Türk televizyon tarihinin unutulmazlarından TRT’nin İngilizce öğretmeni Zülal Balpınar, 80’ler TRT’sinde kahküllü saçları ve fiyonklu bluzuyla hafızalara kazınmıştı. İngilizce’yi kitlelere sevdirmeyi başaran Zülal Balpınar şimdi ne yapıyor?
Türk televizyon tarihinin unutulmazlarından arasında yer alan Zülal Balpınar, 80’ler TRT’sinin İngilizce öğretmeniydi. Prof. Dr. Zülal Balpınar, kahküllü saçları ve fiyonklu bluzuyla hafızalara kazınmış, İngilizce’yi kitlelere sevdirmeyi başarmıştı.
80’li yılların unutulmaz İngilizce öğretmeni Prof. Dr. Zülal Balpınar, Michael Smith ile yaptığı programlarda bir nesle İngilizceyi sevdirmişti.
Voltran’dan hemen önce yayına giren Zülal öğretmenin İngilizce ders programı, Voltran’ı kaçırmak istemeyen çocukların her gün izlediği bir fenomene dönüşmüştü. Melis Danişmend’in buluştuğu Zülal öğretmen, İngilizce programının hikayesini Redbull.com’a anlattı.
‘İngiltere’deki programı buraya uyarladık’
Öğretim görevlisi olan Balpınar, televizyon programının başlangıç hikayesini şu sözlerle açıklıyor: “1982’de üniversitede Eğitim Fakültesi kuruldu ve Açık Öğretim programları başladı. Programı birlikte yürüttüğümüz Mike, İngiltere’den buraya uzman olarak gönderilmiş bir arkadaşımızdı, doktoralı eleman olarak da bir tek ben vardım. 1983’te bir bursla İngiltere’ye gittik beraber. Orada Follow Me adlı programları öğrendik ve buraya uyarlamaya karar verdik. Süreç öyle başladı. Sonra harıl harıl televizyon programları çektik, aynı zamanda kitabını yazdık.”
Daha önce hiç ekran tecrübesi olmadığını ifade eden Zülal Hoca o günleri, “Heyecanlanmadım. Ben acayip bir insanımdır. Yapılması gereken neyse onu yaparım. O programlarda hiç teleprompter kullanmadık, hepsi doğaçlamadır. Hayal gücüm geniş, merceğin ortasına kafamdan bir sınıf oturttum ve o öğrencilere ders anlattım. Bir lens görmedim, orada bir sınıf vardı benim için. Onun için belki, insanlara doğal geliyordu” diye anlattı.
Onu gören saçlarından tanıyor
Kendisiyle özdeşleşen saç şekli ile ilgili olarak da Zülal Balpınar, “Kolayıma geliyordu öyle kestirmek. Ben hiç kuaföre falan gitmezdim ki! Kolay şekillenirdi. Öyle fazla süslenmedim programlar için. Değişik deneyimlerimiz vardı ama benim en büyük sıkıntım makyajdı. Çünkü normalde hiç makyaj yapmam. ‘Hocam yanaklarınız çökük gözükür, şöyle böyle olur’ dediler. ‘Erkeklere olmuyor, benimki niye olsun!’ dedim. Sonunda İngiltere’ye gittiğimde alerji yapmayan bir fondöten ve pudra aldım, çünkü çok alerjik bir yapım var, sadece o ikisini kullanıyordum.” dedi.
Kurdeleler değiştikçe kıyafet de farklı gözüküyordu
Kıyafetleri ile ilgili de konuşan Balpınar, “Benim elimden azıcık dikiş gelir. Gittim kumaşçıya, değişik renklerde 20 santimlik ipek kumaşlar aldım, onları kurdele gibi diktim, bağlıyordum. ‘Homemade' kıyafetler. Kurdeleler değiştikçe kıyafet farklıymış gibi gözüküyordu. Kırmızı V yakalı bir hırkam vardı, annem örmüştü, onu giyerdim. Hiç öyle abartıya kaçmayan gömleklerim vardı. İşte o kadardı.” dedi.
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 46. Sayısı Bu Pazar Bayilerde!
- Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
- Sanat Sohbetleri’nin ilki Çanakkale Bienali’nde yapıldı
- ‘Çocuklar için kurduğumuz kitap kulübünde her hafta farklı yazarları ağırlıyoruz’
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 45. sayısı bu pazar bayilerde!