Cumartesi Postası “Bağımlıyı oynamak isterim”

“Bağımlıyı oynamak isterim”

Paylaş
“Bağımlıyı oynamak isterim”

'Aşk-ı Memnu'daki Peyker karakteriyle hayatımıza giren Nur Fettahoğlu 'Muhteşem Yüzyıl'daki Mahidevran ile gönüllere taht kurdu. Şimdi 'Filinta' dizisinde oynayan güzel oyuncuyla Hello! Dergisi konuştu

Haberin Devamı

Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Heyecanlı ama olgun. Görüşüm daha açık. Kararlarım, daha kendine güvenen bir zihinden çıkıyor.

‘Filinta’da oynuyorsunuz. Diziye yönelik sizi heyecanlandıran ne oldu?

Süreyya karakteri beni etkiledi. Dişi, güçlü, renkli, hareketli... Şimdiye kadarki rollerimden farklı. Korkusuzca hedefe yürüyen ama vicdani yönü de güçlü bir kadın. Projenin daha önce denenmemiş olması da kabul etmemde etken.

Peyker, Mahidevran, Süreyya... Bu farklı karakterlere nasıl adapte oluyorsunuz? Sırrınız ne?

Her projesinde farklı bir karakteri oynamak bir oyuncunun en çok istediği şeydir. Ben de bu anlamda doğru tercihler yaptığımı düşünüyorum. Projeler arasına belli zaman aralıkları koyuyorum. Bu benim mesleğim ve ben de o kadınlara vücut olmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

Üstlendiğiniz karakterlerle benzeşen taraflarınız var mı?

Her kadının içinde geniş bir yelpaze vardır. Karakterler benim içimdeki kadınlarla da mutlaka bir şekilde örtüşüyor. Hepsinden ayrı ayrı öğreniyorum, hepsi bana bir şeyler katıyor. Tabii ki bir ön araştırma ve çalışma süreci yaşıyorum. Ama muhtaç olduğum kudret içimdeki Akdenizlilik’te mevcut sanırım.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği seçerdiniz?

Yine oyuncu olurdum.

Canlandırmayı istediğiniz uç bir karakter var mı?

Bağımlı bir kadını oynamak isterdim.

“Sofralara sığmıyoruz”

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Çok eğlenceliydi. Beş kardeş hayal gücümüzü dibine kadar kullanarak ve elbette evi altüst ederek taklitler, oyunlarla geçirirdik zamanımızı. Bazen denizciliği kanına işlemiş amcamın odasında dünyanın dört bir tarafından gelmiş nesneleri incelerdik, bazen kendi lunaparkımızı oluştururduk bazen evdeki vazoları kıran penaltılar atardık.

Babacı mıydınız, anneci mi?

Küçük yaşlarda babacıydım. Ancak anne olabilecek yaşa geldiğimde anneci olmaya başladım.

Kardeşlerinizle hepiniz sık görüşür müsünüz?

Sık görüşen, birbirine çok bağlı, geniş ve gürültücü bir aileyiz. Beş kardeşim, kuzenlerim, sekizi de kız olan dünya tatlısı yeğenlerimle sofralara ve odalara sığmıyoruz artık.

Haberin Devamı

İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

İlkokuldaki sıra arkadaşım. Başlamadan sona eren aşklardandı.

Sizi en çok ne mutlu eder?

Minicik şeyler. Bazen sokak satıcısından alınan kır çiçekleri, bazen güneşin parlaması, bazen yeğenlerimin gülümsemesi... Bazen sımsıkı sarılmak, bazen arkadaşlarla çene çalmak...

“Sonsuz aşka inancım var”

Sonsuz aşka inanır mısınız?

Evet. Aşk; inancın, güvenin, sadakatin, karşılıklı özverinin olduğu yerde devam eder, sonsuza ulaştıran da bunlardır.

Bu zamana kadar hayattan ne öğrendiniz?

Kendimle barışık olmayı, içe dönüp huzuru bulmayı, böylece daha az kırılmayı öğrendim. Çok dışa dönük olduğumda kolayca incinebildiğimi fark ettim. Bunu çok da içe kapanmadan dengelemeye çalışıyorum.

Yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?

Kuzenimle resim yapmak. Biriktirdiğimiz duyguları birlikte tuvale yansıtıyoruz. Onun görüşü ve bakışı ile benim duygularım ve renklerim, ikimizin elinden bir araya geliyor.

“Kafaya çok takarım”

Duygu mu mantık mı?

Duygu. Her zaman duygu. Ama yaş ilerledikçe kararlarımda mantığımın da ön plana çıktığını görüyorum.

Haberin Devamı

Eğlenceli bir tatil mi yoksa kafa dinleyeceğiniz sakin bir yer mi?

Önce kafamı dinledikten sonra hareketli bir tatil. Ardından yine kafa dinleyebileceğim bir aralık bulursam en güzeli.

Kurallar mı kuralları yıkmak mı?

Arada kuralları yerle bir etsem de kuralcıyım.

Susmak mı konuşmak mı?

Susmak.

Kafaya takar mısınız boşverip geçer misiniz?

Çok fazla takarım. Ancak bir noktayı aşınca da tuttuğum her şeyi bırakır, silerim.