9 bin 400 yıldır tarımın kalbi Konya'da atıyor
Bereketli topraklar üzerinde kurulu bereketli şehirler...Ve o şehirlerde yazılan hikayeler...En doğudan en batıya binbir başarı, girişim, üretim, düşünce ve emek barındıran o hikayeler... 9 bin 400 yıldır tarımın kalbi Konya'da atıyor. Ülkemizin toplam tahıl üretiminin yüzde 12’si, şekerpancarının yüzde 31’i, kuru fasulyenin yüzde 22’si, ayçiçeğinin yüzde 20’si, havuç üretiminin yüzde 64’ü, lalenin yüzde 99’u Konya Ovası’ndan karşılanıyor. / Banu Şen yazdı...
Avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdüren Anadolu insanı, bundan 9 bin 400 yıl önce Konya’nın dışında bugünkü Çumra’da ilk kez kentleşmeye geçer. Buğday, arpa ve bezelye yetiştirmeyi öğrenir. Çumra’da bulunan, 9 bin yıl öncesinde insanların yaşayış biçimleri hakkında ipuçları veren Çatalhöyük arkeolojik kazılarından elde edilen bilgi ve bulgulara göre, ilk yerleşik tarım toplumunun temellerinin burada atıldığı ve Avrupa kıtasına kadar yayıldığı düşünülüyor.
Çatalhöyük izlenimlerim benim de hafızamda unutamayacağım izler bıraktı. Konya bugün hâlâ tarımın en geliştiği kentlerden. Hatta tarımın kalbi. Genlerinde taşıdığı insanlık tarihinin en önemli izlerini bugün modern tarım uygulamaları ve yatırımlarıyla sürdürüyor. Sadece tarımı vurgulamakla Konya’ya haksızlık etmiş oluruz. Etkileyici Selçuklu mimarisi örnekleri, Mevlevi Felsefesi, Mevlana Müzesi, Sille gibi hazine değerinde kültür mirasları barındıran Konya aslında tüm zamanların cazibe merkezi.
SEVGİDEN BAŞKA TOHUM EKMEDİK
Şehirde sanki Mevlana’nın “Biz bu topraklara sevgiden başka tohum ekmedik” sözü yankılanıyor... Çiftçilerin başarı hikayesi olarak bilinen Konya Şeker’in bugünlere gelmesinde payı büyük olan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk da Mevlana’nın bu sözünden hareketle yola çıktıklarını vurguluyor. Konya Şeker, bir çiftçi kooperatifi iştirakinin, tarımsal sanayi devine dönüşmesinin öyküsü aslında.
1954’te üretime başlamış, şirketin büyük hissedarı ise 46 bin üreticinin ortak olduğu Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi. Pankobirlik ve bünyesindeki 16 pancar kooperatifinin hissedar olduğu Konya Şeker, ortaklık yapısı itibariyle yaklaşık 1 milyon 500 bin pancar üreticisinin ortak girişimi. 1999’da yeni yatırımlarla üretim tesisi kurarak, üretim kalemini kristal şekerden tatlı şerbetine, ilaç şekerinden şekerleme ve çikolataya, atıştırmalıklardan et ve süt ürünlerine, dondurulmuş ürünlerden ayçiçeği yağına, organik gübreden hayvancılığa, biyoetanolden elektrik üretimine kadar uzanan geniş bir yelpazeye taşıdı.
Şimdi ise dondurulmuş ürünlerini Torku Pratiko markası ile pazara sunan Konya Şeker, atıştırmalık ile et ve süt ürünlerini ise Torku çatı markası altında tüketici ile buluşturuyor. Türkiye’nin toplam pancar şekeri üretiminin yaklaşık yüzde 25’ini gerçekleştiriyor.
Birinin ham maddesi diğerinin atığı olacak düşüncesiyle kurulan fabrika tesisleri, topraktan alıp toprağa verme felsefesini uyguluyor. Sosyal sorumluluk projeleriyle 22 milyon ağaç dikilmesine vesile olurken, katkı maddesi içermeyen sağlıklı beslenme modelini ilke edinen Konya Şeker iştirakleri, Anadolu Birlik Holding çatısı altında toplanıyor.
PROJELERLE ÇİFTÇİYE DESTEK
Hem tarım arazi varlığı hem yaşayan insanların tarımsal kültürlerinin olması kentin önemli artıları. Yerel yöneticilerin projelerinin çoğunda tarıma ve çiftçiye destek var. Konya Büyükşehir Belediyesi, Yeni Büyükşehir Yasası sonrası 210 milyon liralık tarımsal sulama yatırımı yaparken; çiftçilere 67 milyon lira fidan, fide ve ekipman desteği sağlamış. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, özellikle kırsal bölgelerde üretimi artırmak ve tarımsal kalkınmayı güçlendirmek amacıyla tarıma ve tarım projelerine destek olduklarını söylüyor.
Tarımsal kalkınmayı yerel kalkınmanın vazgeçilmez bir unsuru olarak gördüklerinin altını çizen Başkan Altay, “Konya, gıda üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamış ve uluslararası alanda tarımın başkenti olma özelliğini ispat etmiştir. Bu bilgi birikimini paylaşmak ve sistematikleştirmek amacıyla Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği’ni kurduk. Hem bireysel üreticilere hem çiftçimize 75 bin fidan ve 10 milyondan fazla fide desteği sağladık.
Yem bitkisi tohumu destekleri yapıyoruz. Bu yıl ilk kez damızlık koç desteğinde bulunduk. Amacımız, insanlarımızın yaşadıkları yerde gelirini artırmak ve tarımsal üretime katkı sağlamak” diyor. Desteklerinin artarak süreceğini kaydeden Başkan Altay, bugüne kadar 122 bin çiftçiye ve öğrenciye tarımsal eğitim ve teknik destek verdiklerini de ekliyor.
BURASI ÜRETİMİN MERKEZİ
TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkanı ve Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik tarımın başkenti kabul edilen Konya ile ilgili güncel bilgileri paylaşıyor: “Tarım alanı Türkiye’nin toplam tarım alanının yüzde 8.12’sini oluşturmakta. Buğday, arpa, şeker pancarı, kuru fasulye, patates, ayçiçeği, haşhaş, mısır gibi birçok tarla bitkisi ile havuç, kiraz, vişne gibi çok sayıda sebze ve meyve türlerinin üretimi gerçekleşiyor.
Ülkemiz toplam tahıl üretiminin yüzde 12’si, şekerpancarının yüzde 31’i, kuru fasulyenin yüzde 22’si, ayçiçeğinin yüzde 20’si, havuç üretiminin yüzde 64’ü, lalenin yüzde 99’u Konya Ovası’ndan karşılanıyor. Türkiye’nin tohumluk üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını da karşılar hale gelen Konya’da organik tarımda da gelişme gözleniyor. Hayvansal varlığıyla dikkat çekiyor.
Konya Ovası, ülkemizin gıda üssü olma potansiyeline sahip. Tek engel ise su sorunu. Ülkemizin olası bir gıda krizi yaşamaması, gıda güvenliğini sağlaması için Konya Ovası’nın tarımsal geleceği büyük önem taşımakta. Türkiye’nin tarımsal ve hayvansal üretiminde Konya merkezdir, üretimin kalbidir. Tarımsal üretimin sigortası; Konya Ovası’dır.”
Dünyanın yaşadığı koronavirüs salgınıyla birlikte tarım ve gıdanın ulusal güvenlik kadar stratejik sektör olduğunun bir kez daha görüldüğünün altını çizen Çevik, “Bu noktada biz de bölgemiz tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin aksamaması, finansal dalgalanmalardan, risk ve tehditlerden üretici ve üyelerimizin etkilenmemesi için olağanüstü çaba sarf ettik” diye belirtiyor.
MANTAR İŞİNE GİRDİ HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Haberlerin arasına sıkışmış Konya’dan bir kadın hikayesi dikkatimi çekti; “Türkiye’nin en küçük ilçesinde gerçek olan büyük hayaller” diyordu. Göksu Taşeli Havzası Kalkınma Projesi’nden aldığı desteklerle mantar üretmeye başlayarak birçok kadına umut ve örnek olan gencecik, cesur bir kadın. Konya’da tarımda son zamanlarda yazılmış başarı öykülerinden biri Meltem Gözel’in hikayesi..
Bana da bir çırpıda nasıl başardığını anlattı. 2017’de eşinden ayrılmaya karar verince İstanbul’dan doğup büyüdüğü yere, anne babasının yanına, Konya’nın Yalıhüyük ilçesine dönmüş. İki yıldır mantar yetiştiriyor. Kadınlara istihdam sağlıyor. 100 metrekare alanda kurduğu mantar üretim tesisinin kapasitesini zamanla artırmış.
‘BEN BUNU YAPARIM’ DEDİM
Gözel, şunları anlatıyor: “Evliliğim boyunca çalışmadım. Buraya dönünce önce Sosyal Hizmetler’de sözleşmeli olarak çalıştım, akşamları da mantı yapıp sattım. Üç çocuğumu büyütmek ve okutmak için çabaladım. Çocuklarımla beraber eğitimimi devam ettirdim, dışardan ortaokulu bitirdim. 2018’de Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan destek alıp mantar üretimine başladım.
Tarımla ilgim yoktu. ‘Ben bunu yaparım’ dedim. Kurslara gidip sertifikalar aldım. Mantar üretimi yapmak isteyen birçok kişi bana ulaşıyor. Özellikle kadınlar, ‘bize destek olur musunuz?’ diye soruyor. Yeni bir üretici olmama rağmen kaç yıllık üreticilere danışmanlık yapıyorum. Bu iş gönül işi.”
ÇOCUKLARIM BAZEN MANTARLARI DAHA ÇOK SEVDİĞİMİ DÜŞÜNÜYOR
“Hayalim” dediği tesisi daha da büyütmek istediğini de anlatan Gözel, “Yıllık ortalama 10-15 ton mantar üretiyorum. Kimyasal ilaç kullanmadan sağlıklı, kaliteli beyaz mantar üretiyoruz. Ortam ısısı, bebeklerdeki ateş gibi onlar için. Bu yüzden bebek gibi bakmak ve ısılarını kontrol etmek gerekiyor.
Çocuklarım bazen mantarları onlardan daha çok sevdiğimi düşünüyor. Soğuk hava deposu kurmayı ya da soğutmalı özel bir araç alarak ürünlerimi doğrudan pazara götürmeyi düşünüyorum. Hayallerim var. Çilek gibi farklı ürünler üretebilirim” diyor.
İLK YERLİ TASARIM TRAKTÖRÜ
Erkunt Traktör, 2 modelle başladığı üretimine bugün 160’ı aşkın modelle devam ederken, ihracat yaptığı ülkeler için de özel tasarımlar yapıyor. Yılda 18 bin adet üretim kapasitesiyle Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde sadece traktör üretimi değil aynı zamanda ön aks, hidrolik kaldırıcı ve kabin üretimi de gerçekleştiriyor. Erkunt Traktör Sanayii A.Ş. Şirketi’nin CEO’su Tolga Saylan, hikayenin geri kalanını şöyle anlatıyor: “Traktör sektörünün en genç firmalarından biriyiz. 2004 Eylül’de ilk Erkunt’u yani ilk yerli tasarım traktörü çiftçimizle buluşturduk. Başarılı olabileceğimize, bir Türk markasını çiftçimizin kullanabileceğine inanmayanlar vardı ama biz Türk çiftçisini ve ihtiyaçlarını iyi anladığımıza, insanımızın sağduyusuna, memleketine olan inancına güvendik. 6 yıl içinde çiftçimizin de büyük desteğiyle Erkunt markası pazarda 31 marka arasından 3. sıraya yükseldi.”
Saylan, yerli üretimin önemini de değerlendirerek şu bilgileri ekliyor:
“Kendi gıdasını üretemeyen ülkeler tam bağımsız olamaz anlayışıyla, ülke ihtiyaçlarını yeterli ölçüde karşılayacak gıdayı üretmemiz, topraklarımızı korumamız, çiftçimizi üretime teşvik edecek çözüm yollarıyla buluşturmamız gerekiyor. Geride bıraktığımız zor günlerden sonra Türkiye, üretmeye, kaldığı yerden büyümeye ve gelişmeye devam etmeli. Biz de 2021’de satış adetlerimizi artırmayı ve yeni pazarlara girmeyi hedefledik. İhracat markamız olan ArmaTrac, 28 ülkeye ihraç ediliyor. 100 yıllık firmaların varlık gösterdiği dünya pazarında bir Türk markasının olması ülkemiz için gurur verici.”