Çağrı merkezi çalışanlarının derdi büyük! Alo sesimiz geliyor mu?
Milyonlarca vatandaşa hizmet veren çağrı merkezi çalışanlarının derdi her geçen gün artıyor. Her şeyden önce psikolojik baskının sona ermesini isteyen çağrı merkezi çalışanları, tazminatsız iş çıkışlarının son bulmasını ve yaptıkları işe göre daha iyi bir ücret alabilmeyi talep ediyor.
HÜLYA ÇAYLAK
Masa başında çalıştıkları için kolay bir iş yaptıkları sanılan çağrı merkezi çalışanları, tüm gün neredeyse yerinden hiç kalkmadan telefon cevaplıyor. Bir yandan işverenin her telefonu karşılamaya zorlaması, diğer yandan arayan müşterilerin hakaretleri nedeniyle arada kalan çalışanların çoğu psikolojik tedaviye ihtiyaç duyacak hale geliyor. Üstelik çalışanların sorunları sadece bununla bitmiyor. Sektördeki binlerce çalışan düşük ücret ve iş güvencesinden yakınıyor.
EĞİTİMLİ İŞSİZLER
Sektörde yaklaşık 150 bin çağrı merkezi çalışanı olduğunu belirten Çağrı İş Sendikası Başkanı Cihan Sezer, “Ülkedeki eğitimli genç işsiz nüfusun yoğunluğundan dolayı özellikle yabancı yatırımcıların bu alandaki yönelişinin artmasıyla çağrı merkezi çalışanı sayısı da her yıl artan bir seyir izliyor. Özellikle çağrı merkezi işletmek için ülkemize akın eden uluslararası şirketler, hem ucuz işgücünden hem de bu alandaki denetimsizlikten ilham alıyor” dedi.
ORTALAMA ASGARİ ÜCRET
Sektördeki ortalama maaşlar hakkında konuşan Sezer, “Ortalama maaş demek yerine belirlenmiş tek bir tip maaş demek daha doğru olacaktır; çünkü çağrı merkezindeki işçilerin neredeyse tamamı asgari ücret almakta. Düşük ücret politikası sektörün tamamında geçerli. Bu nedenle çağrı merkezlerini kârlılık oranı en yüksek iş alanı olarak yorumlayabiliriz. Gider olarak sadece çalışanlarına harcadığı asgari ücret (17 bin 2 lira) var. Mesailer de iş yoğunluğundan ve ücretinin düşük olmasından dolayı çalışanlar tarafından çok kabul edilmiyor” diye konuştu.
SADECE SAĞLIK RAPORUYLA
İşçilerin kendi yıllık izinlerini kullanırken sorun yaşamadığını ama bunun dışındaki izinlerin sorun olduğunu anlatan Sezer, şunları söyledi: “Vardiya usulü ve yoğunluğa göre planlamalar yapılan bir iş olduğu için işçi acil ihtiyaç duyduğunda izni karşılanmaz, bu durumda işçi ancak sağlık raporu alarak ihtiyacını çözmeye çalışır ki bu da başka bir sorun yaratır; devlet hastaneleri bu işçilere rapor verdiği için bakanlıktan sürekli uyarı alıyor ve işçiler de daha çok özel hastanelere yöneliyor. Ya da işçi örneğin çocuğunun sağlık problemi gibi bir sebepten izin alamıyor ve işi bırakıyor.”
AĞIR İŞ KOLU SAYILMALI
Çağrı merkezlerinin Türkiye hariç dünyanın birçok ülkesinde ağır iş kolu olarak kabul edildiğini ifade eden Sezer, “Bizler sendika olarak hem sorunların giderilmesi için mücadele veriyor hem de buralarda yaşanan kuralsız çalışma ortamı ve tazminat gasplarına dikkat çekmeye çalışıyoruz. Çünkü çağrı merkezlerinde çalışmanın gerçekten de ağır ve yıpratıcı bir özelliği var. Bir de buna yaşanan hak ihlalleri eklenince korkunç bir hal alıyor” diyerek, yaşanan sorunları şöyle dile getirdi:
* İşyerlerinde eşit iş dağılımın olmaması,
* Neredeyse tüm şirketlerde kıdem tazminat hakkının yok sayılması, işçilerin Kod 49 olarak bilinen madde ile tazminatlarının gasp edilmesi,
* Pandemiden sonra yaygınlaşan evden çalışma sistemi ile şirketlerin elektrik, internet su gibi birçok gideri çalışan personele ödetmesi,
* Düzenli sağlık taramalarının yapılmaması,
* Sürekli ulaşılması zorlaştırılan performans kriterleri ile zaten zor ve yoğun olan işin daha da zorlaştırılması,
* Daha az personel ile daha çok işin yapılmak istenmesi,
* Yerli şirketlerde en çok karşılaşılan sendikal ve örgütlenme haklarına saygısızlık.
MOBBİNG TARLALARI
Sendika olarak çağrı merkezlerini “mobbing tarlaları” olarak tanımladıklarını anlatan Sezer, şöyle devam etti: “Birçok genç lise ya da üniversiteden sonra mecburen buralarda işe başlıyor. Çok fazla iş deneyiminin olmaması işyerlerinde kendisine verilen her görevin ya da kendisine yönelik her davranışın normal olarak kabullenmesine sebep oluyor. Bu da belirli bir zaman sonra çağrı merkezlerinde mobbingin yani psikolojik baskının sıradanlaşmasını ve yaygınlaşmasını doğurdu. Mobbing yüzünden gençler artık hayattan keyif alamaz ve uyuyamaz oldu. Birçok genç arkadaşımızın mobbing yüzünden hem fiziki hem psikolojik olarak sağlık sorunları yaşadığına tanık oluyoruz.”
MOLA BİLE ZORLUYOR
Tüm gün yerinden kalmadan, çoğu zaman mola bile veremediklerini belirten bir çağrı merkezi çalışanı, “Tuvalete giderken bile dakika hesabı yapıyoruz. Bu nedenle birçok arkadaşımızda işitme kaybı, dolaşım sistemi ve kas-iskelet bozuklukları gibi hastalıklar oluşuyor. Mesela müşterinin arama nedenine çözüm bulunamadığında hakaretlere maruz kalıyoruz. Ya da müşterinin ikna edilmemesinde hizmet alımından vazgeçilmesi de çağrı merkezi emekçisinin suçuymuş gibi ceza puanı olarak yansıyabiliyor. Tüm bunların yanı sıra uzun süre çalışmadan kaynaklı duyu kaybı, bel ve boyun fıtıkları oluşuyor” diyor.