Yeşilçam’ın unutulmaz kabadayıları

Astığım astık, dediğim dedik olan ve Yeşilçam dönemine damgasını vuran hakiki kabadayılara göz atmaya ne dersiniz? Kendi adaletini sağlama konusunda bir savaşın içine giren ve kimi zaman hırsları ile kimi zamansa eğlenceleri ile ön plana çıkan Yeşilçam kabadayıları karşınızda...

Malum Yeşilçam, sinema tarihimizin altın çağlarından birini temsil etmektedir. Gerek naifliği, gerek içtenliği ile bir akım yaratmaya en çok yaklaştığımız dönem olan Yeşilçam, içinde barındırdığı birçok farklı ve özgün hususla da öne çıkmayı başarmaktadır. Her ne kadar biz o dönemi daha çok Ertem Eğilmez’in elinden çıkan aile filmleri ve ağlatan Yeşilçam filmleri ile hatırlasak da bize vadettiği diğer ana başlıkları görmezden gelmemiz mümkün değil. Sahi, bir Kemal Sunal filminde arka fonda dolaşan, astığım astık, kestiğim kestik o meşhur ağa babaları unutabilir miyiz? Ya da beline taktığı silah olmaksızın gözleriyle dahi korku saçmayı başaran, kendi adaletinin yılmaz savunucusu olan kabadayıları?

Pekâlâ, kimdi o Yeşilçam kabadayıları? Karşısındakini tir tir titreten, sesiyle dahi yeri göğü inleten, o iskarpin ayakkabıları ile arz-ı endam eden ağır ağabeyler? Sinemamızda birçok çok kez karşımıza çıkan, yeri geldiğinde gaddarlığı ile ürküten, geri geldiğinde mizaha yatkın duruşu ile izleyenlerin yüzünde güller açma başarısı gösteren o kabadayılara, dilerseniz hep birlikte göz atalım.

Cellât Nuri (Vahi Öz – Şaka ile Karışık)
Sadri Alışık’ın hayat verdiği Ofsayt Osman karakteri vesilesiyle sinemamızın unutulmazları arasına giren ve karakterin final sekansındaki “Bu da mı gol değil Hâkim Bey” isyanı ile hafızlarımıza kazınan Şaka ile Karışık’ın bir değerli hususu da şüphesiz Vahi Öz’ün hayat verdiği Cellât Nuri karakteridir.

?Bir külhanbeyi ile kabadayı arasında gidip gelen; serserilerin ağa babası olan Cellât Nuri, haksızlığa karşı dimdik duran ve berduşların namusunu sonuna kadar savunması ile yalnızca Şaka ile Karışık’ın değil, aynı zamanda Türk sinemasının da unutulmazları arasına adını yazdırmıştır. Tabii, Cellât Nuri muadilleri kadar mafyöz bir tip değil. O, aksine Ofsayt Osman’ın temsil ettiği berduşların namusunun temiz kalması için var gücüyle çabalayan; sert olduğu kadar da iyi yürekli bir kabadayıdır.

Deli Kadir (Kan – Kadir İnanır)
Kadir İnanır, herkesin üzerinde mutabık olacağı şekilde, Yeşilçam dönemin en sert ve en ciddi aktörlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Tabii durum böyle olunca, onun birçok kez eyvallahı olmayan, kabadayı rollerinde de görmek mümkün hale gelmiştir.

Kadir İnanır’ın yer aldığı filmler içerisinde, gerek replikleri gerekse çizdiği sert imaj ile en unutulmazları arasına giren filmlerden biri de Remzi Jöntürk’ün 1977 yılında çektiği Kan filmidir. Çocukluğu zor şort altında geçen ve bunun neticesinde de tanınmış bir tetikçi olan Kadir, işinin ehli, attığını vuran ve herkesin çekindiği bir kiralık katildir. Günün birinde onun, mafya hesaplaşmasının ortasında kalması ise işleri içinden çıkılmaz bir haleti ruhiyenin içine sokacaktır. Özellikle Kadir İnanır’ın hayat verdiği Deli Kadir’in, kimsiniz sorusuna verdiği “Deli Kadir Üleeen!” cevabı ile hafızlarımıza kazınan ve Kadir ismine bambaşka bir aura katan film, şüphesiz ortaya koyduğu beylik laflar ve mafyöz tavırla da Yeşilçam döneminin en spesifik filmlerinden biri olarak öne çıkmayı başarmaktadır.

Baba (Baş Belası – Sadri Alışık)
Sadri Alışık’ın başrolü Piç Rıza olarak da bilinen Robert Widmark ile paylaştığı Baş Belası, mafyatik tarzda ortaya konulan en sağlam parodilerden biri olarak kendini belli etmektedir. Bu özelliği ile ödüllü Türk filmleri arasına girmesi gerek yapımlardandır.

Her ne kadar filmin ana konusu, Piç Rıza’nın zıpırlıkları ve doğasında bulunan dolandırıcılığı olsa da Sadri Alışık’ın hayat verdiği, iyi kalpli kabadayı “Baba” da en az onun kadar unutulmazlar arasına adını yazdırmıştır.

Kemal (Kavga – Cüneyt Arkın)
Avantür sinemamızın en tanınmış simalarından olan ve Bizans’ı tek başına yıkan adam olarak nam salan Cüneyt Arkın’ın başrolünde yer aldığı film, aynı zamanda onun senarist ve yönetmenlik kimliği ile de ön plana çıkmasını simgelemektedir. Kavga, adıyla müsemma bir şekilde büyük bir dövüşün içerisine gözünü kırpmadan kendini atan ve takındığı tavırla takdir toplayan Kemal’in hikâyesi olarak karşımıza gelmektedir.

Koy silahı cebine, böyle kabadayılık olmaz” diyene hodri meydan diyebilecek kadar yürekli olan ve bilek gücünü sahaya yansıtmaktan bir an olsun çekinmeyen Kemal, intikam duygusuyla yanıp tutuşan ve tüm bunların yanında da mert kişiliği ile âlemde nam salmaya başlayan bir kabadayıdır.

Seyfi (Gerzek Şaban – Kemal Sunal)
Kemal Sunal-Natuk Baytan işbirliğinin en muazzam örneklerinden biri olarak karşımıza çıkan Gerzek Şaban, usta oyuncunun iki karaktere birden hayat vermesi hasebiyle türevlerinden ayrılmaktadır. Bir tarafta, film setlerinde oradan oraya sürüklenen figüran Saftirik Osman, diğer tarafta ise tüm kabadayıların başını çeken Gangster Seyfi.

Osman, mahalle halkına felekten bir gece çalmak maksadıyla onları dışarı çıkarır. O bile gittiği bu gösterişli mekânda hesabı nasıl ödeyeceğini düşünürken, mekânın haracının masaya gelmesi işleri bambaşka bir boyuta taşır. Mekân sahibi, Osman’ı çok benzediği ünlü kabadayı Seyfi ile karıştırmıştır. Bu dakikadan sonra birbiri ardını izleyen tonla absürt olayın cereyan ettiği Gerzek Şaban, Osman ile Seyfi’nin birbirine bu denli benzemesini mükemmel bir mizaha dönüştürerek, izleyenlerine keyifli dakikalar armağan etmeyi başarmaktadır.

Tabii, filmin bizim için özel noktası ise Kemal Sunal’ın hayat verdiği Seyfi karakteri. Keza o, biraz İtalyan mafyası tipiyle dolaşmaya çalışan ancak özbeöz Türk kabadayısı olan Seyfi olarak karşımıza çıkarken, kendisine olan hayranlığımızı da bir kez daha zirve noktasına çıkarmayı başarmıştır. Nitekim yıllar yılı Şaban’a hayat veren ve saf bir halk çocuğu olarak karşımıza gelen Kemal Sunal, gerektiğinde sert bir kabadayıyı da ne denli ustalıkla canlandırabileceğini göstererek, adeta ustalığını yeniden ortaya koymuştur.

Kadırgalı Eşref (Şabanoğlu Şaban – Dinçer Çekmez)
Ee madem ki kabadayıların hüküm sürdüğü bir liste yapıyoruz, o vakit eski İstanbul kabadayılarına değinmeden olur mu? Kemal Sunal, Şener Şen ve Halit Akçatepe’nin başrolü paylaştığı ve sinemamızın en eğlenceli birkaç filminden biri olarak öne çıkan Şabanoğlu Şaban’ın parlayan bir diğer noktası da şüphesiz, Dinçer Çekmez’in hayat verdiği Kadırgalı Eşref.

Şaban ve Ramazan’ın gece âlemlerine aktığı vakit karşılarına çıkan ve şehrin o dönemki en belalı adamlarından biri olan Kadırgalı Eşref; sevdiğine sıkı sıkıya sarılan, ona yan gözle bakanın ciğerini oyma potansiyeli taşıyan, gür sesiyle karşısındaki titreten namlı bir kabadayıdır.

Fırat (Umutsuzlar – Yılmaz Güney)
İlk dönem Yılmaz Güney filmlerinden olan, buna rağmen her bir anıyla insanın yüreğine yüreğine işleyen Umutsuzlar, bir yandan da dediğim dedik kabadayı Fırat’ı bizlere armağan ederek farklı bir noktada konumlanmayı başarmaktadır.

Yeşilçam’ın Çirkin Kralı olarak anılan ve Türk Sineması’nın gelişiminde birebir pay sahibi olan Yılmaz Güney’in kamera arkası kadar kamera önündeki yeteneğinden bahsetmeye gerek dahi yok. Ancak onu, eli silah tutan, adaletli bir kabadayı rolünde görmek, şüphesiz tadına doyulmaz bir seyirliği de beraberinde getirmektedir. Nitekim hayatı boyunca eşitlik kavramının peşinden giden Yılmaz Güney’in kendi adaletini sağlamak için çabalayan Fırat karakterine hayat vermesi de bu nedenle daha değerli bir konuma yükselmektedir.

Arabo (İki Kızgın Adam – Bilal İnci)
Malum, sinemamızın en sert bakışlı adamlarını saydığımızda, Bilal İnci’nin adını anmadan geçmek olmaz. Kariyeri boyunca birçok mafyatik role bürünen usta oyuncu, bunlar içerisindeki en unutulmazlardan birine de İki Kızgın Adam filminde hayat verdiği Arabo karakteri ile imza atmıştır.

Kadir İnanır’ın performansıyla can bulan Murat karakteri ile amansız bir rekabetin içine giren Arabo, muadillerine oranla gözünü daha fazla hırs bürümüş ve her türlü karanlık yola sapmayı kendine adet edinmiş, mafyöz bir kabadayıdır. Ancak karaktere hayat veren Bilal İnci’nin, filmin ilk dakikasından son dakikasına kadar ortaya koyduğu performans, onu yalnızca filmin özelinde yüceltmekle kalmıyor aynı zamanda Yeşilçam döneminin de en unutulmaz performanslarından biri olarak kayıtlara geçmesine olanak sağlıyor.

Gaddar Kerim (Korkusuz Korkak – Hikmet Taşdemir)
Belki de bu âlemin gördüğü en pamuk kalpli seri katillerden biridir o. Malum, Korkusuz Korkak filminde Mülayim, hastane raporlarının karışmasından mütevellit öleceğini düşünmektedir ve bu nedenle de yüzünü dahi görmediği bir kiralık katille anlaşmıştır. Onu öldürmek için peşine düşen Gaddar Kerim ise Mülayim’i başka kimsenin öldürmesine izin vermeyecek kadar kararlı ve işine profesyonelce bağlı bir katildir. Keza Gaddar Kerim, hastalıktan ölmesin diye Mülayim’e kendi elleriyle bakmış, onu diğer mafya üyelerinin elinden dahi kurtarmıştır. Sahi, var mıdır böyle efsanevi bir kabadayı?

Yeşilçam’ın en önemli karakter oyuncularından olan ve yüzlerce filmde rol alan Hikmet Taşdemir’in en unutulmaz performanslarından birisine imza attığı Korkusuz Korkak filmi, şüphesiz Gaddar Kerim’in gözünden çıkarmadığı gözlükleri ve naif duruşuyla da eğlencesini katlamayı başarmaktadır. Tabii böylesine absürt bir yapı içerisinde, Gaddar Kerim’in sert ve icra ettiği meslekten ödün vermeyen tavrı da fazlasıyla takdir toplamakta ve filmi özel kılan yegane unsurlardan biri olarak belirmektedir.