Bill Gates'in sinek fabrikası krizi! Komşu'da 11 kişi öldü, Türkiye de uyarıldı
Koronavirüs salgınının ardından Bill Gates, sivrisinek projesiyle yeni bir salgın üzerinde çalıştığı iddiasıyla yine gündemdeki yerini aldı. Gates, 18 Ağustos'ta attığı bir tweette Kolombiya’da bilim insanlarının sivrisinek ürettiğini söylemesi üzerine 'planlı salgın' korkusu kullanıcıları sardı. Ancak ilk bakışta sivrisinek üreten bir fabrika kulağa garip gelse de fabrika, sivrisinek kayanklı bulaşıcı hastalıklardan korumaya yönelik çalışmalar yapıyor. Öte yandan Yunanistan'da 11 kişinin sivrisineklerin taşıdığı Batı Nil Virüsü'nden hayatını kaybetmesi sonrası Türkiye de uyarıldı.
Dünyanın en zengin dördüncü insanı Bill Gates’in (66) sinek fabrikası dünya çapında panik yarattı. Gates, 18 Ağustos’ta sosyal medyadan yaptığı paylaşımda bu fabrikadan bahsetmişti. Burada sivrisinek üretildiğini yazmıştı. Komplo teorisyenleri, bu merkezdeki sineklerin biyolojik silaha dönüştürüleceğini iddia ediyor. Ancak Gates’in sitesinde fabrikanın sivrisineklerden kaynaklanan bulaşıcı hastalıkları önleme amaçlı çalışmalar yaptığı yazıyor.
GENETİK MODİFİYE
Fabrika üretimi sivrisinekler, dang humması, zika, chikungunya ve sarı humma gibi virüsleri insanlara bulaştıramayacak şekilde üretiliyor. Bunu sağlamak için de sivrisinekler ‘wolbachia’ isimli bir bakteriyle üretiliyor, yani genetikleri programlanıyor. Bu bakteri, virüslerin taşınmasını engelliyor. Sivrisineklerin taşıdığı Batı Nil Virüsü’ne yakalanan her 10 kişiden biri ölüyor. En son geçen hafta Yunanistan’da 11 kişi hayatını kaybetti.
"KOMŞUYA KADAR GELMİŞ BİZE NEDEN GELMESİN"
Hürriyet'e konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İftihar Köksal, AB Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi’nin 31 Ağustos verilerine göre Batı Nil Virüsü’nün sadece Yunanistan değil Romanya, Macaristan ve Sırbistan’da da görüldüğüne dikkat çekerek, “Komşularımıza kadar gelmiş bir virüs elbette Türkiye için de tehlike oluşturmakta. Sonuçta sivrisinek, uçup her yere gidiyor” diyor.
DÖKÜNTÜYE DİKKAT
Batı Nil Virüsü’nün aslında Afrika kökenli olduğu ve göçmen kuşlar vasıtası ile dünyaya yayıldığına da dikkat çeken Prof. Dr. Köksal şöyle devam ediyor:
“Batı Nil Ateşi hastalığı yapan bu virüs, sivrisinek ısırığı ile insana bulaşır ve ensefalit (beyin iltihabı) veya menenjit (beyin-omurilik zarı iltihabı) gibi ciddi nörolojik hastalıklar meydana getirebilir. Çoğu kişi belirti vermez. Az bir grupta ise baş ağrısı, yüksek ateş, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, gözlerde ağrı, bulantı, kusma gibi belirtiler görülebilir. Belirti ile seyreden vakalarda bir diğer önemli bulgu döküntüdür. Yüzde 25-50 hastada da göğüs, sırt ve kollarda kızamığa benzeyen, kaşıntılı şekilde ortaya çıkabilir. Bu kişiler hastalığı daha ağır geçirebilir. Ölüm oranı yüzde 4-9 arasında, oldukça düşüktür ancak kronik hastalıkları olanlar, bağışıklık sistemi düşük, ileriki yaşta ve genelde de erkek hastalarda daha sık ölüm görülebilir.”
ELİ KULAĞINDA
Peki, ne oldu da bir anda bu kadar fazla virüs çıktı? Prof. Dr. Köksal temel sebebinin iklim değişikliği ve doğanın temel dengesinin bozulması olduğuna vurgu yaparak, “Bu hastalıklardan korunmanın en temel çözümü su yataklarının acilen kurutulması. Tabii bir de insan doğanın dengesi ile oynamayı bırakmalı çünkü buna devam ettikçe illa başka virüsler de çıkacaktır. Yanı sıra inanılmaz bir göç ve turizm hareketliliği var. Dolayısıyla elimiz kulağımızda. Bekliyoruz. Her an bize de gelebilir. Hastalığa kesin tanı Eliza testi ile konuyor. O sebeple merkezler de duruma hazırlıklı olmalı” uyarısı yapıyor.