Mesut YarZorlamadan güldürebildi

HABERİ PAYLAŞ

Zorlamadan güldürebildi

Haberin Devamı

“Hayati ve Diğerleri” (Kanal D) her kanal için hayati değeri olan pazar gecelerine giriş yaptı. Bu türden işleri sevdiğimi herkes bilir. Bunu da sevdim...

Öncelikle Celil Nalçakan yıllardır ektiğini biçiyor hissini bana verdi. Yüz hatları tersine doğru zorlasa da Hayati başkomiser rolüyle zor olanı, komedi oyunculuğunu tercih etmiş. İyi de yapmış...

Günay Karacaoğlu (anne) sahnede izlerken ayrı, ekranda gördüğümde ayrı mutlu olduğum bir aktris zaten. Levent Ülgen (dayı), “Akasya Durağı”ndan emekli olmuş Kadir hissi veriyor. Bahtiyar Engin’in (Tahsin) varlığı meseleye başlı başına bir güzellik katmış...

Zorlamadan güldürebildi

Dizi izlerken beni çok yormadı. Espriler yerinde kullanılmış. Bir parça durum komikliğini de ekleyince hiç somurtmayan bir iş ortaya çıkmış...

İlk bölümden gündelik hayatta sıklıkla rastladığımız dolandırıcılık örneklerini seri şekilde sıralayan dizinin “kamu spotu” hali de gözüme batmadı. Bana göre olmuş bir iş. Umarım kalıcı da olur!

Sahte cellatlardan korkmalı!

Leyla Alaton’un CNN Türk’te katıldığı bir programda duruşu sağlam kadınlara yönelik kullandığı bir sıfat sosyal medyada yeri göğü birbirine kattı...

Sıfat, cinsel çağrışım içerdiği için argoya giriyor. Kimisi RTÜK’ü (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) deyim yerindeyse “gaza getirmek” için özellikle uğraştı, biliyorum...

Zorlamadan güldürebildi

Ama ağızdan bir anda ve sehven çıkan kelamla RTÜK’ü anında kelle alan bir cellat formuna sokan bu arkadaşlara bir çift kelamım var...

Ekranda kendini RTÜK yerine koyup seri şekilde kelle alan cellat müsveddelerinin celladı kim olacak? Onu netleştirelim de sehven ve cebren ortaya çıkmış olsun. Sonra herkes adilce birbirini kırsın!..

O YEMEKLERDE NE OLUYOR?

Gündüz kuşaklarında bu programın yıldızı parlıyor. “Yemekteyiz” (TV8) deyim yerindeyse uçuşa geçti. Yayınlandığı saatte neredeyse dört TV ekranından biri bu programı izlemek için açık tutuluyor...

Kabul etmek lazım ki Onur Büyüktopçu bu işe çok yakıştı. Program güle eğlene akıp gidiyor. Ama...

Zorlamadan güldürebildi

Akıp gidenler arasında çatalın ucuyla itilen yemekler var ki doğrudan çöpe atılıyor. İzleyici bundan duyduğu rahatsızlığı çokça dile getiriyor. Ancak bildiğim kadarıyla o artan yemekler hayvan barınaklarına gidiyordu; yanılıyorsam çok üzülürüm doğrusu!

GERÇEKTEN KADINCA...

Ekranda yeniden kadın kuşakları dönemi başladı. Ama gerçekten içeriğinin hakkını veren program sayısı bir elin parmak sayısından az. Kimse darılmasın...

Ve içlerinde özellikle bir tanesi, kadının toplumdaki yerini, kadın ekonomisini, gündelik hayatın kadına yönelik sürprizlerini adeta koşuşturarak işliyor...

Zorlamadan güldürebildi

POSTA Gazetesi yazarı Özlem Denizmen, ekrandaki “kadın” duruşu ve misyonunu her pazar Star TV’de yorulmadan üstleniyor. Sürekli güleç, sürekli enerjik! “Kadınca” kadına yönelik izlediğim ve kimse kusura bakmasın; içinde reyting tuzakları olmayan yegane işi çıkarıyor desem çok da büyük haksızlık olmaz...

Kadına yönelik bu pozitif ayrımcılığı onaylıyorum. Adı üstünde yapılan bir “kadın kuşağı”. Ve o adının hakkını vermeli!

TRT'DE TANIDIK BİRİLERİ VAR MI?

Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin beşincisi bu sene yapılıyor. Hafta sonu başladı ve bu haftanın sonuna kadar sürecek. Mevcut festivaller içinde en akıcı trafiğe sahip olan bir festivalden bahsediyorum. İnsan bu yıl TV ağırlığını da hissediyor...

Paneller arasında bir tanesi çok dikkat çekici. TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’in konuşmacı olduğu “TRT’de Tanıdık Birileri Var mı?” başlıklı panelden söz ediyorum...

24 Kasım Cuma günü gerçekleşecek ve adıyla müsemma bir içeriği olacak. Vallahi İbrahim Eren, genelde asık suratlı bürokratların oturduğu bir koltukta mevcut durumuna ironik bir şekilde yaklaşan ilk genel müdür oldu...

Eh aynı ironiyle kendisine sormak da benim için şart oldu; “Sayın genel müdür, TRT’de bir tanıdığı olanla olmayan arasındaki fark kapandı mı?”. Çünkü TRT’yi herkesin kanalı yapmak gelecek “evet”yanıtıyla mümkün!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder