Şarkıcı Yaşar İpek, Seren Serengil ile aşk yaşamaya başlayınca magazinin de radarına girdi. Seren Serengil’in üç günlük hapis cezası sürecinde alevlenen aşk iki ay sürdü. Çiftin ilişkisi geçen hafta aniden bitti. Yaşar İpek diyor ki: Eski çöplüğünde gezen biriyle ne kadar mutlu olabilirsin? Geçmişte sevdiği adam için annesinden vazgeçen kadın, şimdi eski sevgilisinin annesinden vazgeçemiyor. Oya Çınaroya.cinar@posta.com.trFotoğraflar: Paşa GüvenBir gün önce Seren Serengil’in kuzeninin düğünündeydiniz. Annesi Nevin Hanım ile fotoğrafınızı, “Bizimkinin zor anları” diyerek paylaştınız. Bir gecede ne değişti? Henüz çok yeni... Mutlu muyum mutsuz muyum algılayamadım henüz. Benim kurallarıma ters bazı durumlar oldu ve ayrıldık.Ne oldu? Eski çöplüğünde gezen bir kadınla ne kadar mutlu olabilirsin ki? Özay Bakır’dan mı bahsediyorsunuz? Onun annesi ile görüşmeye devam etmesi yüzünden bitti. Eski erkek arkadaşının annesiyle sık sık görüşmeler, akrabalıklar... Benim hayatımdaki insan bunu yapamaz. Yaptığı noktada ben artık olmam! Bu sürekli tekrarlanan bir durum muydu? Benzer olaylar üç dört kez yaşandı. Bu benim için şu anlama geliyor: Demek ki aklı hâlâ orada. Biraz maçosunuz galiba... Bu maçoluk mu! Bunu kabul eden erkeğe hayretle bakarım. Biz ilişkimizin başındayken de benzer şeyler yaşadık. Sosyal medyada o kişinin bir yazısını beğenmişti. Yorumlara bakmak için girmiş. Herkesin kendi savunması tabii, bir şey diyemem. Ama ben ona net bir şekilde, “Bak dedim, böyle eskilerin arkasından sürekli koşacaksan bu ilişki burada bitsin.” O zaman bana bunun tekrar etmeyeceğine dair söz vermişti. Ama o gecenin ertesinde yine benzer olumsuz şeyler yaşanınca net olarak tavrımı koydum.Seren Hanım siz ayrıldıktan sonra Özay Bakır’ın annesi Gülay Hanım ile fotoğrafını paylaştı ve “Aramızdaki bağı anlayamayan bazı yoz ve cahil düşünceler var” cümlesini kurdu... Hiç üstüme alınmadım. Bizim ilişkimiz karşı tarafın zor gününde bir kereye mahsus yanında olduğu için değil, karşı tarafla teşriki mesaisini bir türlü bitiremediği için sona erdi. Benim mezhebimde bu yok. Kusura bakmasın. Kendi programında, “Öyle zor anlarda yanımdaydı ki kayıtsız kalamıyorsun haliyle” dedi. Ne hissettiniz?Sanki zorla olmuş gibi... Kendisi aşık değilmiş gibi, değil mi? Herkesin aklına gelen benim de aklıma geldi. Ama ona ‘benim kayıtsızlığım’ diyelim. O kadar dolu dolu yaşadım ve içine girdim ki ilişkinin, dışarıdan bakıp göremedim bazı şeyleri. Ha şuna açıklık getireyim: Kendimi kullanılmış gibi hissetmiyorum. Zor günleri bitti ve ayrıldık gibi görünüyor olabilir. Ama ben kimseye kendimi kullandırtmam. Kullanıldığımı hissettiğim an çeker giderim.Peki, size olan sevgisini, aşkını hissediyor muydunuz? Valla, iki ay gibi kısa bir sürede oldu her şey, o yüzden algılayamadım galiba. Güzel günler yaşadık... Daha doğrusu ben ona yaşattım! Yeniden bir araya gelme ihtimaliniz var mı? Çok zor görünüyor. Size gelip ilişkiyi toparlamak istediğini söylese? Seren Serengil’den bahsediyoruz. Zamanında sevdiği adam için öz annesinden vazgeçmiş, ona sırtını dönmüş bir kadın. Şimdi eski erkek arkadaşının annesinden vazgeçemiyor. Onun arkasında duruyor. Şimdi bu ne!? Tuhaf, çok tuhaf. Sürekli eski erkek arkadaşının annesiyle, arkadaşlarıyla... İlle o çöplükte gezinmek... Oturmuş bir kişiliği var. O yüzden bunu diyeceğini sanmam. Bunu diyecek insan başta verdiği sözü tutardı. Hâlâ aşık mısınız? İki günde bitecek duygular değil tabii ki.Dost kalacak mısınız? Düşman olacak değiliz ama sık sık görüşemem. Ayrıldığım sevgilimle görüşüp dertleşmek istersem aklım hâlâ orada demektir.Birlikte iş yapar mısınız? Aynı sahneye çıkmak gibi bir durumsa sorun yaratmam gibi geliyor. Ama benim işim belli olmaz. Görüşmek istemeyebilirim. Haybeye’ diye bir şarkınız var. Şimdi, “Haybeye bitti” diyor musunuz? “Haybeye geldi, haybeye gitti” diyorum. Herkes ne yaşadığını, ne yaşattığını biliyor. Ben onun söylediklerini bile duymuyorum artık.Aşka kalbinizi kapadınız mı peki? Hayatımda zaten üç kadın oldu bugüne kadar. Öyle 20 kadınla birlikte olmuş bir adam değilim. Yıllardır ciddi bir ilişkim olmamıştı. Ama Seren ile ilişkimin öğrettiği en önemli şey şu oldu: Hâlâ çok güzel sevebiliyormuşum. Bugünden yarına öyle bir şey olamaz ama ileride olur.Yine bu camiadan biri olur mu? Çok tercih etmem. Ama büyük de konuşmak istemem. Ne zaman bir konuda büyük konuşsam başıma geliyor. İlk albümünüz ‘Bir Alo De’ 2002’de çıktı. Bugün müzikte hak ettiğiniz yerde misiniz?İşini profesyonel yapan bir insanım. Ama maalesef ülkemizde magazinin içinde değilsen yaptığın işler pek görülmüyor. İnişler çıkışlar yaşadım ama arabesk-fantezi müziğin en kıdemlilerinden biri olarak görüyorum kendimi. 20 yıldır bu işi yapıyorum. Örnek aldığınız biri var mı? Benim yolum Müslüm Gürses’in yolu. Kendimi şarkıcı değil yorumcu olarak niteliyorum. Pop da okuyorum, türkü de okuyorum, arabesk de okuyorum. Müslüm Gürses’in, Murathan Mungan’ın sözlerini okuduğu dönemi ve sonrasında yaptığı şeyleri yakalamak istiyorum.Ufukta yeni albüm var mı? Sevgili Soner Sarıkabadayı’nın bir şarkısını çıkaracağım. Onun hazırlığını yapıyoruz. Bir oyuncuyla birlikte olur musunuz? Onu da istemem. Oyuncuyla zor olur. Evleneceğim kadın oyuncu olursa, öpüşmesini, sevişmesini istemem. Geçenlerde Mahsun (Kırmızıgül) ile sohbet ediyorduk mesela, o da böyle düşünüyor. “Bir oyuncu bana gelip de ‘ben öpüşmem, sevişmem’ derse ‘bye bye’ diyorum. Ama karım oyuncu olsaydı öpüştürmezdim” diyor. Bu karakter meselesi. Onu yapanlar tabii ki karaktersiz olmuyor ama benim karakterim kaldırmaz. Mutsuz olurum. Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül sinemaya, televizyona yöneldiler. Siz de senaryo yazıyormuşsunuz. Kendi filmimi yapmayı çok istiyorum. Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül çok yetenekliler ve bileklerinin hakkıyla bu noktaya geldiler. Mahsun Kırmızıgül özellikle... Kim derdi ki, eşek arabasında kendini kadınlara çektiren adam bu noktaya gelecek! Deneyip yapamayanları görüyoruz. Oyunculuk deneyiminiz de olmuş. 10 yaşına kadar 9 filmde çocuk yıldız olarak rol almışsınız...Evet, 9 yaşıma kadar Richie Rich gibiydim. Ondan sonra Sebastian oldum, hahaha! Rol aldım derken, kimse beni keşfetmedi. Kendi film şirketimiz vardı. Sevdiğim ve yeteneğim olduğu için oynadım.Kaç kardeşsiniz? Dört kardeşiz. Babamı erken kaybettik. 10 yaşındaydım. Orta 1’deyken sınıfta bir gün parmak kaldırıp tuvalete gideceğim diye dersten çıktım. Bir daha da okula gitmedim. Kimse beni yönlendirmedi, bir şey öğretmeye çalışmadı. Bütün doğruları kendi içgörümle buldum. Okula gidemedim ama o meşhur ‘hayat üniversitesi’ denilen şeyi iyi ezber ettim. “Ailemden, herkesten yara aldım” demişsiniz...Hayatta aldığım en büyük yara babasız kalmaktı. Daha çocuk yaşımda, 45-50 yaşındaki adamlarla iş yapmak durumunda kaldım. Her konuda erken büyüyorsunuz babanızı kaybedince. Bir de benim lider ruhum var. O yaşta bile kimsenin emri altında çalışamadım. Kendi işimi kurdum. Babam ölünce herkes sırtını döndü. Amcadır, babaannedir, hepsi sırtını döndü. Kimse destek olmadı bize. Her şeyi kendimiz yaptık.Şarkıcı Emrah da akrabanızmış... Üvey kuzenim. Onu da 10 yaşıma kadar gördüm. Ondan sonra hiçbir yerde tesadüfen dahi karşılaşmadık. Kimse kimseyi aramadı bir daha.