Son zamanlarda adından sıklıkla bahsettiren Atakan Kayalar, uzmanların dikkati çekti ve üzerine düşünülmeye başlandı. Uzman Psikolog ve Pedagog Ebru Şen, Atakan Kayalar için yapılan olumlu veya olumsuz eleştirilerin ileriye dönük yaratabileceği problemler hakkında bilgi verdi.
Aile toplumun en küçük birimidir. Her anne baba çocuğu olduktan sonra doğal olarak onun sağlıklı gelişimi (fiziksel-psikolojik-zihinsel) adına tüm çabalarını, imkanlarını sunar. Çocuklarımızın bilimsel düşünme becerisine sahip, üretken, yaratıcı ve problemleri çözme becerisi kazanmış bireylere dönüşmesini isterken acaba yanlış yönlendirmeler yapıyor olabilir miyiz?
Çocuğumuza, yaşına ve gelişimine uygun bilgileri doğru zamanda verebiliyor muyuz?
Son günlerde gündemde olan Atakan Kayalar ile, hem aileler hem de uzmanlar tarafından bu konuda düşünülmeye başlandı. Medyanın Atakan Kayalar ile ilgili ilk haberinden sonra hem yazılı/görsel basında hem de sosyal medyada sık sık aynı konuyu duyar olduk.
Atakan Kayalar için pek çok etiket takıldı. Filozof, dahi, proje, kurgu, üstün zekalı, indigo, kristal, saygısız, Aleyna ile atışan vs…
Sorun bu noktada başlıyor
Etiketlemek hem kişiye hem de çevresine farklı ve kısıtlı bir bakış getirir. Kişi ne etiketi alırsa alsın (ister olumlu ister olumsuz) ‘o’ olabilmek için öyle davranmaya başlar, çevresi de böyle tanımladığı için dar bir çerçevede kişiyi düşünüp değerlendirir.
Peki sizce bu olayda Atakan, çocuk gözüyle kendini algılaması, dış çevreden bağımsız yorum yapabilmesi, değerlendirebilmesi ve kendiyle uyumlu – mutlu ve barışık olabilmesi mümkün olabilecek mi?
Kanımca hayır.
Her ne kadar yaşıtlarının bilgi düzeyinden farklı bir yerde (ya da yerdeymiş) gibi olsa da, psiko-sosyal gelişimi aynı çizgide olmayabilir.
Gelişim alanlarımızın herbirinin aynı oranda ve paralellikte yükselebilmesi her zaman olası değil. Kimi alanlarımız (ki bu örnekte zihinsel alan yalnızca görülen, çünkü bir IQ testi sonucu yok) ileri seviyedeyken kimi alanlarımız (sosyal gelişim, akran ilişkileri, sosyal uyum vb.) ise daha geride olabilir.
Ancak gençlik ve yetişkinlikte okunduğunda idrak edilecek kitapları, zihinsel olarak daha erken okuyabilecek yeterlilikte olduğumuzu söyleyen bir veya birkaç uzman görüşü almadan sunulan kitaplar aslında sakıncalı olabilir.
Çocuk, çocuk kimliğiyle büyümeli. Şimdi görülen küçük profesör tavırları yetişkinlere hoş, şirin gözükse de yaşıtları için aynı şey söz konusu olmaz. Yaşıtları daha keskin tavırla, ‘bilmiş’ bir eda ile kendileriyle konuşan çocuğu dışlama eğilimde bile olabilirler.
Çocuklarımızın farklı ve üstün yeteneklerinden haz alırken aynı zamanda zorlu bir eğitim maratonunun da içine girdiğimizi unutmayalım. Onların yalnızca akademik ilerlemelerine odaklanmayalım. İnsan küçük yaşlardan itibaren sosyal çevrenin içinde olduğundan, bu çevrelerle olan uyumu onun kendi ile barışık olmasına da ayna tutar.
Sosyal ilişkileri geliştirecek aktivitelerle, olayların çözüme ulaşmasında problem ya da sorun çözebilme kapasitemiz, empati becerimiz, duygularımızı doğru ifade edebilme yeteneğimiz, esneklik ve rezilyans becerimiz artar.
Tüm aileler kendileri ve çevreleriyle uyumlu – mutlu çocuklar yetiştirmek istediklerini söyler. Bunu sağlamak için de çocuğumuzun yaşına, gelişim alanlarına ve ihtiyacına dikkat ederek her türlü çalışmayı, aktiviteyi, kitapları, oyunları ve malzemeleri sunmak her ailenin önemle dikkat etmesi gereken noktadır.
Uzman Psikolog & Pedagog Ebru Şen
- “Şekerli gıdaların yatma saatinde tüketilmesi çürük riskini artırıyor”
- Çocukların yüzde 28'i 'hikikomori' sendromuna maruz kalıyor
- Herkes moda diye çocuğuna aynı ayakkabıyı tercih ediyor fakat gelişim bozukluğuna bile neden oluyor!
- Çocukları tehdit eden sinsi tehlike: Hipertansiyon
- Karne stresi psikolojik sorunların temelini oluşturuyor! Uzmanı uyardı: Bu davranışlardan kaçının