Öldükten sonra sürekli yeniden doğduğunuz düşmanca bir dünyada hayatta kalmak nasıl bir duygudur sizce? İşte Returnal tam da böyle bir oyun. Detayları ise yazımızın devamında. Onur Binay/posta.com.tr
Returnal, sürekli bir döngü içinde geçen aksiyon oyunu olarak geçiyor, fakat oyunu oynamaya başladığınızda çok daha farklı olduğunu görüyorsunuz. Hikaye, gemimizin geçirdiği kazadan sonra düştüğümüz Atropos adlı gezegende başlıyor. Amacımız White Shadow adı verilen sinyalin yerini bulmak, ama bu macera da başımıza gelmeyen kalmıyor diyebilirim. Karakterimiz Selene ile maceraya başlarken güveneceğiniz tek şey yanınızdaki tabancanız olacak.
Returnal, oyuncuları oldukça zorlayan ve kullanıcılardan yüksek beklentiler bekleyen bir yapım. Oyunun herhangi bir zorluk ayarı olmadığı için her oyuncunun yaşadığı deneyim birbirinden farklı olacak ve oyunda ilerledikçe kendinizi daha da zorlamanız gerekecek. Her öldüğünüzde yeniden başlayacağınız için bölüm sonu canavarı ile savaşırken elleriniz terleyebilir ve yenilirseniz saatlerce uğraştığınız ilerlemeniz çöp olabilir. Tabii ki oyun sizi küstürmemek adına bazı kolaylıklar sağlayabiliyor. Her defasında ölüp yeniden gelmenin de bazı avantajları, özellikle gözünüzden kaçan bir kapı ya da oyunun size farklı döngü vermesiyle yeni yeteneklerin kilidini açabiliyorsunuz.
Oyun içerisinde düşmanları yendiğinizde topladığınız obolite’ler ile can tazelemek için silphium alabilir ya da farklı yetenekler için kullanabilirsiniz. Ben özellikle astronot figürü alıyordum çünkü öldüğünüzde en başa sarmadan direkt olarak sizi canlandırabiliyor. Sürekli yeniden başlamak zor bir durum farkındayım, bunun önüne geçmek için kesin çözümler yok sadece bazı özellikleri kullanabilirsiniz. Fabrikatör’den Astronot figürü alabilirisiniz, reconstructor’ı kullanabilirsiniz ya da parazitleri değerlendirmeniz gerekebilir. Reconstructor 6 ether istediği için kullanımı biraz zor olabilir o yüzden ben tercihimi genel olarak figürden yana kullanıyorum.
Gelelim bölüm sonu canavarlarına, oyunun kendini yeniden başlatan yapısından dolayı her savaş gergin geçiyor. Özellikle canavarlar size öyle vahşice saldırıyor ki gökten mermi yağıyor sanıyorsunuz. Tek deneme de geçmeniz zor olacaktır diye düşünüyorum o yüzden her düşmanın saldırı mekanizmasını dikkatli öğrenmeniz yararlı olacaktır. Bir kere değil üç kere öldürmemiz gerektiği için ve her defasında farklı güçlerini kullandıkları için insanın siniri bozulabiliyor ama sakinleşin ve tekrar deneyin. Size doğru gelen mermilerden kaçmak yerine onları dash’lemeyi deneyin, çünkü üzerinden atladığınızda ya da sağ-sol yaptığınızda yine de size çarpma ihtimali var. Açık konuşmak gerekirse en azından boss savaşları için özel bir checkpoint noktası olsa güzel olurdu.
Düşmanlarla savaşırken artan adrenalin barı sizin güçlenmenizi sağlıyor. Bunların içinde daha iyi silah kullanımı ve daha iyi görüş gibi özellikler var. Tabii hepsinin yanında ilerledikçe artan silah çeşitliliği de düşmanları yenmenize kolaylık sağlıyor. Oyun içerisinde bir mermi değiştirme mantığı yok, silahlar ısınıyor ve tekrardan eski haline geliyor. Yani mermi aramanıza gerek kalmıyor, farklı silahlar ile bu ısınma seviyesi daha yükseklere çıkıyor. Taramalı ve pompalı tüfeğin yanı sıra oyuna özel bazı silahlar ve tabancalarımız var. Her silahın kendine has özel gücü var, bunların içinde elektrik verme, bomba atma gibi özellikler var. Silahların yanı sıra bir de kılıcımız var ve oyunda ilerlediğiniz de onunda farklı komboları açılıyor. Çatışma mekaniği güzel, fakat kendini tekrarladığı için bazen sıkıcı olabiliyor.
Returnal yeni bir seri ama Sony kullanıcıların oyun deneyimini en üst düzeye çıkarmak için Dualsense desteğini de oyuna entegre etmiş. Yağmur yağarken DualShock’dan gelen yağmur sesi, ateş ederken tetik tuşlarının ağırlaşması gibi detaylar oyunu gerçekten güzelleştirmiş. İlk başta çok dikkatinizi çekmeyebilir ama oyun ilerledikçe ve daha fazla özellik ortaya çıktıkça sesler de dikkatinizi çekecektir.
Kısaca Returnal, bilim kurgu ve aksiyon türü zor oyun seven oyuncuların kesinlikle denemesi gereken bir yapım. Döngüyü kırmak çok zorlayıcı gelebilir ama alıştıkça insan hırs yapıp bırakamıyor.