ABD istihbarat raporunda şoke eden koronavirüs iddiası!
Son 2 yıldır koronavirüsün pençesinde olan dünya, gizliliği kaldırılan ABD istihbarat raporunu konuşuyor. Milyonlarca cana mal olan koronavirüsü mercek altına alan rapor flaş bir iddiaya ev sahipliği yapıyor.
İlk olarak 2019'un son günlerde Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs (Kovid-19) gezegenimizin bir numaralı ortak gündemi olmaya devam ediyor. Salgının başladığı günden beri yaklaşık 5 milyon kişinin hayatına mal oldu.
Dünya genelinde çeyrek milyara yakın insana bulaşan koronavirüsü yanmek için çalışmalar sürerken dünya koronavirüsün gizemini çözmeye bir adım daha yaklaştı..
ABD İSTİHBARAT RAPORU YAYINLANDI
Bu soruya yanıtı ABD'den geldi. Çin - koronavirüs ilişkisini inceleyen ABD istihbarat raporu yayınlandı.
FLAŞ İDDİA
Raporda yapılan inceleme sonucu Kovid-19'un bir biyolojik silah olarak geliştirilmediği sonucuna ulaşıldığı bilgisine yer verildi. Aynı raporda flaş bir iddia da yer aldı.
İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan habere göre, raporda Wuhan Viroloji Enstitüsü hakkında ortaya atılan sızıntı iddialarına da cevap verildi.
Ulusal İstihbarat Direktörü tarafından Cuma günü yayınlanan belge, koronavirüsün Wuhan Viroloji Enstitüsü'nden çıkmış olabileceğini kabul etti.
Gizliliği kaldırılan ABD istihbarat raporunda Çin'in bu yöndeki soruşturmaları engellediği ve ABD'yi suçladığı için virüsün kökeninin asla bilinmeyeceğinin altı çizildi.
ÇİN'İN DEHŞETE DÜŞÜREN KORONA BELGELERİ
Daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından elde edilen belgelere göre, Çinli bilim adamları son altı yıldır koronavirüs dahil biyolojik ve genetik silahlar üzerinde araştırmalar yürütüyor.
2015'ten beri SARS koronavirüslerinin askeri potansiyelini değerlendiren Peki yönetimi bu projeyi olası bir 'Üçüncü Dünya Savaşı' senaryosu için hazır tutuyor.
Söz konusu belgelerde bu proje bir savaş durumunda 'zaferin temel silahı' olarak adlandırılıyor ve detaylı incelemeler sunuyor.
'3. DÜNYA SAVAŞI' DETAYI
Belgelerde Üçüncü Dünya Savaşı'nın beklenenin aksine kimyasal ve nükleer silahlar ile değil, biyolojik silahlar ile yapılacağı tezi yer alıyor.
ABD tarafından Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombasına atıfta bulunan belgelerde biyolojik silahların yeni bir dünya savaşında 'zafer için temel silah' olacağının altı çiziliyor.
The Australian gazetesinin haberinde ise Halk Kurtuluş Ordusu'nda görev alan bilim adamlarının hazırladığı dosya, hastalıkların 'daha önce hiç görülmemiş bir şekilde' silah yapmak için manipüle edilmesini incelediğini iddiası yer alıyor.
Belgelerde biyolojik silahların maksimum etkiyi göstermesi için gereken koşullar da özetleniyor. Belgelerde 'biyolojik saldırı gece veya şafak vakti sabit rüzgar yönü olduğu zamanda yapılmalı' ifadesi yer aşıyor.
Konuyla ilgili ABD'den ilk tepki Dışişleri Komitesi'nde görev alan Tom Tugendhat'tan geldi. Tugendhat kanıtların oldukça endişe verici olduğunu belirtti.
Tugendhat sözlerine şöyle devam etti; 'Bu belge, üst düzey parti liderliğine tavsiyelerde bulunanların hırsları hakkında büyük endişeler uyandırıyor. En sıkı kontroller altında bile bu silahlar son derece tehlikelidir.'
Pekin'in 2015 gibi erken bir tarihte SARS virüsünün askeri potansiyeli olduğunu düşündüğüne dair bu son kanıt, 'Koronavirüs laboratuvar yapımı mı?' sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Pandeminin başladığı günden beri defalarca ortaya atılan bu iddia ile ilgili geçtiğimiz aylarda Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) önemli bir açıklama gelmişti.
DSÖ tarafından yayınlanan raporda koronavirüsün yarasalar dahil başka bir hayvan yoluyla insanlara bulaşabileceği riskinden söz edilirken, komplo teorilerinin yaygın olduğu laboratuar sızıntısının ise son derece düşük olduğu kaydedilmişti.
DSÖ bu açıklamasından aylar sonra bölgeye yeni bir ekip gönderme kararı aldığını kamuoyu ile paylaştı.