Dünyaca ünlü yazara ilham verdi... Cani katilin idamında hüngür hüngür ağladı!

Derleyen: Ömer Faruk Ekinci | 1928 yılında ABD’nin Nevada eyaletinde dünyaya gelen Perry Smith, rodeo performansçısı bir ebeveynin çocuğuydu. Babası sık sık onu ve annesini istismar ediyordu. Annesi ise bir alkolikti.

Babasının istismarlarına daha fazla dayanamayan anne Smith, oğlunu da yanına alarak ablası ile birlikte yaşamak için San Francisco’ya taşındı. Tüm bunlar yaşanırken Perry yalnızca 7 yaşındaydı. Burada da alkolikliğine devam eden anne Smith, oğlu Perry 13 yaşındayken kendi kusmuğunda boğularak hayatını kaybetti.

Annesinin ölmesiyle birlikte yetimhaneye gönderilen Perry Smith, burada da geceleri altını ıslattığı için görevliler tarafından istismar edilmeye başladı. 16 yaşına geldiğinde ABD ordusuna yazılmaya karar veren Perry, İkinci Dünya Savaşı ve Kore Savaşı’nda cephede yer aldı.

HAYATINI DEĞİŞTİRECEK TANIŞMA

Perry’nin suç hayatı ise 1955 yılında başlamıştı. Kansas’ta bir işletmeden ofis malzemeleri çalan Perry, yakalanarak tutuklandıktan sonra hapishane penceresinden kaçtı ve bir araba çaldı. Kansas’ta en az 5 yıl hapis cezası verilen Perry, burada Richard Hickock ile tanıştı.

İkili hapisteyken çok yakın arkadaş oldu. Smith’in tahliye günü geldiğinde ise Hickock, yeni hapishane arkadaşı Floyd Wells ile tanıştı. Wells ona, çalıştığı Clutter ailesine ait çiftlikteki paralardan söz etti. Evin içindeki kasada kaç para olduğuna dair tüm detayları vermişti.

BASİT BİR HIRSIZLIK…

Bu bilgileri aklının bir köşesine not eden Hickock, hapisten çıktıktan sonra eski arkadaşı Perry Smith’i de ikna ederek buraya hırsızlığa gitmeye karar verdi. 14 Kasım 1959 gecesi yanlarına bir tüfek, el feneri, balıkçı bıçağı ve eldiven alan Smith ve Hickock, Herbert Clutter’ın çiftliğine doğru yola çıktı. Onlar için bu basit bir hırsızlık olacaktı.

Saatin gece yarısı olmasını bekleyen ikili, sessizce kilitlenmemiş kapıdan içeri girdi ve Clutter’ı uyandırdı. Ona kasanın yerini sormaya başladılar. Clutter, evinde kasa olduğunu reddederek onlara hiçbir şey söylemedi. Bunun üzerine Smith ve Hickock, Clutter başta olmak üzere karısı ve iki çocuğunu farklı odalara bağlayarak evde kasayı aramaya başladı.

KANITSIZ, DELİLSİZ NASIL YAKALANDILAR?

Tüm arayış sonunda yalnızca 50 dolar para bulabilen ikili, tüm aileyi öldürmeye karar verdi. Smith, ailenin babası Herbert’in boğazını kesti ve ardından başına tüfekle ateş etti. Daha sonra oğlu Kenyon’un suratına ateş ederek onu da katletti.

Herbert’in eşi Bonnie ve kızı Nancy’i kimin vurduğu tam olarak belli olmasa da Smith’in iddiasına göre, onları vuran kişi Hickock’tu. Ancak Smith’in daha sonraki itiraflarına göre onları da kendisi vurmuştu.

Clutter’ların evinde bir katliama imza atan cani ikili hemen olay yerinden uzaklaştı. Polis ekipleri uzun süre uğraşsa da bu cinayeti kimin, neden işleyebileceği ile ilgili bir sonuca ulaşamamıştı. Daha sonra Hickock’un eski hücre arkadaşı Wells, öne çıkarak bu fikri kendisinin vermiş olabileceğini yetkililere anlattı.

DÜNYACA ÜNLÜ YAZARA İLHAM VERDİ

Wells’in anlattıklarından sonra harekete geçen yetkililer, Smith’i olaydan 6 hafta sonra Las Vegas’ta yakaladı. Kansas’a geri götürülen Smith, burada Hickock ile birlikte ünlü yazar Truman Capote ile görüştü. Bu görüşmelerin sonunda Capote, Soğukkanlılıkla (In Cold Blood) kitabını yazma kararı aldı.

Capote 1960 yılında ayında Kansas'a gittiğinde, dünyanın en ünlü suç romanlarından birini yazmak planları arasında yoktu. Capote yalnızca bir dergi için bir yazı araştırması yapıyordu. Kasaba sakinleriyle cinayetlerin kırsal toplum üzerindeki etkisi hakkında röportaj yapmayı umuyordu ancak Smith ve Hickock yakalandığında ve tutuklandığında Capote'un planları tamamen değişti.

Capote, özellikle Smith ile bir tür arkadaşlık kurdu. Capote ve Smith düzenli olarak cinayetle ilgili olmasa bile her türlü şey hakkında mektuplaştılar.

İDAMINDA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADI

Kurgusal olmayan kitapta, Clutter cinayetlerini ve sonrasındaki davayı kapsıyor ve bilginin büyük bir kısmı Smith'ten geliyor.

Smith, Capote'a hiçbir şeyi saklamadı ve bir noktada şunları söyledi:

Clutter'ın çok nazik bir beyefendi olduğunu düşündüm. Boğazını kesene kadar böyle düşündüm.

Capote, Smith ile hayatının sonuna kadar kadar iletişimde kaldı ve Nisan 1965'te onun idamını izledi. İddiaya göre, Smith asıldıktan sonra Capote ona bakarak hüngür hüngür ağladı.

Henüz 36 yaşında idam edilen Smith, Capote sayesinde ölümsüzleşmişti. 1966 yılında yayınlanan roman adeta bir kült haline geldi ve tarihteki en çok satan gerçek suç kitaplarından biri oldu.