Her tekrarını deli gibi izlediğimiz “Hababam Sınıfı” serisini nerede görsek, “Bu kadroyu nasıl toplamışlar?” sorusu aklımıza takılır ya...
Dizi tarihinin kült işlerinden “Süper Baba”, “Bizimkiler”, “Bir İstanbul Masalı”, “Aşk-ı Memnu”, “Aliye” ne zaman aklımıza düşse “Böyle bir kadro bir daha asla bir araya getirilemez” filan diye iç çekeriz ya...
Kafamızdaki dizi şablonunu 180 derece değiştiren “Ezel”, “İçerde” gibi her karakterini başrol saydığımız işlerde “Yahu herkes efsane oynamış” tespitini ağzımızdan bir nefeste çıkarıp atarız ya...
İşte tam da bu duyguları yaşayacağımız bir iş ekrana yaklaşıyor; “Fatih” (Kanal D)! “Demedi” demeyin, ayrıntıları bekleyin...
Metin Uca ekrana dönmeli
Önceki akşam Metin Uca ile buluştuk. Bilmeyenler için geçtiğimiz haftalarda çok zor günler geçirdiğini not düşelim...
Şans eseri farkına vardığı bir sağlık probleminin Metin’i nerelere sürüklediğini dinlediğimde hakikaten çok şaşırdım. Ama şu bir gerçek; her şeyin başı sağlık...
Sevgili Metin’e “geçmiş olsun” derken sormadan edemedim; “Yeni proje var mı?”. Bir yarışma projesi varmış...
Metin, ekrana gelmiş geçmiş en iyi yarışma sunucularından biri. Hangi kanal ilgilenir bilemem ama sağlıklı bir Metin izleyip, kendimizi sıhhatte hissetmemize vesile olan kim olursa beni “sadık bir izleyici olarak” hanesine yazsın!
ÜÇ KİŞİ DOĞRU SÖYLÜYOR
“Antarktika’nın Gözyaşları”, “İnsan Gezegeni” ve “Tek Nefes”. Bu üç belgesel de TRT Belgesel ve Turizm kanalında yayınlanıyor ve önceki gün ilk yüz programın içinde yer aldı...
Bu sonuçlara birçok meal getirilebilir. Ama ben bir tanesini tercih edeceğim...
Sokaktaki her yüz vatandaştan en azından üç tanesi “ben sadece belgesel izlerim” derken yalan söylemiyor. Net!
İzdivaç programları kadar tartışmalı...
Ahlak doktorluğu filan yapacak değilim ama şu bir gerçek ki her toplumun kendi bakış açısı var. Bizim açımızı ve geleneklerimizi başka bir toplumda bulmak mümkün değil. Ha, açı ithali yapıyoruz o ayrı...
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) geçen gün “eş değiştirme” (Seven Year Switch) programı yayınlayan Lifetime isimli kanala ağır bir para cezası verdi. Yasada bu konuda cezai yaptırımlar bir hayli yüksek...
Yayıncı olarak kendinize sormanız gereken soru net; Türkiye’de yayın yapan bir kanal olarak toplumun kırmızı çizgilerini, Ceza Kanunu’nu ve RTÜK yaptırımlarını görmezden gelme ihtimalimiz var mı? Sonuçta yanıtınızın ve bedelin yan yana durduğunu göreceksiniz!
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEN...
Aşk-ı Roman (TV8) dizisi izleyiciden çok tepki topladı. Ama aynı oranda da seyrediliyor olması dikkat çekici. İzleyicinin değil ama bir oyuncunun tepkisi bana manidar geldi. Kendisi sezonu işsiz geçirecek bir konservatuvar mezunu...
“Biz ne yapalım Mesut ağabey” diyor ve ekliyor. “Konservatuvarda dirsek çürütüp dil kurutacağımıza paravanın arkasına geçip birilerine eş adayı mı olsaydık acaba?”...
Vallahi sözün bittiği yer burası değil de neresidir bilemiyorum?
HER TÜRLÜ İZLERİZ...
Özgecan Aslan’ı unutmadık değil mi? Tecavüze uğrayıp katledilen o güzel çocuğu? Bir “Özgecan Yasası” çıkmasını bekliyor, artık yaptığının yapanın yanına kâr kalmasını istemiyoruz, değil mi? O zaman başrollerini Erkan Can, Aslı Öngören ve Maral Büyüksaraç’ın paylaştığı belgesel film “Faint Sound”u hiçbir festivalde yalnız bırakmayalım...
Chris Sumames isimli genç yönetmenin elinden çıkan dört kadın hikayesinin biri Özgecan’ın dramını anlatıyor. Kendi hikayemizi başkalarına anlattırmışız yine...
Olsun. Amaç Özgecan’ı ve Özgecanların hikayesini unutturmamak değil mi? Gideriz, buluruz, izleriz!
26 Ağustos 2017, Cumartesi 05:00
Haberin Devamı