Türkiye son 25 yılda teknolojinin her alanında akılalmaz atılımlar yaptı. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi cep telefonunu halka ilk yayan ülkeler arasında yerini aldı. Dünya mobil iletişimde 4G kullanırken 4.5G’ye geçti. 'Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı' anlayışıyla ülkenin dört bir yanına veri merkezleri kurdu. Ürettiği oyun yazılımları rekor fiyatlardan alıcı buldu. Kendi arama motorunu, iletişim, TV ve oyun platformlarını geliştirdi. 5G testlerinde dünya rekoru kırdı. Hepsi bir tarafa dünyada sadece 1-2 ülkenin prototip olarak geliştirebildiği uçan araba konseptini ‘gerçeğe’ dönüştürdü. Hem de sürücüsüz olarak... Posta Gazetesi 25. yılı özel eki // Murat Gülderen
Türk halkının cep telefonuyla buluşmasından bu yana tam 25 yıl geçti. İlk cep telefonu görüşmesi 1994’te dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aramasıyla başlamıştı. Ondan 1 yıl sonra ise cep telefonu tüm Türkiye genelinde yaygınlaşmaya başladı. Bu teknolojik bir devrimdi.
Hızlı etkileşim
Konuşmanın yanı sıra kısa mesaj atma olanağı da başlamıştı. Tabii cep telefonu üretimi çok sınırlı olduğu için cihaz ve hizmet bedeli de epey pahalıydı. Dijital dönüşümün başladığı ilk yıllarda sesli iletişimle birlikle dünya genelinde artan mobil internet trafiğine Türkiye’nin de kayıtsız kalması düşünülemezdi. Ve vakit kaybetmeden 3G teknolojisine geçildi. Öyle ki o dönemden bu yana Türkiye, her zaman internet erişiminin en hızlı arttığı ülkelerin başında geldi.
Vestel atılımı
O süreçte her gün yeni bir şey icat ediliyordu ve Türkiye’nin de treni kaçırma gibi bir lüksü yoktu. Böylesine hızlı bir dönüşüm sürecinde yerli teknoloji devi Vestel, yabancı cihazlarla kıyasıya yarışacak yerli cep telefonu üretimine başlamakla kalmadı, bu cihazları dünyanın dört bir yanına ihraç etti. Yani yerli teknoloji fitili ateşlenmişti. Bu aynı zamanda pek çok yabancı cep telefonu fiyatının düşmesini de sağladı. Vatandaş artık cep telefonlarını bilgisayar gibi kullanmanın keyfini yaşıyordu. İş yönetimi artık telefonlar üzerinden gerçekleşiyordu. Dünya genelinde ‘mobil yaşantı’ diye bir kavram oluştu.
4.5G farkı...
1 Nisan 2016 ise iletişimde bir dönüm noktasıydı. ABD’den AB’ye, Japonya’dan Çin’e kadar tüm gelişmiş ülkeler mobil iletişimde 4G kullanırken Türkiye birden 4.5G’ye geçiş yaparak tüm dünyayı şaşırtmıştı. 4G, bilindiği üzere 100 Mbps’e kadar hız sunuyordu fakat 4.5G’nin hızı 300 Mbps, hatta bazı özel çalışmalarla deneysel olarak 450 Mbps’e kadar erişilebiliyordu. Kısacası Türkiye, dünyanın en hızlı internetini vatandaşının hizmetine sunmuştu.
Her şey 'akıllandı'
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde akıllı evler ve akıllı fabrikalar da tüm dünyaya nazaran daha hızla kurulmaya başlandı. Yani ‘makinelerarası iletişim’ 4.5G sayesinde Türkiye geneline çabucak yayıldı. Evlerde klima, telefon, kombi, buzdolabı lambalar; fabrikalarda da takım tezgahları uzaktan, yani cep telefonlarından ya da tabletlerden kontrol edilebilir hale geldi. Bu da olağanüsü bir tasarrufu beraberinde getirdi. Böylece akıllı şehir projeleleri de hızlandırıldı.
Milli baz istasyonu
Dönüşüm rüzgarının ardı arkası kesilmedi. Vakit kaybetmeden Türkiye’nin ilk yerli ve milli baz istasyonları olan ULAK geliştirildi. Türkiye genelinde birçok mobil iletişim altyapısı tamamen yerli mühendislerin geliştirdiği istasyonlarla sağlandı. Şu an bu baz istasyonları 3 operatörle birlikte 2 milyon civarında kişiye hizmet veriyor. Mobil iletişimde zirve ise 5G oldu. Türkiye, dünya 5G standartlarını belirleyen birkaç ülkeden biri arasına adını yazdırdı. Her 3 operatör de tüm 5G hazırlıklarını kısa sürede tamamladı ve tüm testlerden tam not aldılar. Testlerin çoğunda dünya hız rekorları kırıldı.
Yazılımda devlerle yarış
Özellikle son 5 yılda Türkiye yerli ve milli yazılımlarla devlerle yarışabilecek düzeye erişti. ‘Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı’ mottosuyla hareket eden Türkiye, kurumsal ve bireysel olarak her alanda kendi yazılımını geliştirdi ve Hindistan’dan ABD’ye kadar yazılım ihracatına başladı. Türk dijital oyunları tüm dünya vatandaşları tarafından ilgi gördü. Bu yılın haziran ayında ABD’li Zynga, yerli oyun şirketi Peak Games için tam 1.8 milyar dolar ödedi ve şirketi bünyesine kattı. Aynı ABD’li şirket ağustos ayında da yine yerli oyun şirketi Rollic’i 168 milyon dolara satın aldı.
İlkokulda kodlama
Yazılımda kalifiye eleman ve mühendis açığını kapatarak dünyaya kafa tutmak için yine bu yılın ağustos ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde ‘1 milyon yazılımcı projesi’ başlatıldı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yaptığı online eğitimlerle gerçekleşen proje kısa sürede yoğun ilgi gördü. Öğrencisinden eğitimcisine kadar yerli teknolojinin önemi tüm yurda yayıldı. İlkokullarda bile kodlama eğitimleri başladı. Türkiye genelinde teknoloji laboratuvarı olmayan neredeyse okul kalmadı.
Yaani ve Bip
Yerli ve milli teknoloji hamlesi bununla da bitmedi. Türkiye’nin dört bir yanına veri merkezleri kuruldu. Yerli arama motoru Yaani kusursuzca Google’a rakip oldu. Yerli mesajlaşma, konuşma, görüntü paylaşma hatta para yatırma uygulaması BİP pek çok alanda WhatsApp’ın önüne geçti. Yerli TV platformları TiviBU, Turkcell Plus ile yerli oyun platformu Playstore içerik bakımından yabancı rakiplerine meydan okumaya devam ediyor.
Uydusu olan nadir ülkeyiz
Uzayda uydu sahibi 30 ülkeden biri olan Türkiye’nin aktif uydu sayısı, milli imkanlarla geliştirilen haberleşme uydusu Türksat 5A 30 Kasım’da yörüngesine fırlatılınca 7’ye çıkacak. Uzay teknolojileri alanında özellikle son 10 yılda büyük başarılar kaydeden Türkiye, uydusu olan nadir ülkelerden biri haline geldi. Türkiye’nin askeriistihbarat uydusu Türksat 5A’nın da 30 Kasım’da yörüngesine fırlatılmasıyla uydu sayısı 7’ye ulaşacak. Halihazırda Türkiye’nin, 3’ü (TÜRKSAT 3A, TÜRKSAT 4A, TÜRKSAT 4B) haberleşme, 3’ü (GÖKTÜRK-1, GÖKTÜRK-2 ve RASAT) gözlem olmak üzere aktif 6 uydusu bulunuyor. Tamamen elektrikli itki sistemine sahip olan 5A uydusunun yapacağı yolculuğun yaklaşık dört ay sürmesi ve 2021’in ikinci çeyreği içinde hizmete başlaması hedefleniyor. Türkiye, TÜRKSAT 5B haberleşme uydusunu ise 2021’de hizmete almayı planlıyor. TÜRKSAT 6A haberleşme uydusunun da 2022’de uzaya fırlatılması hedefleniyor. Türkiye, Türksat uydularıyla haberleşme alanında Avrupa ve Afrika’nın tamamını, Asya’nın Endonezya da dahil batı ve güney bölümünü (Rusya ve Çin hariç) kapsayacak. Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk gözlem uydusu RASAT ise 17 Ağustos 2011’de Rusya’dan fırlatıldı. Bu uydu, dünya etrafında 47 bin 943 tur atarak, 16.8 milyon kilometrekarelik alanı taradı ve 3 bin 202 şerit görüntüyü yer istasyonuna aktardı.
Her yerden kontrol
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılayacak GÖKTÜRK-1 uydusu 2016’da uzaya fırlatılmıştı. Alçak irtifa dünya yörüngesine oturan uydu, kamu kurum ve kuruluşları için çevre ve yapılaşmanın izlenmesi, tarımsal rekolte tespiti, belediyecilik uygulamaları, sınır kontrolü ve kadastro faaliyetleri gibi birçok alanda uzaktan algılama görevleri yapılabiliyor.
GÖKTÜRK-2 de Türkiye’nin savunma, çevre, şehircilik, tarım ve ormancılık alanlarında önemli ihtiyaçlarına cevap veriyor.
GÖKTÜRK-2 Projesi kapsamında; uzay ve uydu sistemlerine yönelik teknoloji, uzman insan gücü ve altyapı geliştirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma ihtiyaçlarının milli imkan ve kabiliyetlerle karşılanması hedeflendi. Gelinen noktada, TÜBİTAK UZAY ve TUSAŞ bünyesinde gelecekteki uydu projelerinde görev alacak uzman insan gücü yetişti, uydu ve ekipman seviyesi tasarım, analiz, üretim, montaj, entegrasyon ve test faaliyetlerine yönelik altyapı ve kabiliyetler kazanıldı.
Uçan araba Cezeri
En önemli atılımlardan biri kuşkusuz ‘yerli uçan araba’ oldu. Geliştirdiği insansız hava araçları ile (İHA) ile savunma sanayisine damga vuran BAYKAR’ın tamamen yerli mühendisler tarafından tasarladığı uçan araba CEZERİ, geçen eylül ayında ilk uçus testini başarıyla tamamladı. Otonom yani sürüsüz uçabilen bu arabanın tüm donanımı akıllı teknoloji sistemleriyle kurgulandı. Türkiye bu alandaki başarısıyla dünya otonom teknolojisi devlerini geride bırakmayı başardı.