınlanıyor... Açıkçası program son bir sezondur iyi, kötü ayırt etmeden yüzlerce konuğu ağırladı.
Bu haliyle bir talk içeriğinin de hakkını vermiş oldu. Kolay değil... Şimdi ekran kariyerine erkenci talk şov olarak devam edecek. Yeni bir deneyimdir, göz ardı edilmesini istemem. Tüm ekibe başarılar...
Adını ne koyacağız?
“Adını Sen Koy” (Star TV) dün itibarıyla günlük yayınına başladı. Geçtiğimiz yıl en iyi reyting alan dizi olarak bu sayfalarda kendine sıklıkla yer bulmuştu... İki başrol oyuncusunun ayrılmasıyla haklı olarak hikaye farklı bir aksa kaydı.
Ve çoktandır ortalıkta görünmeyen oyuncu Cenk Torun hayatımıza bu aksın başkahramanı olarak girdi... Şimdi bir süre Ömer ve Zehra’nın kayıp çocuğu Emir’in bulunma hikayesini izleyeceğiz. Belli ki bu hattan bir de aşk meselesi çıkacak. Ve bakalım bu hikayenin adını ne koyacağız?
Kartpostal gelin
Malum “İstanbullu Gelin”de (Star TV) Boran Ailesi, Bursa’yı terk etmişti. Yeni bir başlangıç için kolları sıvayan aile yaşamını Ayvalık’ta sürdürecekmiş... Faruk ve Süreyya’nın kızları Yaz o sahillerde büyüyecek ve hikaye İstanbul-Ayvalık arası akıp gidecek...
Ayvalık dünyanın en iyi resim veren yerleşim yerlerinden biridir. Şeytan Sofrası, Cunda, Sarımsaklı, Altınova, adalar filan derken dizi belli ki iyiden iyiye kartpostal dükkanı gibi olacak. Kış ortasında yaz aşerenlere şimdiden duyurulur!
