Dünya 1000 yıl yaşayabilen 'hayat ağacı'nın gizemi çözüldü!

1000 yıl yaşayabilen 'hayat ağacı'nın gizemi çözüldü!

Paylaş
1000 yıl yaşayabilen 'hayat ağacı'nın gizemi çözüldü!

Ormanın anası ya da hayat ağacı… Bu isimler 1000 yıldan fazla yaşayabilen baobab ağaçlarına ait. Bilim insanları uzun zamandır tartışıyordu: Sonunda bu gizem çözüldü.

Ormanın anası ya da hayat ağacı… Bu isimler 1000 yıldan fazla yaşayabilen baobab ağaçlarına ait.

Haberin Devamı

Madagaskar'ın kurak ormanlarında, kıta Afrika'sının bir bölümünde ve Avustralya'nın kuzeybatısında yaşayan bu dev gibi ağaçların neredeyse tüm parçaları insanlar ve hayvanlar tarafından faydalı amaçlar için kullanılabiliyor. Bu nedenle baobab ağaçları, bulundukları ekosistemlerin en değerli unsurları arasında sayılıyor.

Ancak bu saydıklarımızın hiçbiri, baobab ağaçlarıyla ilgili gizemin yarattığı merakla boy ölçüşemiyor. Bilim insanları çok uzun zamandır, bu ağaçların kökeninin neresi olduğunu bulmak için uğraşıyor.

Yakın zamana kadar bu konuda çok sayıda çelişkili hipotez bulunuyordu. En baskın görüş ağaçların kökenin kıta Afrika'sı olduğu yönündeydi. Ancak geçtiğimiz günlerde bilim dergisi Nature'da yayımlanan bir araştırma bu görüşün doğru olmadığını ortaya koydu.

Haberin Devamı

KÖKENİ BELLİ OLDU

Bilim insanları var olan sekiz baobab türünün genomlarını sekanslayıp aralarındaki ilişkiyi değerlendirdi. Bunun sonucunda baobab ağaçlarının kökeninin Madagaskar olduğu sonucuna varıldı.

Magadaskar halihazırda altı baobab türüne ev sahipliği yapıyor. Gerekli müdahaleler yapılmadığı takdirde, bu türlerden birinin 2080 itibarıyla tükeneceği tahmin ediliyor.

Araştırmanın yazarlardan biri olan Dr. Wan Jun-Nan, Dünya'da eski dönemlerde yaşamış baobab fosilleri bulunamadığından, biyologların ağacın kökenlerini belirlemekte zorlandığını belirtti. Çin'in Hubei şehrinde bulunan Wuhan Botanik Bahçesi'nde araştırmalarını sürdüren Dr. Wan, "Daha önceki çalışmalarda baobablardan elde edilen genetik veriler oldukça sınırlıydı. Ancak her türün tam genom sekanslamasını yaptığımız bu noktada evrimsel tarihle ilgili güçlü bir anlatı kurabiliyoruz" ifadelerini kullandı.

Araştırmacıların değerlendirmesine göre, bilimsel adı Adansonia olan ilk baobab ağaçları yaklaşık 21 milyon yıl önce Madagaskar topraklarında ortaya çıktı. Zamanla farklılaşan bu ağaçların iki türü yaklaşık 12 milyon yıl önce Afrika'ya ve Avustralya'ya taşındı.

Bu olayın "süper kıta" Gondwana'nın ayrılmasından çok uzun zaman sonra gerçekleşmiş olduğunu belirten araştırmacılar, baobab tohumlarının ani seller sonucu okyanusa saçıldığı ardından Afrika ve Avustralya kıyılarına vurduğu yorumunu yaptı.

Haberin Devamı

"REKABETE IŞIK TUTUYOR"

Wuhan Botanik Bahçeleri, İngiltere Kraliyet Botanik Bahçeleri, Madagaskar Antananarivo Üniversitesi ve Londra Queen Mary Üniversitesi'nin iş birliğiyle yürütülen araştırma sayesinde aynı zamanda baobab türleri arasındaki gen geçişleri de ilk kez belirlendi.

Dr. Wan, "Bu veri bize iki tür arasındaki genetik çeşitliliğin sınırlı olduğunu ve türlerden birinin daha yaygın bir türle çapraz ürediğini gösterdi. Bu da baobab türleri arasında bugün yaşanan rekabete ışık tutuyor" dedi ve ekledi:

"Magadaskar halkının gelecekte baobabları tek bir tür değil de farklı türler olarak görüp koruyacağını umuyoruz."

Kıta Afrika'sında yaşayan A. digitata hariç diğer tüm baobab türleri Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin (IUCN) tehdit altındaki canlıları topladığı "kırmızı listesi"nde yer alıyor. Madagaskar'da bulunan üç tür yol olma tehdidiyle karşı karşıya. Araştırmacılar IUCN'e bu türlerden A. suarezensis'in statüsünün "tehlike altında"dan çıkarılıp "kritik tehlike altında" olarak güncellenmesi tavsiyesinde de bulundu. Araştırmacıların yaptığı iklim modelleme çalışmasında, daha etkili önlemler alınmadığı takdirde bu türün 50 yıl içinde yok olacağı belirtildi.

Haberin Devamı

"YAPBOZUN SADECE BİR PARÇASI"

Magadaskar'da çalışan tropikal ekoloji uzmanı Dr. Seheno Andriantsaralaza da bu tahminin "akla yatkın" olduğunu ve "acil eylem ihtiyacını vurguladığını" belirtti.

Baobablarla ilgili araştırmanın bir parçası olmayan Dr. Andriantsaralaza, belli baobab türlerinin koruma statüsünün güncellenmesi çağrısına da destek verdi. "Çok anlamlı" diye nitelendirdiği araştırmanın "değerli" genetik veriler sunduğunu ifade eden Dr. Andriantsaralaza, bunun yapbozun sadece bir parçası olduğu konusunda da uyardı.

Araştırmanın modelinde adadaki baobabların tür çeşitliliğinin zaman içinde azaldığı, insanların neden olduğu iklim değişikliğinin ve süregelen ağaç kesimlerinin bu durumu daha da kötüleştirdiği belirtildi.

Haberin Devamı

Dr. Andriantsaralaza, "Zorluklar olmakla birlikte, yerel örgütlerin ve yerel araştırmacıların girişimleriyle elde edilen başarı hikayeleri olduğunu da unutmamak gerek" dedi.

Madagasikara Voakajy isimli grubun adanın kuzeyinde A. perrieri ve A. suarezensis türlerini kurtarmak için sürdürdüğü projeleri hatırlatan Dr. Andriantsaralaza, "Madagaskar'ın baobab ormanları ailelerini beslemek için doğal kaynaklara bel bağlamış yerel topluluklara ait. Bu topluluklar sorunun değil çözümün bir parçası olmalı" diye konuştu.

GİZEM TAMAMEN AYDINLANMAMIŞ OLABİLİR Mİ?

Dr. Wan ise araştırma sonuçlarının ve medyanın ilgisinin Madagaskar'daki baobabları koruma çabalarına katkıda bulunmasını umduğunu söyledi.

Araştırma kapsamında her türden sadece bir ağacın genomunu sekanslayabildiklerini, gelecekte yapılacak çalışmalarla bu sayının artacağını umduğunu vurgulayan Dr. Wan, "Ancak genetik verileri teyit edecek fosilleri bulma olasılığı çok düşük" ifadelerini kullandı.

Bir başka deyişle baobab ağaçlarının gizemi halen tam olarak çözülememiş olabilir.

CNN International'ın "Finally, an answer to a mystery surrounding these 1,000-year-old trees" başlıklı haberinden derlenmiştir.