Korku filmlerine konu olan hikayenin aslı: Perron ve Hodgson ailesi
Birçok korku filminde gördüğümüz şeytan çıkarma ve musallat olma gibi paranormal olayların bazıları gerçeğe dayanıyor. Üstelik hikâyenin gerçek hali, filmlerdekinden daha korkunç. 2013 yapımı Korku Seansı filminde işlenen konu da Perron ve Hodgson ailesinin başından geçen kan donduran hikâyenin yalnızca bir kısmıydı...
Derleyen: Mine Bozkurt - posta.com.tr | 2013 yılında yayınlanan Korku Seansı (The Conjuring) filmi izleyicilerden büyük beğeni toplamıştı. Filmi izleyenler, Rhode Island'daki aileye musallat olan şeytan hikayesinin gerçekçiliği karşısında hayranlıklarını dile getirmişti. Bazı izleyiciler ise filmin yalnızca yönetmen James Wan'ın hayal ürünü olduğunu öne sürmüştü. Ama gerçekte film, Ed ve Lorraine Warren'ın gerçek deneyimlerine dayanıyordu.
Korku Seansı (The Conjuring)
İkinci Dünya Savaşı gazisi ve eski bir polis olan Ed Warren, şeytan çıkarma üzerine uzmanlaşmaya başladı. Eşi Lorraine, Ed'in keşfettiği şeytanlarla iletişime geçen duru görü sahibi bir medyumdu.
1952 yılında New England'da Ed ve Lorraine, en eski hayalet avı grubu olan New England Fizik Araştırmaları Birliği'ni kurdu. Amityville'de yaşanan musallat vakasıyla ilgili ilk araştırmalarının ardından çift, saygın bir paranormal araştırmacı olarak ün kazandı.
Ed ve Lorraine'in hikayesine odaklanan Korku Seansı filmi, çiftin iki aileyle yaşadığı en ünlü iki vakaya odaklanıyor. Film serisi her ne kadar inanılması güç bir şekilde dramatize edilse de Warren çifti tüm olayların gerçekten meydana geldiğini iddia ediyor. Ed, 2006 yılında öldü. Lorraine ise filme danışmanlık etti ancak yönetmenlerin olayları fazla dramatize etmesine izin vermediği öne sürülüyor. Yine de seri, en korkutucu film olmaya devam ediyor.
PERRON AİLESİNİN GERÇEK HİKAYESİ
Korku Seansı'nın ilk filmindeki hikaye, Perron ailesinin gerçek deneyimlerine dayanıyor. Ocak 1971'de Perron ailesi, Harrisville-Rhode Island'daki 14 odalı çiftlik evine taşındı. Carolyn ve Roger çifti ile 5 kızı, çiftliğe taşınır taşınmaz garip olayların yaşandığını fark etmeye başladı.
Önce ufak tefek, pek de dikkat çekmeyen paranormal olaylar yaşandı. Carolyn, süpürgenin kaybolduğunu, bazen de kendi kendine yer değiştirdiğini fark ediyordu. Mutfakta kimse yokken birinin su ısıtıcısını çalıştırdığını duyuyordu. Yeni temizlediği mutfağa geri döndüğünde yerin tam ortasında çamur kümelerinin olduğunu görüyordu. Kızlar ise evde hayaletlerin gezdiğini, çoğunun zararsız olduğunu fark etmişlerdi. Ancak bazıları oldukça sinirliydi.
İddiaya göre Carolyn sonrasında evin tarihçesini araştırmaya başladı ve 8 nesil boyunca evde aynı ailenin yaşadığını ve hepsinin gizemli koşullar altında öldüğünü keşfetti. Ailenin çocuklarından bazıları çiftliğin yanındaki gölette boğulmuştu, biri cinayete kurban gitmiş ve birkaçı kendini tavan arasında asmıştı.
EN KÖTÜ RUH
Filmde adı geçen Bathsheba adlı hayalet, evdeki ruhlar arasında en kötü olanıydı. Evdeki 5 kız kardeşten en büyüğü olan Andrea Perron "O hayalet kendini evin hanımı olarak görüyordu ve annemi saf dışı bırakmak için savaş başlatmıştı" diyor.
Bathsheba'nın daha sonra 1800'lü yıllarda Perron'ların çiftliğinde yaşayan Bathsheba Sherman adlı kişi olduğu ortaya çıktı. Şeytana taptığı iddia edilen Bathsheba'nın komşusunun çocuğunu öldürdüğüne dair kanıtlar da vardı. Ancak hiçbir şekilde yargılanmadı. Öldüğünde Harrisville'deki mezarlığa gömüldü.
ÜRKÜTÜCÜ DENEYİMLER
Perron ailesi, Bathsheba'nın ruhunun onlara işkence ettiğine inanıyordu. Andrea'ya göre diğer ruhlar yanık et kokusuna sebep olmak ve yatakları dağıtmak gibi paranormal durumlarla kendilerini belli ediyordu. Babasının bodruma indiği zaman 'arkasında kokan, soğuk bir varlık' hissettiğini iddia ediyor.
Çoğunlukla yerleri pislikle kaplı olan bodrumdan uzak duruyorlarda ancak ısıtma sistemi sürekli bozulduğu için Roger'ın aşağı inmesi gerekiyordu. Ailenin evde yaşadığı 10 yıl boyunca, Warren'lar orayı incelemek için birkaç kez ziyeret etti.
Bir gün Lorraine, aileye musallat olan ruhlarla iletişime geçmek için seans düzenledi. Seans sırasında Carolyn Perron, farklı diller kullanmaya başladı ve ayakları yerden kesilerek havaya kalktı. Andrea, bu seansa gizlice tanık olduğunu söylüyor. Andrea, "Bayılacağımı sandım. Annem kendisine ait olmayan bir sesle bu dünyaya ait olmayan bir dili konuşmaya başladı. Sandalyesi havaya kalktı ve odanın diğer ucuna savruldu" diyor.
Filmde şeytan çıkarma seansını Ed gerçekleştiriyor ancak gerçek hayatta bunun yalnızca Katolik rahipler tarafından yapılması gerektiğini söyleyen Lorraine, kendisinin ve kocasının asla şeytan çıkarmadığını söylüyor. Seansın ardından evin babası Roger, eşinin aklı dengesinin bozulmasından endişe ederek Warren'ları evden kovdu. Andrea, maddi zorluklar nedeniyle ailesinin 1980 yılına kadar evde yaşamaya devam ettiğini, ancak ruhların tacizlerinin sona erdiğini söylüyor.
ENFIELD OLAYI
Perron ailesinin şeytani ruh tarafından işkence görmesinin üzerinden 6 yıl geçmesinin ardından, İngiltere-Enfield'de aynı olayları yaşayan bir aile daha oldu. 1977 yılının Ağustos ayında Hodgson ailesi evlerinde garip şeyler görmeye ve duymaya başladı.
O dönem 11 yaşında olan Janet, erkek kardeşiyle paylaştığı odada uyurken dolabının açıldığını söyleyerek "Annemizi çağırdık. Çok korkmuştuk" diyor. Bir süre sonra aile evin belirli bölgelerinden 'tak- tak' seslerin geldiğini duymaya başladı. Evin annesi, hırsızların içeri girdiğini düşünüp polis çağırdı.
POLİSLER DE GÖRDÜ
Eve gelen polisler, sandalyenin durduk yere hareket ettiğini gördü. Raporlarda, polislerin de paranormal olaya şahit olduğu yer aldı. Evdeki oyuncaklar hareket etmeye başlamış ve dokunulduğu zaman eli yakacak derecede ısınıyordu. Boş odalarda havlayan köpek sesleri duyuyorlar, ışıklar ve mobilyalar kendiliğinden açılıp kapanıyordu.
Warren çifti ortaya çıktı ve aileye musallat olan ruhları araştırmaya başladı. 1979'da ise hayaletlerin tacizleri aniden durdu. Aile, hayaletler hakkında hiçbir şey yapmadıklarını iddia ediyor.