Apple'ın her sene düzenlediği ve dünyanın birçok noktasından yazılım geliştiricilere ev sahipliği yapan WWDC (Dünya Yazılım Geliştiriciler Konferansı) bu yıl 22 Haziran tarihinde yapılacak. Biz de bunun öncesinde Türkiye’den WWDC etkinliğine davet edilen ilk Türk öğrenci olan Emirhan Erdoğan ile bir araya gelip Apple macerasını, genç yazılımcılara ilham olan TurkishKit’i ve WWDC beklentilerini konuştuk. Onur Binay/posta.com.tr
Emirhan öncelikle bize biraz kendinden ve yaptıklarından bahseder misin?
Bu işe ilk olarak lise zamanlarında girdim ve o zaman tasarım üzerine odaklanmıştım. Gözlem yeteneğim çok kuvvetliydi. Sürekli etrafımdaki şeyleri gözlemleyerek kendi kafa yapıma uygun bir ortam arayışı içerisindeydim ve bu arayış beni Apple ile bir araya getirdi. Apple’ın ürünleri ve teknolojilerinin, yapaydan ziyade birazcık daha doğal bir eko sistem oluşturma yönünde olduğunu gördüm. Tasarım yaklaşımları beni etkilemişti, dolayısıyla bu minimalist bakış açısı benim yaşantım haline geldi. Apple’ın düşünce yapısıyla benim hayatımın kesiştiğini anlamıştım, o günden sonra da zaten iOS platformuna uygulama geliştirmeye başladım.
Peki kodlamayla tanışman nasıl oldu?
Zaten daha sonrasında “Bu tasarımları neden bir uygulamaya dönüştürmüyorum ki?” sorusuyla karşılaştığımda kodlamaya yöneldim. Kodlamayla ilgili belirli kitaplar okuduktan sonra lise yıllarımda, üniversite öğrencilerinden oluşan bir ekip kurmaya karar verdim. Üniversite de yazılım mühendisliği okuyan kişiler hakkında büyük düşüncelerim vardı, her birinin Bill Gates’e benzetmek ya da hepsinin çok zeki olduğunu düşünmek gibi. Maalesef öyle olmadığını lise 2-3 yıllarında tecrübe ettim. Buradaki insanların benim istediğim düzeyde bilgiye sahip olmadıklarını ve tasarımlarını kodlayamayacaklarını anladığımda, kodlamayı da öğrenip hem tasarımı hem de kodlamayı kendim yapmaya karar verdim. İlk kodlamaya başladığımda lise 3. sınıftaydım ve öğrencilerin sene sonu hangi belgeyi alacağını söyleyen (teşekkür, taktir gibi) bir uygulama geliştirmiştim. Öğrencilerin bunu kullanması beni çok motive etmişti.
WWDC’ye gidişin hangi dönemde oldu?
Üniversite yıllarına geçtiğimde zaten ilk yılımda yabş 2016’da WWDC’yi Türkiye’den kazanan ilk kişi olmuştum. O zamanlarda bir e-ticaret uygulamasıyla etkinliğe katılmıştım, o da benim gerçek anlamda yaptığım ilk iPhone uygulamasıydı. O projede kullandığım teknolojiler ve Apple’ın istediği tasarım trendleriyle beraber WWDC’ye seçilen 350 kişiden biri olmuştum. 2017 yılında tekrar çağrıldığımda, kurumsal firmalara uygulama geliştiren bir şirketim vardı ve birçok iPhone uygulaması geliştirmiştik.
Bu zamana kadar kaç tane uygulama geliştirdiniz?
Hiç saymadım, ancak 20 üzeri diyebiliriz. Bütün bunlar olurken, aynı zamanda eğitimler vermeye başladım ve bu 2016’daki WWDC’den sonra gelişti. Eğitim verme kafasına 2016’daki WWDC’den sonra başladım çünkü WWDC’ye katılan tek Türk bendim ve bu beni biraz rahatsız etti açıkçası. Orada neden tek Türkçe konuşan benim diye düşünmüştüm. Daha sonra Türkiye’ye geldiğimde de bu konferans hakkında farkındalık oluşturacak eğitimler ve etkinlikler düzenlemeye başladım. Ardından 2017 yılında da TurkishKit’i kurdum. TurkishKit ve Apple desteği ile beraber bugüne kadar birçok eğitim verdik.
Birçok kişinin katılmak için hayalini kurduğu WWDC konferansında giden ilk Türk öğrenci sen oldun ve bu kodlama konusunda ilerlemek isteyen gençlere ilham verecek bir şey. Bu bağlamda TurkishKit ve Apple topluluğu hakkında da biraz bahseder misin?
Evet, 2016 ve 2017 yılında burslu olarak katılmıştım. 2017 biraz daha havalı aslında, zaten 5000 kişinin arasından 350 kişi seçiliyor ve biri sen oluyorsun. Ardından bu 350 kişinin içinden 13-15 kişi daha seçiyorlar ve bu kişiler uluslararası basının karşısında Tim Cook ile röpartaj yapıp kendi projelerinden bahsetme şansı yakalıyor. O şansın tanınması muhteşem bir şeydi, hayatımdaki en havalı an olabilir.
Hatta Tim Cook ile bir fotoğrafın da var. Senin için o an nasıl bir duyguydu?
Tim Cook masama doğru gelirken, bir rahatlık (iyi anlamda), egolarından arınmışlık, oldukça samimi ve yardımsever tavrı hissediyorsunuz. Bu çalışanlarda da aynı. Bunun Tim Cook’dan yayılan bir kültür olduğunu düşünüyorum. Çok rahat ve yardımsever birisi, herkesle konuşuyor. 2016’da böyleydi aynı şekilde 2017’de de. 350 öğrencinin hepsiyle onar saniye de olsa konuştu ve fotoğraf çekilmişti.
Bu arada sana ilk bakışta Steve Jobs’ın gençliğine benzediğini söyleyen oluyor mu?
Gözlükten dolayı olabilir, yuvarlak çerçeveler biraz ona benzetebilir. Aslında ben idealist bir tipim Steve de keza öyleydi.
Yazılım ve tasarım teknolojinin ayrılmaz parçaları. Gençler de özelllikle de kodlama ile uğraşanlar bu iki konuya oldukça meraklı. TurkishKit’i gençlere açıklayabilir misin?
Türkiye’de gençlerin kendini keşfetmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Onların neyi yaparken zevk aldıklarını ve eğer dünyayı değiştirmeye inanan kişilerse bu insanların hangi anlamda dünyayı yaşanılabilir bir yer yapmayı istediklerine yol açmak istiyorum. Dünyayı değiştirmek istiyorum söylemi tek başına yeterli değil, hangi alanda değiştirmek istediğini ve bundan zevk aldığını bilmek önemli. Lise ve Üniversite çağındaki gençlerin TurkishKit ile tanışarak neyi yapmaktan keyif alıp neyi yapmak istemediklerini keşfetme konusunda onlara yardımcı oluyorum. Bunları yaparken de Apple’ı kullanıyoruz ve çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Apple, lise döneminde olan bir insanın bile gelecekteki yaşantısında yapacağı bir mesleği onlara bu yaşta deneyimleyecekleri bir programlama dili sunuyor yani Swift. Dolayısıyla Swift gibi anlaması ve anlatması kolay bir programı buradaki insanlara anlatıyoruz. Sadece programlama değil, tasarımı, bir fikrin nasıl ürüne dönüşebileceğini ve biraz da girişimciliğe değiniyoruz.
Diyelim ben kodlamayla uğraşana bir öğrenciyim ve bu yapının içine girmek istiyorum. TurkiskKit topluluğunun bir parçası olmak isteyen gençlerin bu anlamda ne yapması gerekiyor?
TurkishKit senin de dediğin gibi bir topluluk ve yönettiğimiz üç temel faaliyet var. En büyüğü tabii etkinlikler, çünkü en çok öne çıktığımız alan bu.
TurkishKit sadece internetten eğitim vermekle kalmayıp aynı düşünce yapısına sahip insanları toplayıp fiziksel bir şekilde eğitimler veriyor. Tasarım ve kodlamayı anlatan iki günlük özel eğitimlerimiz var.
İkincisi ise Swift’in Türkçe kaynaklarının bulunmakta zorlanıldığını fark ettik ve bu alanlarda 12 kişilik bir ekiple içerik üretmeye başladık. Corona’dan önce topluluk buluşmalarımız da oluyordu, ancak şu an maalesef olmuyor.
Apple’ın düzenlediği WWDC 2020, 22 Haziran’da başlıyor
Hem kod yazmaya yeni başlayanlar hem de profesyoneller için TurkishKit Akademi adlı bir programınız da var. Burada sunduğunuz avantajlar nelerdir?
TurkishKit etkinliklerinde bir hayat döngüsü var. Önce insanların keşfetmesi için bir etkinlik yapıyoruz, burada yüzeysel olarak tasarım ve kodlama konusunda bilgi sahibi oluyorlar. Daha sonra WWDC eğitimimiz oluyor, burada daha önceki eğitimlerde tanışan öğrenciler dünyadaki en büyük yazılımcı konferansı olan WWDC’ye gitmek için beraber çalışıyorlar ve gittiklerinde de deneyimliyorlar. Yani ikinci aşamada biz onların deneyimlemesini bekliyoruz aslında. Son aşama ise öğrenme, yani ben artık iOS ya da Swift geliştirici (developer) olmak istiyorum diyen kitle için. Daha önce bu kitle için eğitimler düzenleyemiyorduk. Beş aydır üzerinde çalıştığımız projeyi birkaç gün önce yayınladık buna da TurkishKit Akademi dedik.
TurkishKit Akademi, 45 konudan oluşan ve 60 saat süren uzaktan eğitim modelinde geliştirdiğimiz bir Swift öğrenme ve uygulama geliştirme programı. Kendi Mac bilgisayarı ile 6 hafta sürecek eğitim alabilir ve hayalindeki uygulamayı Apple platformunda nasıl geliştirebileceğini öğrenebilirler. Ayın zamanda daha önce WWDC’ye gitmiş kişilerden mentorluk da alabilecekler.
Bir de geliştirici olma yolundaki öğrencilere, kendilerine ait bir Swift oyun alanı oluşturarak kod yazma tutkularını sergileme fırsatı sunan Swift Student Challenge var. Gençlere bu konuda vereceğin tavsiyeler neler?
Daha önce iki kez o süreçten geçmiş biriyim ve yazılım üzerine okuyan, üstüne iOS platformuna yazılım geliştirmek isteyen biriyseniz hayatınızda yaşayacağınız en iyi deneyim olabilir. Oraya Apple platformuna yazılım geliştiren dünyadaki bütün mühendisler geliyor. Eskiden fiziksel olarak bir araya gelinirdi ama corona virüs nedeniyle ilk kez online ortamda yapılacak. Aslında bu da daha çok geliştiriciye açık demek. Öğrenciler için de bu yıl Swift Challenge yapılacak, geçtiğimiz yıllardaki burs yarışmasına benziyor aslında. Öğrencilerin yaratıcılıklarını ortaya dökmeleri adına Apple tarafından yapılmış bir program ve kazanan kişilere de Apple tarafından hazırlanan bir ödül paketi verilecek. Benim çok tavsiye ettiğim bir program, çünkü 12-13 yaşındaki kişilerin zirveye ulaşmasına yardım etmek adına yapılmış.
Hiç yazılım bilmeyen kişilere neler önerirsin?
Kod dünyası diğer sektörlere hiç benzemediği için öğrenmenin de bir yaşı yok. Yani 5 yaşında bir çocuk da yapabiliyor 80 yaşında bir çocuk da. Asıl önemli olan kişinin ne kadar istediği ve çalıştığı. Bir de ön yargılı olmamak tabi. İkinci olarak bu işe başlamaları için bir program dili seçmeleri gerekiyor. Bu adımda yanlış yönlendirilme çok oluyor. O yaştaki bir kişinin aslında programlama dilinden çok algoritmik düşünceyi öğrenmesi gerekiyor. Programlama bir araç olmalı.
Araç olacak bir şeyin de karmaşık olmaması gerekiyor. İşte bu noktada da Apple’ın Swift uygulaması öne çıkıyor. Swift, hem dünyanın büyük şirketlerinin kullandığı hem de okulların beş yaş grubuna programlamayı öğrettiği program. Eğer Mac bilgisayarları varsa kesinlikle tavsiye ettiğim program Swift olur. İyi bir başlangıç yaptıktan sonra diğer programlara geçebilirler ama dediğim gibi başlangıcın karmaşık olmaması ve temiz bir başlangıç yapılması gerekiyor.
Bu sene WWDC ilk defa online olarak gerçekleştirilecek. Hem yazılım hem de ürün tarafında sence bu sene bizi neler bekliyor?
Çok klişe bir cevap olacak ama bu bir geliştirici konferansı olduğu için ben yazılım ağırlıklı tanıtımlar bekliyorum. Örnek olarak, iOS 14 ,yeni macOS ve watchOS versiyonları gelebilir. Apple muhtemelen bütün platformlarındaki yazılımların yeni versiyonlarıyla karşımıza çıkacak. Son yıllarda Apple cihazların birbiri arasındaki iletişiminin güçlendiğini de görüyoruz. iPad’imden evimdeki ışığı da kontrol edebiliyorum ya da AppleTV’den aldığım bir üyeliği iPad’imden de izleyebiliyorum. Benim öngörüm ben bu iletişimin daha da güçleneceğini yönünde.