Yunanistan’dan skandal hamle! Uzman isim ‘Bilerek seçilmiş’ diyerek anlattı: TSK’nın karşısında durması mümkün değil
Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Rum Kesimi'ne ziyarette bulunan Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, burada skandal açıklamalarda bulunarak eski bir Türk köyü olan Tatlısu'yu (Mari) deniz üssü haline getireceklerini duyurdu. Dendias'ın skandal açıklamasına MSB'den cevap gecikmezken Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Tatlısu'da geçmişte yaşanan katliamı anlattı.
ÖMER FARUK EKİNCİ / POSTA.COM.TR | Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) Türklere ait bölgede Yunan deniz üssü kurulması için harekete geçti. Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünden günler önce skandal bir açıklamaya imza atan Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Kıbrıs'ta sözde Yunan Cumhuriyeti'nin ilan edildiği tarih olan 15 Temmuz 1974'ün yıldönümünde adaya ziyarette bulundu.
Rum lider Nikos Hristodulidis’le görüşen ve ardından Rum Savunma Bakanı Vasilis Palmas’la biraraya gelen Dendias, Larnaka kenti yakınındaki Mari limanının büyük savaş gemilerinin yanaşabileceği askeri üs haline getirilmesi konusunu görüştü.
DENDIAS: DENİZ ÜSSÜ ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDA
Rum Fileleftheros gazetesine göre, Dendias Rum Savunma Bakanı Palmas’la görüşmesinin ardından “Mari’de deniz üssü inşa edilmesi önceliklerimiz arasında” ifadelerini kullandı. Rum Savunma Bakanı Palmas ise “Deniz üssü konusunda var olan projemizin hayata geçirilmesinde hemfikir olduk” ifadelerini kullandı. Deniz üssünün Kasım ayında Yunanistan ve Rum yönetimi arasında yapılacak hükümetler arası toplantıda ele alınacağı belirtildi.
Söz konusu Mari Limanı’nın inşa edilmesi planlanan bölgenin 1974 öncesi Türklere ait olan bir köy olan Tatlısu’da bulunması ise büyük tepkilere sebep oldu.
MSB’DEN SERT TEPKİ: FİTNE ÇABALARI SONUÇ VERMEYECEK
Dendias’ın skandal açıklamalarının ardından Milli Savunma Bakanlığı’ndan da sert bir tepki geldi.
MSB’den yapılan açıklamada, “Yunanistan Savunma Bakanı Dendias'ın, Kıbrıs Türklerini ve kahraman Türk ordusunu hedef alan düzeysiz, yalan ve iftira dolu açıklamasını şiddetle kınıyoruz. Sayın Dendias'ın, Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabaları sonuç vermeyecektir” ifadeleri kullanıldı.
“ÖZELLİKLE ESKİ TÜRK KÖYÜNÜ SEÇMİŞLER”
Konu ile ilgili Posta.com.tr’ye konuşan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi KKTC/Lefkoşa Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Dendias’ın açıkladığı kararın böylesine bir dönemde gerginliği tırmandırmaktan başka bir işe yaramayacağının altını çizerek Güney Kıbrıs’ta hali hazırda 2 adet deniz ve hava üssünün kurulduğunu belirtti.
Yeni bir inşa planının dile getirilmesi ve bunun için de eski bir Türk köyü seçilmesi ile ilgili konuşan Doç. Dr. Gözügüzelli, “Bu bölgede Güney Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın gayri hukuki emellerini ortaya koymakla beraber Mari’nin spesifik bir özelliği de 1974 İkinci Barış Harekatı öncesinde burada yaşayan Türklere toplu katliam yapılması ile ilintilidir. Bu köyün özellikle seçildiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
KATLİAM 2004 YILINDA İFŞA EDİLDİ
Doç. Dr. Gözügüzelli, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın hala megali idea çerçevesi içinde barıştan ve uluslararası hukuktan uzak şekilde dünyayı kandırma peşinde olduğunu söyledi.
MSB’nin bu skandal karara çıkışını ‘gayet yerinde’ sözleriyle değerlendiren Doç. Dr. Gözügüzelli, “2004 yılında bir Rum gazetesi olan Alithia’ya açıklamalarda bulunan Andreas Dimitriu isimli şahıs, Tatlısu’da (Mari) Türklere katliam yaptıklarını ifşa etmiştir. Kıbrıs meselesini sözde bir işgal olarak tanımlamak Yunanistan’ın 1974 yılından beri geliştirdiği Rum politikası ile özdeşleşen bir duruştur. Gerçekliği yansıtmamaktadır” dedi.
“İKİNCİ BARIŞ HAREKATI ŞAH DAMARLARINI KESTİ”
Doç. Dr. Gözügüzelli, yarın yıldönümü olan İkinci Barış Harekatı ile ilgili, “20 Temmuz 1974’teki İkinci Barış Harekatı ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın megali idea’sının gerileme harekatıdır. Hala bunun travmasını yaşıyorlar. Megali ideaya büyük bir darbe vurulmuştur ve adeta şah damarlarını kesilmiştir” ifadelerini kullandı.
Tartışmalı statüdeki Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin böylesine bir girişim yaparak Türk malları üzerinde bir deniz üssü inşa etmesinin Türklerin temel mülkiyet hakkına aykırı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Gözügüzelli, “Uluslararası kamuoyuna ise durum bunun tam tersiymiş gibi dünyaya yansıtmaya çalışmaktadır. Güney Kıbrıs, tek başına böyle bir karar alamaz. İki tarafın anlaşması olmadan Türk malları üzerinde bir yönetim hakkı bulunmaz. Rumların önüne engel konulması burada mülkiyet sahibi olan insanların, yönetime karşı açacakları davalarla mümkündür. Direkt olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gereken kararı verecektir. Rumlar, Türklere herhangi bir bildirim, bir onay yoluna gitmeden bu yola başvurmuştur” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Türkleri’nin geçmişte de buna benzer davalar açtığını belirten Doç. Dr. Gözügüzelli, “Güney Kıbrıs’ın burada İsrail gibi kural tanımamazlık yaptığı için hukuk yolunda bu konuda ilerleme alınması, daha önce Türkler tarafından açılan davaların çok uzun yıllar sürdürülmesi ve adaletin tecelli etmemesinden ötürü çok yorucu süreçler oluyor” dedi.
“RUMLARIN 3-5 GEMİ KOYUP ÜS AÇMASI TEHDİT DEĞİL”
Son olarak Rum tarafının hali hazırda bir silah yığınağı haline geldiğine dikkat çeken Doç. Dr. Gözügüzelli, önümüzdeki dönem için de şu ifadeleri kullandı:
Kıbrıs’ta oluşturulmak istenen yapının TSK’nın karşısında bir denge unsuru olması mümkün değil. Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın askeri gücü TSK’nın yanında değersizdir. Türkiye’nin Rumlara karşı ivedilikle Kıbrıs’ı Akdeniz’deki en önemli üssü haline getirmelidir. Buraya çeşitli üsler ve tersaneler kurulmalıdır.
"Güney Kıbrıs’ın Yunanistan ile 3-5 gemi koyup üs açması bizim çok büyük bir tehdit değildir ancak sonraki planlamalar ve küresel ölçekli yayılımcı amaç taşıyan başta İsrail gibi ülkelerin ilerleyen dönemde politik duruşları değişebilir. Gereken tedbirler Türkiye tarafından alınmaya devam edecek."