İşte Fransa'daki protestoların arka planı! Türk göçmenler: Esas sorun çok farklı
Fransa’da 17 yaşındaki Nahel’in polis kurşunuyla öldürülmesinin ardından başlayan protestolar bir haftanın sonunda yavaşladı. Ancak geriye yakılmış arabalar, hasar görmüş binalar ve aşırı sağın destekçi toplama çabaları kaldı. Ülkedeki göçmenlere yönelik insan hakları ihlalleri nedeniyle başlayan protestoların kısa sürede yağmaya dönüşmesi endişelere neden oluyor. Fransa'da yaşayan Türk göçmenler ise bir türlü bitmeyen eylemler hakkında tek bir soruna işaret ediyor.
Mine Bozkurt / Posta.com.tr | 27 Haziran’da Paris’in Nanterre kentinde Cezayir asıllı 17 yaşındaki Nahel M.’nin Fransız polisi tarafından vurularak öldürülmesi ülke çapında büyük bir infiale yol açtı. Gencin öldürülmesi, Fransa’daki göçmen ve Müslümanların karşılaştığı insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa yönelik endişeyi körükledi.
Nahel M.'yi öldürmekle suçlanan polis, hayatının tehlikede olduğunu düşündüğünü ve savunma amaçlı olarak ateş açtığını öne sürmüştü. Ancak görgü tanıkları gencin polisin 'Dur' ihtarına uymadan kaçmaya çalışması sonucu vurulduğunu söylüyor.
Nahel’in öldürülmesinin ardından başlayan eylemler kısa sürede şiddet olaylarını da beraberinde getirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülke çapına yayılan protestolarda sahaya ek polis kuvvetleri sürdüğünü açıkladı. 45 bin polis kuvvetinin yer aldığı protestolarda 4 bine yakın kişinin gözaltına alındığı iddia ediliyor.
Paris, Marsilya, Lyon dahil birçok kentte düzenlenen protestolara binlerce kişi katılmış, 10 kadar kentte saat 21.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
Yüzlerce aracın ateşe verildiği olaylarda kamu binaları da zarar gördü. BBC’de yer alan bilgiye göre yağmalanan ve hasar gören kamusal binalara yeniden inşa fonu duyuruldu.
Protestolarda bir gencin polis tarafından ateşlenen plastik mermiyle öldüğü ortaya çıktı. Yaralanan sivillerin ve polis güçlerinin sayısı ise net değil.
POLİSİN AİLESİNE YARDIM KAMPANYASI
Aşırı sağcılar tarafından başlatılan bir yardım kampanyası büyük tepki çekti. Bu kampanya, Nahel’i öldüren polis memurunun ailesine yardım için düzenlendi ve 1.5 milyon euro para toplandı. Gofundme adlı kampanya platformu, gelen tepkiler üzerine açıklama yaparak kampanyanın topluluk kurallarına aykırı olmadığını belirtti.
Aynı şekilde Nahel’in ailesi için de bir yardım kampanyası başlatıldı. Başka bir platformda başlatılan bu kampanyada ise 215 bin eurodan fazla para toplandı. İki kampanyada toplanan miktarın arasındaki fark dikkatlerden kaçmıyor.
Öte yandan protestolar son günlerde şiddetini azalttı. Peki protestolar karışında Fransa’daki Türk göçmenlerin durumu ne? Türk göçmenler yaşananları nasıl değerlendiriyor?
GELİR EŞİTSİZLİĞİ
5 yıldır Fransa'da yaşayan La Bohème Dergisi kurucusu Tarık Aslanhan, "Aslında polis şiddetinden ziyade devletin dar gelirli insanları banliyölere itmesinden başlamamız lazım" diyerek şunları açıkladı:
‘Gözümüzden uzak, kendi içlerinde ne yapıyorlarsa yapsınlar’ der gibi göçmenler hem sermayeden hem kültürel adaptasyonluktan uzak tutuldu. Bu, Fransızların kendilerinin de kabul ettiği bir hata. Bundan dolayı hırçınlaşan, sermayeye ulaşamayan, ekonomik özgürlüğüne kavuşamayan, banliyöden çıkabilmesi için bir Fransıza göre 15 kat daha fazla çalışması gereken kişiler var. Bu da suç örgütlerinin artmasına neden oldu. Polis şiddeti bu nedenle banliyölerde daha baskın hale geldi. Burada göçmen sorunundan ziyade bir banliyö sorunu var. Eskiden daha karmaydı ancak şimdi bu bölgelerin yüzde 95'ini göçmenler oluşturuyor.
Fransa’daki gelir eşitsizliğinin bir göstergesi olarak Nahel’in ve polis memurunun ailesi için toplanan yardım paralarını işaret eden Aslanhan, "Aşırı sağ Nahel'i vuran polisin ailesi için para topladı. Aynı zamanda Nahel'in ailesi için toplanan para daha düşük. Burada bir ekonomik uçurumu görebiliyoruz" dedi.
BANLİYÖ KÜLTÜRÜ VE KENARA İTİLME
5 yıldır Fransa'da yaşayan ve restoran işleten Oğuz Genç, ülkedeki banliyö kültürü ve dar gelirlilerin gözden uzakta yaşamaya ‘zorlanması’ konusunda şunları söylüyor:
Akşam sokağa çıkanların birçoğu 15-24 yaşları arasında olan gençlerdi. Onların da genellikle yaşadığı yerler banliyö ve site dediğimiz yerlerdi. Site, sosyal konutlar diye isimlendirdiğimiz Fransa'da devletin yaptığı daha ucuz kira ve satın alma karşılığında insanların yaşadığı yerler. Burada genellikle ya göçmen olanlar ya da onların çocukları ve torunları kalıyor. Her şehirde bu konutlardan var. Genellikle şehir merkezinin daha uzağında oluyor. Buradaki problem aslında buradaki gençlerin maddi anlamda diğer Fransız gençlerinden daha düşük gelire sahip olmaları.
HAK ARAMADAN YAĞMACILIĞA
Protestolar, başlangıçta ayrımcılığa yönelik bir baş kaldırı şeklindeyken Fransa’nın belli bölgelerinde yağmaya dönüştü. Ünlü mağazalar karışıklıktan istifade eden birçok yağmacının saldırısına uğradı. Bu yağmalarda mağaza zincirleri kadar göçmenler de zarar gördü.
"Gencin öldürülmesinin hemen ertesi günü büyük bir eylem gerçekleşti. Gencin annesi en ön sıradaydı ve bu yürüyüşe birçok sendika, sivil toplum kuruluşu önderlik etti. Bu kuruluşlar genelde göçmenlik ve insan hakları üzerine kurulan sivil toplum kuruluşlarıydı. Fakat ikinci ve üçüncü günden sonra olaylar değişmeye başladı" diyen Oğuz Genç, akşam saatlerinde dükkanlarını protestoculardan korumak için ya erken kapanış yaptıklarını ya da camekanlarının önüne barikat kurduklarını söylüyor.
'TÜRK ESNAF DA ZARAR GÖRDÜ, TÜRKLERİN KATILDIĞI PROTESTO YOK'
Oğuz Genç, protestolar sırasında Türk esnafın da zarar gördüğünü belirterek şu açıklamayı yaptı:
Yağmalanan şirketler genellikle dünya çapında ünlü büyük şirketler oldu. Ancak çeşitli esnafa da saldırıldı. Hatta protestolarda Türk esnaf da zarar gördü. 95 bölgesinde kuyumcusu olan bir esnaf arkadaşımızın dükkanı yağmalandı. Ve akşam vakti açık olan birçok market ve bakkal yağmalandı ki bunların sahibi genellikle Bangladeşli, Pakistanlı ve Hindistanlılar, yani göçmenler oluyor.
Türk göçmen olarak can güvenliklerinden endişe duymadığını dile getiren Genç, "Bu polis ve göstericiler arasında olan bir şey. Özel olarak Türklerle ilgili hiçbir tutum yok, Türklerin katıldığı hiçbir protesto yok. Burada Türkler olarak herkes işinde ve gücünde. Yakma ve yağmalamayla işimiz yok" dedi.
MARSİLYA’DA BİR KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Marsilya’dan gelen bir ölüm haberi ise protestoların ciddiyetini gözler önüne serdi. Fransız yerel gazete La Marseillaise, 1 Temmuz gecesindeki gösteride 27 yaşındaki gencin polisin kullandığı plastik mermi nedeniyle öldüğünü yazdı.
Marsilya’da tercümanlık yapan Mücahit Demir, halkın artık protestoları desteklemediğini, çünkü olayın yağmacılığa dönüştüğünü söylüyor.
Akşam saatlerinde yapılan bir eylem hemen fırsatçılar tarafından yağmaya dönüşüyor. Eylem olmayan semtlerde bile kıyafet mağazaları, restoranlar ve barlarda yağma görülmeye başladı. Bu nedenle özellikle güneyde, protestolar eskisi kadar destek görmüyor.
Demir, hırsızlık ve yağma olaylarının esnafı kötü etkilediğini ve Fransız polisinin yağmacılara karşı pasif bir tavır sergilediğini sözlerine ekliyor.
AŞIRI SAĞ YÜKSELİŞE Mİ GEÇTİ?
Nüfusunun çoğunluğu göçmenlerden oluşan Fransa’da Nahel’in ölümün ardından aşırı sağ ve milliyetçiler de harekete geçen diğer kesim oldu. ‘Fransa Fransızlarındır’ sloganıyla taraf toplamaya çalışan bu kesim endişelere neden oluyor.
Fransa'nın göç ülkesi olduğuna dikkat çeken Oğuz Genç, "Buraya geldiğinizde çoğu kişinin aslında göçmen olduğunu görebilirsiniz. Yetkili mercilere gittiğinizde ya sizi Kuzey Afrikalı karşılıyor ya Sahra Altı bölgesinden biri karşılıyor. Onun dışında çok büyük bir Çinli, Hindistanlı, Pakistanlı, Bangladeşli popülasyonu var. Avrupa'nın diğer bölgelerinden çok fazla göçmen var. Yani burada her milletten insan var" dedi.
Aşırı sağın hükümetin başına gelme ihtimalinin düşük olduğunu söyleyen Tarık Aslanhan, "Olaylar sonrası Aşırı sağın ve milliyetçiliğin ortaya çıkması durumu var. Fransa genellikle hem aşırı soldan hem aşırı sağdan kaçınır. Bu nedenle yönetimi ele alma ihtimali olduğunu sanmıyorum" diyor.