'Uzaylı' mumya tarihi baştan yazdı: Ardındaki gerçek çok daha farklı
Şili'deki Atacama çölünde bulunan koni şeklindeki kafasıyla ve farklı göz şekliyle görenleri şaşkına çeviren minik mumyanın gizemi, uzun yıllardır bilim insanları tarafından araştırılıyor. Define avcısı Oscar Muño tarafından keşfedilen garip mumyaya 'Ata' ismi verildi. Minik mumyanın ardındaki gerçek ise çok daha farklı.
Derleyen: Mine Bozkurt | Gizemli mumya 2003 yılında beyaz bir beze sarılmış ve mor kurdeleyle bağlanmış halde bir kesenin içinde bulundu. Şili'deki Atacama Çölü'ndeki La Noria adlı ıssız bir maden kasabasındaki terk edilmiş bir kilisede bulunan mumya, 40 santim uzunluğu, garip şekilli göz yuvaları, koni biçiminde kafası ve 10 çift kaburgası (Normal insanda 12 çift bulunur) nedeniyle kimileri tarafından 'uzaylı' olarak adlandırıldı.
Uzaylı teorilerini araştıran UFO belgeseli Sirius'un yayınlanmasının ardından UFO meraklıları Şili'deki terk edilmiş maden kasabasının yolunu tuttu.
2008'DEKİ ARAŞTIRMA TEZLERİ ÇÜRÜTTÜ
Önceleri 'antik' olduğu düşünülen gizemli mumya üzerinde yapılan analizler, mumyanın 1970'lerde öldüğü sonucuna vardı. Küçük bedenin ne olduğuna dair resmi bir kayıt olmasa da Stanford Üniversitesi, San Francisco ve California Üniversitesi'ndeki bilim insanları, yaptıkları testlerle 'Ata'nın gerçek bir insan olduğu sonucuna vardı. Böylece 2008 yılında gizemli mumyanın bir uzaylı olduğu tezi çürütülmüş oldu.
Kadın olduğu tespit edilen mumyanın doğumdan hemen sonra ölen prematüre bir bebeğe ait olduğu düşünülüyordu. Zira cücelik ve kemik anormallikleri dahil olmak üzere büyümesini engelleyen birkaç genetik rahatsızlığı vardı.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin mikrobiyoloji ve immünoloji profesörü Garry Nolan, Ata üzerinde yapılacak olan daha fazla araştırmanın gelecekteki ebeveynlere ve kemik büyümesi sorunlarına yardımcı olabilecek ipuçları sağlayacağına inanıyor.
Dr. Nolan bir arkadaşının bir uzaylı bulmuş olabileceğini söylemesi üzerine 2012 yılında konuyu araştırdı. Aynı yıl Times'a konuşan Nolan, "Araştırmamız uzun süredir bilinen ve sansasyonel bir hikayeye açıklık getiriyor. Araştırmanın başında aldığımız DNA ve görüntüler başta insan olduğunu bilmediğimiz kalıntılardan geliyor. Bu iskeletin İspanya'da özel olarak tutulduğu uzun zamandır biliniyor ve nasıl elde edildiğine dair herhangi bir suç iddiası bulunmuyor" dedi.
'KADERİ AVRUPA'NIN BİR YERİNDE KARANLIK BİR ÇEKMECE'
Ancak Etilmercurio dergisinin yazarı Cristina Dorador, Şili hükümetinden araştırmayı kınamasını talep etti. Dorador, "Terk edilmiş kasabada küçük bir kızın kilisenin yanına gömülmek için nasıl geldiğini bilmiyoruz. Canlı doğup doğmadığını bilmiyoruz ama son anlarında özenle ve sevgiyle davranıldığını, beyaz bir örtü ve mor bir kurdeleyle özenle sarıldığını biliyoruz. Ömrünün süresini varsayarsak annesinin hâlâ hayatta olması muhtemel. Ailenin 40 yıl önceki olayları yeniden yaşamak zorunda kalması da mümkün. Ama La Noria'nın kızının kaderi ne oldu? Avrupa'nın bir yerinde karanlık bir çekmece..." dedi.