Dolunay Soysert: Samimiyet adı altında kadınların özgürlüğüne tecavüz ediliyor
Akıllı, başarılı ve çok açık sözlü. Cümlelerle oyun hamuru gibi oynamıyor. Ne söyleyecekse direkt söylüyor. Size de hayranlıkla dinlemek kalıyor. Dolunay Soysert ile devam eden dizisinden oyunculuğa, kadınların yaşadığı zorluklardan aşka uzandı sohbetimiz
Yaz başından bu yana ‘Elimi Bırakma’da Sumru karakterinde izliyoruz sizi...
Genelde yaz işi kabul etmiyordum, kışın çalışıp yazın dinlenmeyi tercih ediyorum. İlk defa yazın başlayan bir işi kabul ettim. Tek zorlayan yanı sıcaklar oldu. Onun dışında çok güzel bir sezon geçirdik. Çünkü önümüzde yeni ve güzel bir hikaye vardı...
İzleyici gözüyle bakınca Sumru çok keskin ve sivri uçları olan bir kadın. Siz Sumru’yu nasıl anlatırsınız?
Ben o kadar köşeli olduğunu düşünmüyorum Sumru’nun. Evet, kafası hep entrikaya çalışıyor. Her işten nasıl bir çıkar sağlayacağına bakıyor ama kimse Sumru’nun geçmişini bilmiyor henüz. ‘Bir insan nasıl bu hale gelir’ sorusunun cevabı havada. Ben işin daha çok o yanıyla ilgileniyorum. Çünkü yaşadığı travmalar insanı o hale getirebilir.
Sumru ‘Senin iyiliğin için’ düşüncesine yaslanıp hayatındaki herkesi yönetmeye çalışıyor. Bu anlamda benzer yanlarınız var mı?
Çemberimin içinde olan insanlara, en yakınlarıma fikrimi mutlaka söylerim ama herkesin yetişkin bir birey olduğunun ve kendi düşünme kabiliyetinin bilincinde olarak. Dolayısıyla kimseyi domine etmek ya da manipüle etmekten yana değilim. Sumru insanlara, “Ben sana demiştim” demekten besleniyor. Dışarıdan güç timsali gibi görünüyor ama iç dünyasında daha kırılgan ve korkak bir kadın aslında.
Siz zayıf yönlerinizi insanlara rahatlıkla açabilir misiniz?
Herkese açılmam. Çok şeffafım, iç dünyamı tamamen açarım noktasında değilim.
Sizin gibi tiyatro kökenli olup televizyonla sonradan tanışan sanatçılar şöhretle biraz rötarlı tanışıyorlar sanki. Neden sizce?
Ben küçük yaşlarda televizyona başladım. O zamanlar televizyonda bir manken ve şarkıcı furyası vardı. Biz o furyada tiyatro kökenli oyuncular olmamıza rağmen yanlarda yer alabiliyorduk. Sesli çekimle birlikte sistem hızlandı ve bu işi profesyonel olanların yapmasının çıkardığı güzel sonuçlarla herkes performansın bütünlüğüne inandı ve tiyatro oyuncularına alan açıldı.
Okullu ve alaylı tartışmasına nasıl bakıyorsunuz?
Bir dönem manken ve şarkıcı kökenli oyuncuların dönemiydi ve bizler o nedenle geri planda kalıyorduk. Şimdi değerlerin daha yerini bulduğu bir dönemdeyiz. Ama şunun altını çizeyim. Hangi meslek gurubundan gelirse gelsin, bu işe baş koyup kendini yetiştiren çok saygı duyduğum oyuncular var.
GERÇEK AŞKTA SÖZSÜZ İLETİŞİM VARDIR
Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Geçenlerde bununla ilgili güzel bir hikaye okudum. 45 yıllık eşini kaybeden bir kadına “Sizce aşk nedir?” diye sormuşlar. Demiş ki “Artık derdimi anlatmak için sözcükleri kullanmak zorundayım.” Acayip etkilendim. Gerçek aşk bu.
Sözcüklerin devreye girmediği, gözlerle anlaşabildiğin ve iletişimin zahmetsizce ilerlediği bir şey aşk. Bunun için illa bir insana hissedilmez. Ben bunu köpeğimle de yaşıyorum. Sizin üzüntünüzü, sevincinizi anlıyor ve ona göre davranıyor. Orada da kelime kullanmadan akan bir ilişki var ve o da aşk bence.
Aşk için yapacağınız en büyük fedakarlık ne olur?
Gönlünüz varsa yaptıklarınız size asla fedakarlık gibi görünmez. Eğer birine, “Ben senin için şunu yaptım” diye başlayan bir cümle kuruyorsanız zaten bir hesap içindeymişsiniz demektir. Gerçek fedakarlık beklentisiz olur ve yapanın değil karşı tarafın fark ettiği bir durumdur. Biri size fedakarlık yaptığınızı söylediğinde siz eğer karşı tarafa “Yoo! Ben onu o an sadece yaşadım” diyorsanız, fedakarlık yaptığınızı fark etmemişseniz işte o harika bir durum.
BU TOPLUMUN ÇALIŞMA GERÇEĞİNDE MOBBING VAR
Aslı Enver ile ‘Personel’ oyununuz tam bir sistem eleştirisiydi. Mobingi konu alıyordu. Siz hiç mobbinge maruz kaldınız mı?
Kişisel olarak mobbing yaşamadım ama bu tamamen benim şansım. Çünkü mobbing artık hayatın her alanında, her sektörde var. Kişiler bunu mobbing yaptığını düşünerek yapmıyor ama yaptıkları mobbinge giriyor. Çalışma saatlerinize tecavüz edilmesi bile bir mobbing. Maalesef bu toplumun çalışma gerçeğinde bu var. Şimdi adı kondu sadece. İnsanlar artık neye maruz kaldığını biliyor.
30'LU YAŞLARIMDAKİ KADAR RAHAT DEĞİLİM OTOSANSÜR YAPIYORUM
İnsanlarda genel bir mutsuzluk var. Sizce neden?
Bence yaşadığımız tüm sorunların, eşitsizliğin, adaletsizliğin temelinde sahip oluğumuz mantalite yatıyor. Giderek daha kapitalist, tüketmeye yönelik bir sisteme teslim oluyoruz. Bu da özümüzde sahip olduğumuz saflığı ve iyiliği yitirmemizden kaynaklanıyor. Ama tüm bunlar yaşadığımız dünyanın sorunu, sadece bizim değil.
Çözüm ne sizce?
Nasıl çocuklar yetiştiriyoruz, ona bakmak lazım. Çok iyi niyetli çalışmalar yapılıyor ama yeterli değil. Temelde insan zihniyetinin değişmediğini hatta giderek daha kapalılaştığımızı düşünüyorum. Üniversite yıllarında ya da 30’ larımdaki rahatlığım ne yazık ki yok. Kendi oto sansürümü koymak zorunda olduğum bir sürü alan var.
Ama umutsuz muyum asla? Bugün doğan çocukları daha modern, daha açık fikirli bir şekilde yetiştirebilirsek, onlara kadın ve erkek ayrımı yapmadan, insana insan gibi bakmayı öğretebilirsek 15 yıl sonrasının nesli çok daha bilinçli ve aydınlık olacaktır.
'KOMŞU BAKIŞI' BİLE BÜYÜK BASKI
Kadın olduğunuz için bir konuda engellendiğinizi hissettiniz mi hiç?
Türkiye de kadın olmakla ilgili hepimizin sıkıntısı var. Bu yıl devam eden oyunum ‘Kul’da da bunu işliyoruz. Yalnız kadın olmanın, çalışan kadın olmanın zorluklarına değiniyoruz. Toplumun sizden beklediği o resmin içine giremezseniz neye maruz kalırsınız? Bunların cevaplarını vermeye çalışıyoruz. Bu sadece taciz anlamına gelmiyor. Toplumun baskısı var. ‘Komşu bakışı’ dediğimiz şey bile sizin üzerinizde ağır bir baskıya dönüşebiliyor.
Çünkü neticede bu da bir taciz...
Kesinlikle öyle. Ardı arkası kesilmeyen sorular var: Evlenmeyecek misin? Çocuk yapmayacak mısın? Bunlar kişisel özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Ve bu sorular bizim ülkemizde bir kadına dünyanın en normal soruları gibi fütursuzca soruluyor. Samimiyet adı altında herkesin kadınların özgürlük alanına rahatlıkla tecavüz ettiğini bir kadın olarak hissetmemeniz mümkün değil. Biraz geç bir saatte sokakta yürürken bile önce insan olduğunuzu değil kadın olduğunuzu düşünürsünüz.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
oya.cinar@posta.com.tr
- Suyunu bardak bardak içince kolesterolü damardan kazıyor, doğanın C vitamini kralı
- Diş ağrısını şıp diye kesiyor! Doğal ilaç etkisi yaratıyor: Evde uygulayabileceğiniz yöntem
- Fen lisesi öğrencileri için GençBizzTech Projesi başvuruları başladı
- Son hasadı yapıldı, Türkiye'nin en kalitelisi seçildi! En güçlü antioksidan: Kalbe giden damarlarda yağ çözücü etkisi yaratıyor
- Dünyanın en ucuz yemeği: Karaciğerdeki yağı silgi gibi siliyor, kolesterolü yere çakıyor