İlginç bir alışkanlığım var. Dizi galalarına gitmeyi pek sevmem. Adrenalin dozu yüksek olur ve ekip üyelerinin yüzlerini, vücut dillerini, tepkilerini izlemekten dizi ya da filmin aksını kaçırırım...
Ancak küçük de bir sırrımı paylaşmalıyım. Bugüne kadar katıldığım galaların hepsi dizi ya da filme uğurlu geldi. Anlı şanlı eleştirmenlerin(!) “iki bölüme kadar kalkar” dediği işler üç ya da dört sezon sürdü...
Giriş ve ufak tefek sırları bir kenara koyarsak önceki gece “Erkenci Kuş”un (Star TV) galasındaydım. Alışkanlığım değişmemiş. Yine ahaliyi izleyip tanıdıkları dinlemekten diziyi gözden kaçırdım. Şükür, kanal tekrar yayınladı ve ortaya çıkan işi odaklanarak izledim...
Karışık pizza sever misiniz bilmem? Diyetteyim ama iyi yapılmışsa ucundan tadına bakarım. “Erkenci Kuş”ta aynı duyguya kapıldım. Kimi bildik hikayelerden oluşan malzemeler ustaca yerleştirilip ortaya iyi bir pizza çıkmıştı. Kimi klişe kimiyse yeni nesil espriler bir araya gelmiş ama hiçbiri diğerinin üstüne çıkmıyordu. Terbiyeli bir işti...
Oyuncusundan yönetmenine, teknik ekibinden senaristine ve en nihayet yapımcısına kadar sınırını iyi belirlemiş terbiyeli bir iş. Sonuç mu; çok güçlü rakiplerine rağmen total izleyicide üçüncü, AB grubunda ikinci oldu. Üstelik “Survivor” (TV8) fenomenini geride bırakarak... Yazın en iyi işlerinden ilki belli oldu, darısı diğerlerine!
NE MARATON AMA
Sanırım ekranda kış sezonundan akan tek masa magazin programı “Gel Konuşalım” (TV8) her gün yaklaşık 3.5 saat süren yayınla yeni bir rekora imza atıyor...
Hakan Ural iyi bir analizci. Kelimelerini seçerken çok özenli davranıyor. Seda Akgül ise bir hayli dobra ve geri adım diye bir şey yok...
Hâl böyle olunca ekranda alternatifsiz bir magazin maratonu ortaya çıkmış oluyor. Ha bu tempoya ne kadar dayanılır, bilemem. Ama gördüğüm kadarıyla bu yaz TV8 sabahlarını bir süre daha “Gel Konuşalım” dolduracak...
“Survivor” sonrasında konu sıkıntısı çekilir mi, emin değilim. Ama bu yıl hiç yapmadığı kadar magazin yapan sezonları yaşıyoruz. Bu da aşılır!
NAZLI ÇELİK SEZONU BİTİRDİ
Dün manşet yazımda ekranın haber yüzlerinin birer ikişer yaz arası vererek seçim temposunun yorgunluğunu üstlerinden atacağını yazmıştım...
İlk “görüşmek üzere” temennisi önceki akşam Nazlı Çelik’ten (Star TV) geldi. Nazlı, hakikaten yorgun bir ifadeyle ama sıcak temennilerle sezonu bitirdi... Nazlı hem haberin patronu olup hem de ekranda vitrin olan ender isimlerden. Her iki şapkasıyla birlikte tatili iki kez hak ediyor. Eh o zaman iyi tatiller kardeşim!
KİMSE ALL STAR DEĞİL
Ve büyük final yarın. “Survivor 2018” (TV8) gelenekselleştiği üzere yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde final yapacak...
Açıkçası kim kazanır, kim kaybeder bir yorum yapmayacağım. Ama şu bir gerçek ki asıl “Survivor”, programın bitmesiyle birlikte tüm ekranlarda yaşanacak...
Çok önemli bir oyuncunun ekrana veda etmesiyle eldekilerle baş başa kalan tüm kanallar kendini artık çılgın bir reyting parkurunun içinde bulacak...
Bir küçük anımsatma yaparak yazıyı noktalayalım. Bu yaz hemen her kanalın elinde bir önceki yaza göre çok düşük sayıda ve bir parça da düşük profilli işler var. Yani 2018 yazı kimse için bir “All Star” değil. Hadi bakalım kolay gelsin!
'KİLL BİLL'İN GELİNLERİ MİSİNİZ?
Cüneyt Tan yazmış; “Amerikan televizyonlarında yayınlanan ‘Hanedan’, ‘Cesur ve Güzel’, ‘Hayat Ağacı’ gibi dizilerde çok popüler olan ve catfight denilen kadın kavgaları ülkemizde son dönemde ekrana gelen dizilerde de popüler olmaya başladı...
‘Ufak Tefek Cinayetler’de ( Star TV) Arzu ve Burcu; ‘Avlu’da da (Star TV) Deniz ve Kudret arasındaki büyük kavga bahsi geçen meselenin iyi çalışılmış örnekleriydi...
Ancak bizdeki ‘catfight’ olayları, ‘Kill Bill’ filminin kadınları arasında yaşanan kavgalar gibi fazla kanlı oldu...
Yerli kadın karakterler, ‘Kill Bill’deki ‘Gelin’ gibi kızıl bir intikam peşindeler gibi gözüküyor. İzleyici olarak bu kan hiç durmaz diye korkuyoruz”...