Çocuklar, öz kontrol ve duygusal zeka geliştirmek için duyguları hissetme deneyimine ve onlara tolerans gösterme pratiğine ihtiyaç duyarlar. Duygusallaştığımız anlarda hepimiz normalde yapmayacağımız şeyleri daha kolay bir şekilde yaparız. Özellikle küçük çocuklar buna çok daha yatkınlar. Duygusal zeka ise işte bu tarz durumlarda duyguları yönetme becerisi sağlar. Eğitimci Abdulkadir Özbek, duygusal zekanın önemini ve nasıl geliştirilebileceğini sizler için anlattı.
Çoğu çocuk 4 yaşına kadar rahatsız edici dış uyaranları ortadan kaldırmak için stratejiler kullanmaya başlar. Örneğin; korktuklarında gözlerini kapatmak veya yüksek bir ses duyduklarında kulaklarını tıkamak gibi.
Çocukların duygularını kontrol etmek için sürekli olarak daha karmaşık stratejiler kullanması 10 yaşına kadar devam eder. Bu stratejiler iki basit kategoriye ayrılabilir: sorunu çözmeye çalışmak ve duyguyu tolere etmeye çalmaktır.
Duygusal zeka, duyguları kontrol etmeyi sağlar
Çocuklar sorunla karşılaştıklarında ya o sorunu tespit edip başa çıkmak için plan yaparlar ya da çözülemez olarak görüp sıkıntıyı bastırmaya çalışırlar.
Aslında tüm bu stratejiler duygusal zekanın bir parçasıdır. Duygusal zeka; farkındalığı, anlayışı ve kişinin duygularını ifade etme ve yönetme yeteneğini belirler.
Uzun yıllar boyunca çocuğun akademik başarısında duyguların etkisi göz ardı edildi. Günümüzde öğrenmenin en önemli bileşenlerinden birinin duygusal zeka olduğu uzmanlar tarafından tespit edilmiş durumda. Hatta duygusal zeka yani EQ’unun öğrenmenin temeli olarak kabul edilen IQ’dan iki kat daha etkili rol oynadığını birçok araştırma bulunmaktadır.
Duygusal zekanın bir parçası olan öz kontrol, özellikle çocuklarda başarıyı etkileyen en önemli durumdur. Dürtüleri engelleyebilen (genellikle duygular tarafından yönlendirilen) ve dikkat dağıtıcı şeylerden kaçınabilen çocuklar, daha olumlu sosyal davranışlarda bulunabilir ve hedeflerine ulaşabilirler.
Öyle ki, öz kontrol düzeyi yüksek olan çocuklar aynı zamanda daha sağlıklı, daha sorumluluk sahibi, daha uyumlu ve daha mutlu bireyler olabiliyorlar.
Duygular bir amaca hizmet eder
Duygusal zekanın ilk parçası, duyguların farkındalığı ve anlaşılmasıdır. Duygularımızı kontrol edip ifade edebilmemiz için önce anlamalı ve kabul etmeliyiz. Duygular bir rahatsızlık değil, bir amaca hizmet eden insan gelişimin bir parçasıdır. Ayrık duygu teorisi, birincil duygularımızın her birinin farklı amaçlara hizmet etmek ve davranışlarımızı motive etmek için oluştuğunu öne sürer.
Üzüntü, hem düşünce hem de motor aktivitede bizi yavaşlatabilen benzersiz bir duygudur. Bu bize, duygusal rahatsızlığımızın kaynağı üzerinde düşünme ve bunun öncüllerine daha yakından bakma fırsatı verebilir.
Öfke ise aksine bizi hızlandırır, yoğun enerjiyi harekete geçirir ve kollarımıza ve bacaklarımıza kan gönderir. Mücadele etmek için gerekli enerjiyi verir. Öfke, haklarımızın ihlal edildiğine dair bize ipucu verir ve gelecekteki tehditlere karşı korunmak için harekete geçmemize yardımcı olur.
Duygularımıza saygı duyulmalı ve yansıtılmalıdır. Örneğin çocuk, araba koltuğunu kendi başına bükmek gibi daha önce başardığı bir şeyi yapamadığında yoğun bir öfke yaşayabilir. Kendisine saygı gösterilmediğini hissettiğinde farkında olmadan tepki verebilir.
Temel olarak, çocukların bu duyguları hissetme deneyimine ihtiyaçları vardır ve öz kontrol ve duygusal zeka geliştirmek için onlara tolerans gösterme pratiğine de ihtiyaç duyarlar.
Çocuğunuzun duygusal zekasını geliştirmek
Duygusal zeka, hayat başarısı için çok önemlidir, bu yüzden mutlaka geliştirilmelidir. Bunun için öncellikle çocuklarınızın duygusal tepkilerine nasıl karşılık verdiğinizi tespit etmeniz gerekir. Ebeveynler, çocukların duygularına dört olası yoldan biriyle yanıt verir.
Dışlayıcı ebeveynler, çocuklarının duygularını önemsiz görür ve çoğu zaman oyalama yoluyla onları hızla ortadan kaldırmaya çalışır.
Onaylamayan ebeveynler, olumsuz duyguları, genellikle ceza yoluyla bastırılacak bir şey olarak görürler.
Serbest ebeveynler, çocuğun tüm duygularını kabul eder, ancak çocuğun sorunları çözmesine veya uygunsuz davranışlarını kontrol etmesine yardımcı olmaz.
Duygu koçluğu yapan ebeveynler, olumsuz duygulara değer verir, çocuğun bunları dışa vurduğu durumlarda sabırsız davranmaz. Duyguları etiketleyerek, eldeki sorunu çözerek ve rehberlik sunarak duygusal deneyimi bir bağ kurma fırsatı olarak kullanır. Duygu koçluğu yapan ebeveynlerin çocukları fiziksel olarak daha sağlıklı, okulda daha başarılı ve arkadaşlarıyla daha iyi anlaşır.
Duygu koçluğu yapmak isteyen ebeveynlerin atması gereken 5 adım
Adım 1: Çocuğunuzun duygularının farkında olun
Duygu koçluğu yapan ebeveynler, kendi duygularının farkındadır ve çocuklarında mevcut olan duygulara karşı duyarlıdır. Duygularının kabul edilmesi için çocuklarının duygusal ifadelerini güçlendirmelerine yardım eder.
Adım 2: Duyguları bağlantı kurmak ve öğretmek için bir fırsat olarak görün
Çocukların duyguları bir rahatsızlık veya zorluk değildir. Çocuğunuzla bağlantı kurmak ve ona zorlayıcı bir duyguyla baş etmesini öğretmek için iyi bir fırsattır.
Adım 3: Duyguları dinleyin ve onaylayın
Çocuğunuzun duygusal ifadesini dinlerken tüm dikkatinizi ona verin. Duyduğunuzu geri yansıtın, çocuğunuza gördüklerini ve deneyimlediklerini anladığınızı söyleyin.
Adım 4: Duygularını etiketleyin
Tamamen dinledikten sonra, çocuğunuzun duygusal ifadesi için bir farkındalık ve kelime dağarcığı geliştirmesine yardımcı olun.
Adım 5: Çocuğunuzun problemlerini sınırlarla çözmesine yardımcı olun
Tüm duygular kabul edilebilir, ancak tüm davranışlar kabul edilemez. Problem çözme becerilerini geliştirerek çocuğunuzun duygularıyla başa çıkmasına yardımcı olun. İfadeyi uygun davranışlarla sınırlayın. Bu, çocuğunuzun hedefler belirlemesine yardımcı olmayı ve bu hedeflere ulaşmak için çözümler üretmeyi içerir.
Bazen duygu koçluğu adımları hızlı bir şekilde gerçekleşir. Bazı zamanlarda, bu adımlar çok zaman alabilir. Sabır en önemli anahtardır.
- “Şekerli gıdaların yatma saatinde tüketilmesi çürük riskini artırıyor”
- Çocukların yüzde 28'i 'hikikomori' sendromuna maruz kalıyor
- Herkes moda diye çocuğuna aynı ayakkabıyı tercih ediyor fakat gelişim bozukluğuna bile neden oluyor!
- Çocukları tehdit eden sinsi tehlike: Hipertansiyon
- Karne stresi psikolojik sorunların temelini oluşturuyor! Uzmanı uyardı: Bu davranışlardan kaçının