Akıllı telefonlarda kamera, bellek gücü, işlemci, incelik, hafiflik, sağlamlık ve batarya gücü gibi donanımsal teknolojilerde maalesef uzun zamandır devrimsel bir buluş yapılamadı.
Bu durum da doğal olarak neredeyse tüm telefon üreticilerini eşit konuma getirdi. Hal böyle olunca yılların fasoncusu olduğu için bu işi artık A’dan Z’ye öğrenen Çin’in eline hayati bir fırsat geçti. Acımasız rekabetlerin en ünlü oyuncusu olarak dünyaya nam salan Çin de zaten beklemeden her koldan saldırmaya başlayarak devlere gözdağı vermekte gecikmedi. Ve girdiği her pazarda kendisine anında yer buldu. Bunların başında ise teknolojiye meraklı genç nüfusuyla öne çıkan Türkiye geldi. Sadece birkaç ay aralıklarla ülkeye giren Xioami, Honor, Meizu gibi kendilerini ispatlamış pek çok marka yüksek özellikli cihazlarını çok uygun fiyatlardan pazara sunarak kendilerinden söz ettirmeyi başardı. Halihazırda sürekli artan döviz kuruna rağmen bu uygun fiyatıyla pazarda taşları yerinden oynatan bu cihazlar devlerin de fiyatları daha fazla yükseltmesinin de önünü kapadı.
Burada tabi Vestel, Casper, KAAN, General Mobile gibi yerli menşeli markaların da etkisini göz ardı etmemek gerekiyor. Sadece birkaç yılda kendilerini dünyaya duyurmaya başlayan bu yerli markalarımız, dünyanın en büyük telefon üreticilerinin teknolojilerini yakalamanın haklı gururunu yaşıyorlar. Özetle artık iyi bir telefon almak için 5-6 bin lira para vermeye gerek kalmadı desek abartmış olmayız.
Günlük ihtiyaçların çok daha fazlası için 1000 – 1500 liralık cihazlar yetiyor da artıyor bile. Vatandaş bilinçlendikçe yıllardan beri süregelen telefondaki marka fanatizmi son buldu. Şimdi kilit nokta şu: Madem şartlar artık eşit, mili üreticiler olarak devleri geçme şansımız da var. Çözüm donanımda değil, yazılımda.
Peki ya bağımlılık…
Telefondaki rekabetten bahsederken kullanımdaki bağımlılığa değinmeden de geçemeyeceğim. Öyle bir duruma geldik ki telefonun olmadığı yer, cennet diye tanımlanmaya başladı. Dijital dünyaya doğan yeni nesil, teknolojinin sunduğu sınırsız imkanlar yüzünden yerlerinden kalkmak istemiyor. Öyle ki yemek ve tuvalet için atılan adımlar spordan sayılıyor. Obez çocuk oranımız yüzde 10’a yaklaşmış.
Sosyal medya ve mobil oyunlar yüzünden derslerde başarı oranları ciddi derecede düşmüş. Her yıl dışarıda koşturan, oyun oynayan çocuk sayısı yarı yarıya azalmış. Cep telefonuna bakarak yürüme yüzünden yılda ortalama 1000 kişi yaralanmış.
Hafıza diye bir şey kalmadı zaten; iki tane cep telefonu numarası ortalama bir haftada ezberleniyor. Aslında sorun çok basit; anne ve babaların geleneksel aile yapısına dönmesi yeter.
Uç uç panel…
Kuşlardan sonra şimdi de böceklerin kanatları mühendislere ilham vermeye başladı. Örneğin uğur böceğinin kanat yapısının yeni nesil uydu antenleri, mikroskobik tıbbi cihazlar ve güneş panellerine ciddi derecede ilham kaynağı olduğu anlaşıldı. Demem o ki tasarım geliştirmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok, kimine göre sadece görmek yeter…