İş dünyasının iki büyük kuruluşu TOBB ile TÜSİAD’ın ortaklaşa yayınladığı kısa bildiri anlamlıydı. Üzerinde fazla durulmayan iki konuyu vurguluyorlardı:
“En önemli ekonomik partnerimiz olan Avrupa Birliği ile ilişkilerin yeniden olumlu çerçeveye kavuşturulması, ABD ve Türkiye’nin mevcut sorunların stratejik ortaklık çerçevesinde diplomasi yoluyla ve ivedilikle çözülmesi için çaba göstermeye devam etmesi.”
Son krizin belki en çarpıcı yanı, Türkiye’nin AB ile soğuyan ilişkisini canlandırması adına oluşan fırsat. AB, yaşadığı onca karmaşık ilişkiye rağmen, Türkiye’yi önemli bir partner olarak görüyor. Ülkemizdeki ciddi bir ekonomik sarsıntının artçılarının Avrupa’yı da vurabileceği gerçeğinin ötesinde, ABD’nin Türkiye’ye yönelik hoyratlığına AB'nin toptan karşı çıkması, belki de esas dönüm noktasıydı.
Kaygılar, beklentiler
Krizin en kritik anında Türkiye ile Almanya arasında ciddi bir dayanışma havası oluştu. Almanya Başbakanı Merkel ve Almanya Maliye Bakanı Altmeier, Türkiye’nin yanında tavır gösterdi. Benzer şekilde, AB sözcüleri, ortak açıklamayla Ankara’ya destek çıktılar. Almanya'nın tırmanan gerilim bağlamında çeşitli kaygıları var; bunlardan birini de, Türkiye’de tutuklu olan Alman vatandaşları oluşturuyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Brunson’ın bırakılmasının Türk ekonomisini olumlu etkileyeceğini düşünüyor.
Demirel’in “Siyasette dün dündür, bugün bugündür” sözü anlamlı olsa da, AB ile ilişkileri günlük gelişmelerin rüzgarına bağlamak gibi bir şansımız yok. Avrupa’da, insanlığın ortak mirası olan evrensel hukuk değerleri, demokrasi kriterleri, basın ve ifade özgürlüğü gibi değerlere bağlılık sürüyor. Bu ilkelere aykırı denebilecek örneklere rağmen, bu kriterler konusunda önemli bir birikimin varlığı söz konusu.
ABD’ye karşı Türkiye’nin yanında saf tutmalarında, “uluslararası ilişkilerde eşitlik ve adalet” ilkesinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Merkel’le telefon görüşmeleri yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eylül’de Almanya’ya gidiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron da dayanışma gösteren liderlerden.
İş dünyasının iki büyük kuruluşu, AB için “En büyük ekonomik partnerimiz” diyor. Belki daha önemlisi, AB’nin siyasi partner olması. AB kriterlerinin ne kadar önemli olduğunu baskı dönemlerinde daha iyi anlıyoruz.
Ekonomik sorunların yanında, evrensel hukuk değerlerine ulaşmak açısından da sıkıntı içindeyiz. AB ile ilişkilerin yeniden canlanması, bu anlamda da, yeniden rahatlama ve ilerleme için zemin hazırlayabilir.
AB’nin demokrasi çıpasını, bu vesileyle yeniden bir imkan olarak kullanabiliriz.
Büyükada’da sergi: Hilal Danacı’nın Anadolu Kulübü’ndeki resim ve seramik sergisini 15-19 Ağustos tarihleri arasında gezebilirsiniz.