'Kıbrıs müzakerelerinde bizi yokuşa sürdüler'
Konya'da bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Yılmaz Özkaya'yı da makamında ziyaret etti
Ziyaretin ardından Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından düzenlenen, ’Kıbrıs Müzakerelerinde Son Durum’ konulu konferansa katıldı. Kıbrıs Gazileri tarafından karşılanan Eroğlu, gazilerle tek tek tokalaştı.
Konuşmasına Türkiye’nin dışında kimsenin tanımadığı bir devletin Cumhurbaşkanı olarak hitap ettiğini ifade eden Derviş Eroğlu, "Halkımız, yanında anavatan halkının olduğunu bilmektedir. Bu bizim en büyük mutluluk ve garantimizdir" dedi.
Müzakerenin sürdüğünü ve hiç bir uzlaşmaya varamadıklarını belirten Eroğlu, şunları söyledi:
"Hep bir adım atan, biz olduk. Karşı taraftan hiç bir adım gelmedi. Müzakelerde 6 madde belirledik. Yönetim, güç paylaşımı, Avrupa Birliği, ekonomi, mülkiyet, toprak ve garantiyer. Ben en zor olan toprakla başladım. Görüşmeler 6 ay sürdü. 50-60 sayfalık çözüm paketi hazırladık. Rum tarafı da anlaşma metinleri ortaya çıkardı. Ama hep bizi yokuşa sürdüler. 6 ay sonra bu başlığı bırakalım ilerde bakalım dediler."
DÜNYA KENDİ MENFAATLERİNE GÖRE HAREKET EDİYOR
Kıbrıs halkına yarın anlaşma olacak diye bir şey söyleyemediğini belirten Eroğlu, "Bu, Rum’un anlaşmazlığından. Ben Rum’da, o anlaşma niyetini görmedim. Gerçeği dünyaya anlatmak lazım. Ama bu konuda tam başarılı olmadık. Dünya görüyor, ama kendi menfaatlerine göre karar veriyor" dedi.
AB SÜRECİ HİKAYE
Türkiye’nin AB’ye girmesinde Kıbrıs sorununa değinen Eroğlu," Türkiye, Kıbrıs sorununu çözdüğü taktirde AB’ye girebilir şeklinde yorumlar yapılıyor. Ama bu bir bahanedir. Kıbrıs sorununu yaratan Yunanistan ve Kıbrıs’tır. Her ikisi de Avrupa Birliği’nde. Kıbrıs sorunu çözülür, başka sorunlar bulunur. Türkiye’nin AB’ye girmesini engelleyenlerin başına bir bir olaylar gelmeye başladı. Sarkozy’den başlayarak. Türkiye’nin AB’de olması Türkiye’nin menfaatinden çok AB’nin menfaatinedir. Güçlü bir ordu ve büyük bir halk topluluğu. Türkiye, AB için çok büyük bir pazar. Ama buna rağmen bunu bir Hristiyan Birliği olarak görenlerin düşünmesi gerekir" diye konuştu.
TÜRKİYE UZAKLAŞTIRILMIYOR, KAPININ ÖNÜNDE BEKLETİLİYOR
Türkiye’nin AB’ye girmesi için bekletildiğini savunan Eroğlu, şunları söyledi:
"Türkiye uzaklaştırılmıyor ve kapının önünde bekletiliyor. Dün doğu bloku içerisinde olan ülkeler AB’ye alınırken, Türkiye bekletiliyor. Onların demokrasisi, ekonomisi, Türkiye’den daha mı iyi. Hayır değil. Ama maalesef olmuyor. Kıbrıs’ta 2 devlet olmaz diye tutturdular. Ama oluyor. Bir çok devleti ikiye bölüyorlar. Sudan’ı sahte referandumla ikiye böldüler ve BM üyesi diye kabul ettiler. Demek ki, burada niyet eksikliği var. Ama ne diyorlar. Siz görüşmelere ucu açık devam edin. 40 sene sonra yine görüşürüz. 40 sene içerisinde KKTC ne olur? Bereket versin ki Türkiye var."
İSLAM ÜLKELERİ
Cidde’de katıldığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdığını hatırlatan Eroğlu, "Cidde’de bir toplantıya katıldım. Cidde’de Genel Sekter ile ortak basın toplantısı yaptık. Gazeteciler ’İslam ülkeleri ile işbirliği yapacağız. İsteğiniz nedir?’ diye sordular. ’Bizi gözlemci üye olarak kabul ettiler. Her yıl yapılan toplantılarda bizim lehimize kararlar alınır, ama uygulanmaz. Maalesef AB’nin bize uyguladığı ambargoyu İslam ülkeleri de uygulanmaktadır. Hala Ercan’a İslam ülkesinin bir uçağı inmemektedir.’ dediğim zaman, gazeteciler durdu. Ama bizim de beklentimiz. Hiç olmazsa dindaş olduğumuz bize bakış açısı bir Fransa’nın bakış açısı gibi olmasın. Bir Avusturya’nın bakış açısı gibi olmasın. Ama maalesef onlar da kendi menfaatlerine göre haraket ediyor" dedi.
PETROL ARAMASI DEVAM EDİYOR
Yunanistan’ın denizde petrol ve doğalgaz arama olayını anlatan Derviş Eroğlu, "Ben Doğalgaz olayı gündeme geldiğinde New York’ta bir zirve vardı. ’Bu doğalgaz aramasını başlatmayınız. Ekim sonunda zirve var. Bu görüşmelere sıkıntı getirir. Aksi taktirde biz de bazı adımlar atacağız’ dediğim zaman ’biz beni tehdit mi ediyorsunuz?’ dediler. ’Yok tehdit etmiyoruz. Gerçeği söylüyoruz’ dedik. Senin arama hakkın varsa, benim de arama hakkım var. Görüşmelerin selameti için bunu yapmamız gerek. Bizim de daha önce Türkiye Dışişleri Bakanlığıyla yapmış olduğumuz bir toplantı va anlaşma vardı. Eğer Rumlar kazmayı vurursa. Biz de kıta sahanlığımızı sınırlandırma anlaşması yapacağız dedik. O kazıyı başlattıkları gün ben de Tayyip Erdoğan ile New York’ta idik. Orada kıta sahanlığımızı sınırlandırma anlaşmamızı yaptık. Hem de o gün Obama ile görüştükten sonra. Ondan sonra hükümetimizin verdiği kararla sismik araştırmalara başladık. Şimdi de Anayurt-1 diye Kıbrıs’ta tarlada petrol aramaya başladık. Bu bir başlangıçtır. Ama Türkiye 400 milyon Euro’yu bu aramalarla ilgili olarak ayırmıştır. İnşallah düşündüğümüz manada bir sonuç alırız."
İSRAİL
İsrail’in, Yunanistan ve Kıbrıs ile samimi ilişkiler içerisine girdiğine dikkat çeken Eroğlu, "Doğalgaz arayışı bahane. Ortak tatbikatlar yapmaya başlamışlar. Güney’de hava üstlerine hava kuvvetlerine bir üs verilmesi yönünde beklentiler içine girmektedir. Yani bir taraftan Kıbrıs meselesi birde etrafımızdaki olayların gelişmesini de dikkate alarak birbirimize güvenerek ve inanarak birbirimizi bu davada destekleyerek çıkış yollarını bir anlaşmayı, kalıcı bir durum nasıl yaratabilirizi aramamız gerekirken bizim içimizde de değişik görüşte olan insanlar var" diye konuştu.
Derviş Eroğlu, İstiklal Harbi Şehitliği ve Mevlana Müzesi’ni ziyaret etti. Burada sema törenini izleyen Eroğlu, dinlenmek üzere Dedeman Otel’e geçti.
EROĞLU’NDAN İŞ ADAMLARINA YATIRIM ÇAĞRISI
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, MÜSİAD Konya Şubesi tarafından düzenlenen ve Kıbrıs’ta yatırım imkanlarını anlattığı konferansa katıldı.
MÜSİAD toplantı salonunda düzenlenen programda konuşan Eroğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik faaliyetlerine tam anlamıyla 1985 yılında başladığını söyledi. Eroğlu, "Ekonomik faaliyete geç başladık, ama her geçen gün daha iyiye gidiyor. Anavatan Türkiye’de gerekli desteğide vermektedir" dedi.
BİR DEVLETTE OLMASI GEREKEN TÜM UNSURLAR VAR
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde daha da yatırıma ihtiyaç olduğunu belirten Eroğlu anavatandaki işadamlarından yatırım yapmasını istedi. Bir devlette olması gereken tüm unsurların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduğunu belirten Eroğlu, "Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Dünya kabul etmesede sadece anavatan tanısa da toprağımız var. Demokratik kurum ve kuruluşlarımız var. Bir devlette olması gereken tüm unsunlar var" şeklinde konuştu.
Kıbrıs’ta barış olduğunu, ancak anlaşmanın eksik olduğunu belirten Eroğlu, çözümün iki tarafın ortak kuracağı federal bir Cumhuriyet olduğunu söyledi.
İŞADAMLARINA ÇAĞRI
Kıbrıs müzakerelerinde yapılan görüşmelerden herhangi bir anlaşma çıkacağını düşünmediğini ifade eden Eroğlu, "Güney Kıbrıs Rum kesimi, AB dönem başkanı oluyor. Şubat ayında Güneyde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Böyle bir süreçte anlaşma için esneklik gösterileceğini düşünmüyorum. Anlaşma niyetlerinin olmadığını düşünüyorum. Onun için ekonomik yatırımlarımızı güçlendirmemiz lazım. Bu yatırımlar İngiltere’den, Fransa’dan gelmez. Nereden gelecek anavatan Türkiye’den bekleyeceğiz. İş yapan bir çok işadamımız var. MÜSİAD’ın da elini bizim tarafımıza uzatmasını bekliyoruz. Bir uğrak yerinizin de Kuzey Kıbrıs Türk kesimi olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çok zor günlerden geçiyoruz" diye konuştu.
MEVLANA SABRI GÖSTERDİK AMA MEVLANA’NIN SABRININ BİR SINIRI VARDIR
Eroğlu, ucu açık bir müzakerinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Eroğlu şunları söyledi: "Kofi Annan BM’ye şunu söyledi. ’Türkler yapılması gerekin yapmışlardır. Kendi devletlerinden vazgeçme pahasına Annan planına evet demişlerdir. Dolayısıyla hayır demesine karşın üzerlerindeki ambargoların ortadan kaldırılması gerekir’ demiştir. Ama ne oldu. Rusya vetosu ile o rapor gürüşülemedi ve hala raflarda durur. Onun için biz ikide bir Rusya Federasyonu, Rum vetosuyla, Fransa’nın vetosuyla karşılaşacaksak benden sonra gelen on nesil daha müzakere masasında veya tutanak okuyarak geçirecektir. Bizim bu kadar sabrımız kalmadı. Mevlana sabrı gösterdik, ama Mevlana’nın da sabrının bir sınırı vardır, heralde. Biz o sınırı aştık. Dolayısıyla temennim bugün bize dışardan bakıp da anlaşamıyorlar diye konuşan ve gören insanların gerçekleri görmesi. Uzlaşmaz olan rum tarafının cezalalandırılması gerekirken bizi cezalandırmalarının büyük bir hata olduğunu anlamaları ve bugün var olan gerçekleri dikkate alarak bir karar vermeleridir."