Gebelik psikolojisi ile nasıl baş edilir?
Gebelik yaklaşık 37-40 hafta süren kadın yumurtasının erkek üreme hücresi ile döllenmesiyle başlayan bir süreçtir. Hamile bir kadının süreç içerisinde hormonlarına bağlı meydana gelen birtakım değişiklikler olabilmektedir. Özellikle fiziksel ve ruhsal değişimleri içerisinde barındıran bir dönemdir. Dolayısıyla bu süreçte vücut değişime uyum sağlayamaz ise hamile kadınlarda yaşama isteğini kaybetme, bebeğini istememe, kendini değersiz hissetme gibi düşünceler meydana gelebilmektedir.
Psikolog Dilek Memnun, gebelik sürecinde ortaya çıkan duygusal dalgalanmalarla nasıl başa çıkabileceğinizi tüm ayrıntılarıyla sizler için anlattı.
Gebelik sırasında kadınlarda birtakım psikolojik değişiklikler gözlemlenebilmektedir
Gebelik sırasında kadınlar genellikle kararsızlık, yorgunluk, bitkinlik, depresif tepkiler, uyku hali, kaygı, heyecan ve sık sık değişebilen bir ruh hali değişikliklerini içerisinde barındırabilmektedir. Bu süreçte kişide vücut görünümü, duygusallık ve cinselliği içeren değişimlerin yanında kadının konumu ve sosyal rolü yeni bir nitelik kazanır. Kişi hamilelik sürecinde çok fazla endişe yaşayabilir kişinin yaşamış olduğu yoğun kaygı hamilelikten kaçınmasına ve fobi geliştirmesine de neden olabilmektedir.
Gebelik dönemi hemen hemen her kadın için mutluluk veya üzüntü, kaygı veya cesaret, yalnızlık veya beraberlik gibi zıt duyguların bir arada bulunduğu duygusal bir dalgalanma dönemi biçiminde tanımlanabilmektedir. Gebelikte kadının vücudunda çeşitli hormonlar, biyokimyasal ve fiziksel değişikliklerin meydana geldiğini biliyoruz. Dolayısıyla bu süreçte gebeler özellikle ilk ve son dönemlerde çok hassas ve alıngan bir durumda olabilmektedirler. Çoğu zaman gözlemlemişsinizdir hamile kadınların en ufak bir duygusal durumda ağladığını devamında da ilginç bir biçimde gülebilmektedirler. Bireyin yaşadığı doğum heyecanı ve stres gibi faktörlerinde hamilelik psikolojisini etkilemektedir.
Eşlerin birbirleri ile uygun ilişkileri stresin üstesinden gelinmesinde önemli bir rol oynar
Gebelik döneminde kadın partneri ile olan ilişkisini yaşam içerisinde üstlendiği rolü sorgulayabilmektedir. Hamilelik sürecinin başından itibaren anne adayı heyecanlı bir bekleyiş yaşamasının yanında yaşamış olduğu bu heyecana kaygısı da eşlik etmektedir. Kişi doğum, bebek sağlığı, bakımı, bebeği emzirme gibi konularda yaşadığı anksiyete ile baş edebildiği takdirde stressiz bir hamilelik geçirebilecektir. Gebelikte kadınların ruh hali yeni doğan bebeğin ruh halini ciddi bir biçimde etkileyebilecek bir stres unsurudur. Eşlerin birbirleri ile uygun ilişkileri ve toplumun desteği hamile kadının stresin üstesinden gelebilmesinde önemli bir rol oynar.
Dönem içerisinde hamile kadının yaşamış olduğu korku ve kaygılar bir dereceye kadar normal bir duygu durumudur. Bu dönemde kadının kendisini, değişkenliklerini, duygulanımlarını keşfedebilmesi için önemli bir dönemdir. Fakat kişinin yaşadığı endişeler günlük yaşamını etkilemeye başladıysa örneğin kişi kontrol edemediği bir kaygı hissediyor, aşırı kaygılanıyor, konsantrasyonda zorluk yaşıyor, sinirli ve heyecanlı hissediyor, kötü uyuyor ise belirtilen anksiyete nöbetleri panik atağa sebebiyet verebilir.
Hamilelik döneminde depresyon görülür mü?
Yapılan çalışmalara göre hamile kadınların yaklaşık yüzde yedisi hamilelik sırasında depresyon yaşayabilmektedir. Bu durumun yaşanmasına neden olan bazı risk faktörleri mevcuttur bunlar; yaşam stresi, zayıf sosyal destek, eş şiddeti ve istenmeyen gebelik sayılabilir. Hamilelik sırasında bebeğiniz ile ilgili aşırı kaygı, yetersizlik duygusu, düşük benlik saygısı, intihar düşüncesi, sigara, alkol kullanımı ve keyifli bulunan aktivitelerden zevk alamama gibi durumlar depresyona işaret eden önemli bulgulardandır.
Hamilelik kısa süren fakat kadın için önemli bir dönemdir
Annenin bu süreçte yapması gereken yaşadığı korkularını ve kaygılarını dönemin doğal bir parçası biçiminde kabullenip olağan akış içerisinde hamileliğin keyfini çıkarabilmek olmalıdır. Özellikle eşlerin bu süreci birbirlerine destek olup paylaşımda bulunmaları son derece önem arz etmektedir. Çocuk yetiştirmek hamilelik döneminde başlayan bir süreci beraberinde getirir. Anne kendi duygularını doğru tanıdıkça daha sağlıklı bir anne modelini oluşturmuş olacaktır. Eğer duygularını görmezden gelir ve onları tanımlamazsa stresli ve kaygılı bir dönem yaşamasını ve bu durumun doğrudan bebeği de etkilemesi kaçınılmazdır.
Bireyin hamile olduğunu kabullenmesi gerekmektedir
Bireyin yaşadığı bu süreci sağlıklı bir biçimde keyifle geçirebilmesi için öncelikle hamile olduğunu kabullenmesi gerekmektedir. Hamile kadın duygusal dalgalanmalar yaşayabileceğini, beklenmedik durumlar ile karşılaşabileceğini kabul etmelidir. Devamında birey yaşadığı fiziksel değişimleri kafasına takmamalıdır. Kilo almanız, vücudunuzda çatlakların oluşması ve cildinizde meydana gelen değişimler bu döngünün getirileri ve zamanla eski halinize döneceğinizi kendinize hatırlatın. Özellikle yaşadığınız ve hissettiğiniz duygularınızı paylaşabilecek bir yakınınız ile karşılaştığınız güçlükleri ve kaygılarınızı paylaşın. Yapmak istediğiniz keyif aldığınız aktiviteleri kendinize zaman ayırarak gerçekleştirin. Ayrıca annesin yaşadığı stresin önlenmesine eşin duygusal desteğinin yanı sıra sosyal çevreninde empatik olması gerekmektedir. İçinden çıkamadığınız kendinizi kısıtlanmış hissettiğiniz durumlarda profesyonel psikoterapi desteği alabileceğinizi unutmayın.