Filmler gerçek oluyor, insanlar artık uçabiliyor ve biz olanları uzaktan seyrediyoruz. Robert Downey Jr’ın hayat verdiği ‘Iron Man’ karakterinin havada uçtuğu kostümden yapılmış dostlar... İngiliz hammadde tüccarı Richard Browning’in Londra’da satışa sunduğu kostümün kollarına ve sırtına beş minyatür jet motoru monte edilmiş. Dizel yakıtla çalışan ve 3 bin metreye yükselen ekipmanla 3-4 dakika uçuluyor.
Fiyat 444 bin dolar. Yazıyı yazarken dolar kuru 4.79’du. Hesapladım; bize gelişi 2 milyon 125 bin TL civarı. Bunun ÖTV’si, KDV’si falan desen dünya para. Peki bu kostümü alacak ilk çılgın Türk kim olacak?
Zira pek çok işadamı kostümün peşinde. Başka meraklarım da var... Mesela parasını ödeyen herkes bu kostümü giyip arı gibi tepemizde dolaşabilecek mi? Bu kostümü giyene ehliyet sorulacak mı? Bunu giyen paralı arkadaşlar alkol çevirmesine takılacak mı?
İki kişi havada çarpışsa, kaza hasar raporu nasıl tutulacak? Yetkililere sesleniyorum: Lütfen bu konularda yol haritası çıkarın, Türkiye’ye de öyle yollayın.
Bir de havada gerginlik olmasın! Şaka bir yana… Bizdeki kısır tartışmalara bakıyorsun ve “Onlar uçuyor, biz giderek batıyoruz” diyorsun.
SERENAY'IN ÇÖP TOPLAMASI ÖRNEK OLUR MU?
Serenay Sarıkaya, Kilyos’ta yapılan bir kıyı temizleme etkinliğine katılmış ve çöp toplamış. Helal olsun, alkışlıyorum kendisini...
Yüzü olduğu markanın etkinliği anladığım kadarıyla ama ‘bu sıcakta gidip elalemin çöplerini toplamam’ deseydi de, eminim kimse ona bir şey demezdi. Mesaj da vermiş, o da şu: “Plastik atıklarımızı plastik toplama ünitelerinde biriktirsek ve sahiller çöp olmasa!!”
Ah keşke Serenay diyorum ama ihtimal vermiyorum! Elindeki plastik şişeyi yolun ortasına fırlatan, arabasındaki izmaritleri yere saçan insanlarla dolu ortalık.
O yüzden Twitter’da yazılan şu yazıya bayıldım: “Bu vatanın taşına toprağına ölürüm diyen adam mangal keyfi yapıyor, toprağa çöplerini pisliğini bırakıyor, sonra ormanı yakıyor. Vatan sevgisi de sağda solda kapıya, cama bayrak asmak. O kadar. Hayırlı hiçbir şeyde göremezsiniz...” Güzel özet değil mi? O zaman sorayım: Serenay’ın çöp toplamasıyla mı artar farkındalık, cezalarla mı?
LÜBNAN EĞLENCESİ DİYE BİR ŞEY VARMIŞ...
Lübnan eğlencesi diye bir şey varmış ve ben bunu geçen hafta öğrendim. Ama Lübnan’da değil, Kıbrıs’ta öğrendim! Burak ve Doruk Kaya, kumarhane ve tatil cenneti KKTC’de yeni bir otel açtı: Kaya Palazzo Girne.
Mimarisi Versailles Sarayı esintili; modern, ferah, şık bir otel. Müthiş bir yatırım yapılmış. Otele bir de Ortadoğu’nun en iyi kulübü, partileriyle ünlü SkyBar Beirut’un şubesi açıldı, tam eğlence merkezi oldu. Barın açılışında tanık oldum Lübnanlılar’ın çılgın eğlencesine... 400 kişilik bir mekan.
Ortada geniş bir pist, üst üste yükselen localar var. Üstü tamemen açık. Görüntü Reina tadında. 6 DJ dönüşümlü olarak setin başına geçiyor, dans ediyor ve aslında misafirlerden daha çok eğleniyor. Seksi kızlardan ve kaslı, üstü çıplak erkeklerden oluşan 20 kişilik şov ekibi de barın tepesinde dans ediyor, coşturuyor. Müzikler, şovlar tamamen Lübnanlılar’a ait. Daha çok dünya müzikleri çalıyorlar. Ama SkyBar Kyrenia’nın açılışı şerefine Kaya Palazzo’da konser veren Ajda Pekkan mekena teşif ettiği için onun şarkılarını da çaldılar arada, mutlu olduk.
HİDROJENLE SERİNLİYORUZ...
SkyBar’ın açılışı Kıbrıs’ta gerçekten ufak çaplı bir izdiham yarattı. Kapıda kuyruklar, müthiş bir kalabalık vardı. Beyrut’tan gelenler zaten otelin 60 odasını falan doldurmuştu. Peki Kıbrıs’ın yapış yapış, 40 derece sıcağında insanlar o açık havada nasıl bayılmadan eğleniyor? XO adını verdikleri bir cihazla hidrojen üfleyerek!
Önce yüksek bir ses, sonra sirenler çalıyor, ortalığı dumanla birlikte buz gibi soğuk hava kaplıyor. Toplamda birkaç saniye süren o anlarda da eğlence tavan yapıyor, insanlar deli gibi eğleniyor, bu anlar resmen bağımlılık yapıyor.
İstanbul’da eğlence hayatı giderek kan kaybederken, Kıbrıs’ta eğlence tavan yani. İşte yavru vatan Kıbrıs’ı bağrımıza basmamız için bir neden daha!