Bodrum sonrası Alaçatı’dan bildiriyorum sayın okur… İki günlük hızlandırılmış turdan sonra net söylüyorum: Alaçatı kopmuş gidiyor! Parantezi açarsam... İki gün uykusuz kalırsanız, bir ayda yaşayacağınız eğlenceyi yaşamanız mümkün Alaçatı’da! Öyle bir çılgınlık ve delilik hali…
HER SOKAKTA MÜZİK
Köyün içi yani Hacımemiş Mahallesi’nde her sokağın içinde bir bar, bir eğlence, müzik var. Sokaklarda yürümek mümkün değil, her mekanın masası sandalyesi sokağın ortasına taşmış durumda.
Hele o daracık sokaklarda bebek puseti kullananlar, köpek gezdirenler, çocuklarını oyun sahasında gibi ortalığa salanlar var ki, tam bir işkence hali. Köyün içinde genelde canlı ve Türkçe müzik yapılıyor.
Mekanlar birbirine yakın, yürüyerek gitmek, bir gecede onlarca yere uğramak mümkün. İşin cazibesi de bu zaten, tek mekana hapsolmuyor insanlar. Herkes haberleşip bardan bara, oradan oraya akıp duruyor.
Buna da ‘baraton’ deniyor:) Bar ve maratonun birleşmesi. Bir mekanda halay çekenleri de görüyorsun, sahnedeki sanatçının sesini de duyuyorsun, bir tarafta neden mehter kıyafeti giyildiğini anlamaya çalışıyorsun, bir başka yerden akustik müzik sesleri sızıyor falan... Tam kaos, tam karmaşa.
Eğlence değil delilik hali
Gece bizim için Ferdi Baba’da başlıyor; burası bir Alaçatı klasiği. Popülerlerin mekanı denebilir. Yemeklerin de hakkını vermem lazım, bir levrek sarma yapıyorlar, lezzet patlaması resmen. Ortam Şamdan tarzı, insanlar yemek yerken yerli yabancı müzikler çalıyor son ses.
Geceye hazırlık bir nevi. Sonra ‘Esnaf’ diyorlar... Gidiyoruz. Kapıda güvenlik şeridi var, ‘Sebep?’ diyorum. “Herkes barın üzerinde, yabancı olmasın aramızda” diyorlar. ‘Yabancı değil, bir dost’ diyerek giriyoruz içeri. İçeri bir giriyoruz, herkes barların, masaların tepesinde, delirmiş gibi göbek atıyor.
Darbukalar, sirenler çalıyor. Buna personel de dahil! Biber’e bakıyoruz sonra, Burak Kut sahnede, sesi dışarı taşmış. Genç kızlar onunla fotoğraf çekmek için yarışıyor. Limon Alaçatı ise tıklım tıkış. Pazar günleri canlı müzik var, Rubato sahne alıyormuş. SABAHA KADAR...
Köy içinde bunlar olurken, köy dışında neler mi oluyor? Daha büyük mekanlarda, daha geç saatlere uzayan eğlence mümkün. Jolly Joker’de Berkay var, yüzlerce kişi, saat üçü geçiyor ama millet doymuyor, gitmiyor. Berkay’dan çıkanları gece servisler taşıyor köyün içine. Jolly Joker’in altındaki Dusk’ta gençler elektronik müzikle güneşi doğuruyor. Yaş ortalaması 20 civarı.
ADRESİ VE EĞLENCENİN ADRESİ
Gündüzler ve geceler birbirine karışsa da, güneş ve deniz keyfi illa ki Spiaggia Grande’da yapılıyor. Zira üç ortak Ozan Balaban, İbrahim Görücüoğlu ve Ömer Şenay; Mikonos havasını Alaçatı’ya taşımış. Konsept aynı. İyi yemek, iyi müzik ve eğlenceli bir ortam sunuyorlar. Odun ateşinde pişen İtalyan pizzaları, pideler ve burgerler çok başarılı. Deniz ürünleri iddialı.
Giriş fiyatı 70 TL. Hafta sonları 5’ten sonra beach parti var; Uğurcan Kaya ve Erkut Sezer tatilcileri müthiş eğlendiriyor... Müdavimler arasında Murat Boz, Şeyma Subaşı, Cent Tosun gibi ünlüler var.
Erkekler çoğunlukla kaslı, kadınlar makyajlı, bakımlı. Hatta ultra havalı bir kuaför bile var! Açık havada ama klimalı, kadınlar içkileriyle kuyrukta ve çok havalı. Durumlar böyle...
Ayta Sözeri sahnesi olay
Spiaggia Grande’nin bu yılki sürprizi Cabaret Grande. Cuma ve cumartesi Ayta Sözeri’nin sahne aldığı mekanda yer bulmak zor. Arabeskten Türk Sanat Müziğine uzanan şahane bir repertuvarı var, çok eğlenceli. 15 Temmuz’dan itiberen de mekanda Defne Samyeli sahne alacak.
İlk gecesine Cem Yılmaz 20 kişilik yer yaptırmış bile. İlla ki sahneye fırlayıp bir batari şov da yapar bence; asla kaçırmaz. Cabaret Grande’de fiks menü uygulanıyor, fiyat 250-300 TL, artı içecekler. Kenan Doğulu da 14 Temmuz ve 25 Ağustos’ta aynı mekanda olacak.