Arıları ruhsatsız kimyasal öldürüyor
Türkiye'nin ayçiçeği üretiminin yaklaşık üçte birini sağlayan Tekirdağ'da, ayçiçeği tohumunda kullanılan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ruhsat vermediği "imidacloprid" maddesi, polenlerin büyük bölümünü ayçiçeklerinden sağlayan bal arılarını öldürüyor
Tekirdağ’da, Tarım İl Müdürlüğü, Tekirdağ Arı Üreticileri Birliği ve çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin biraraya gelerek, bölgede son yıllarda görülen arı ölümlerinin nedenlerinin araştırılması için toplantı yaptı.
Tarım İl Müdürlüğü Bitki Koruma Şube Müdürü Hanefi Türkaslan, kimyasal ilaçların arılara verdiği zararı tespit etmeye çalıştıklarını ifade ederek, çiftçilere arılara zarar vermeyecek ilaç türlerinin kullanılması konusunda görüş bildirdiklerini söyledi.
Ayçiçeği tohumlarında, "imidacloprid" maddesinin toplu arı ölümlerine yol açtığını tahmin ettiklerini ve bu maddenin kullanılmasının Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yasaklandığını belirten Türkaslan, şöyle konuştu: "Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ayçiçeği tohumlarında kullanılan "imidacloprid" maddesinin zararları bize bildirimişti. Bu madde daha çok mısır tohumlarında kullanılıyor. Aynı zamanda, toprak altı ilaçlamada kullanılan bir ilaç ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ruhsat verilmeyen bir madde.
Tekirdağ’da, yaptığımız araştırmalarda 7 tohum firmasından 2’sinde arı ölümlerine yol açtığını sandığımız "imidacloprid" maddesine rastlandı. Bu araştırmanın analizlerini İzmir Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nde yaptırıp bakanlığa gönderdik. Bakanlık da bu konuda tohum firmalarıyla bir toplantı gerçekleştirdi."
ARI KOLONİLERİ YOK OLUYOR
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ), Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Devrim Oskay da, 2006-2007 yılından sonra dünya ülkelerinde geniş kapsamlı arı ölümlerinin yaşandığını ifade etti. Oskay, "Özellikle 2006-2007 yıllarında, dünya üzerinde çok geniş kapsamlı koloni kayıpları yaşandı.
ABD’de yaklaşık yüzde 60, Avrupa’da yüzde 50-60, Türkiye’de o dönemde yapılan araştırmalar neticesinde yüzde 40 koloni kaybı yaşandı. Bal arıları, arı ürünlerini üretmesinin yanında, bitkilerin tozlaşmasında ve üremesinde önemli etkisi var.
Yapılan araştırmalarda, bal arılarının bitkisel tozlaşmaya yaptığı katkıyla ülke ekonomisine getirisi, bal ürünlerinden elde edilen gelirin 10 katı kadar. Hem ABD hem AB ülkeleri bu koloni kayıplarının nedenini öğrenmek için milyonlarca dolar para harcadı. Ölümlerin nedeni hala tam olarak belirlenmiş değil" şeklinde konuştu.
"FRANSA, İMİDACLOPRİD MADDESİNİ YASAKLADI"
Trakya Bölgesi’nde arıların ayçiçek üretimine olan katkısından anlatan Oskay, bitkisel üretimde kullanılan böcek ilaçlarının arı kolonileri üzerinde olumsuz etkisi olduğunu söyledi. Oskay, "Özellikle ayçiçeği ve kanola da "imidacloprid" denen maddenin kullanıldığı çeşitli kaynaklardan biliniyor. Bu kimyasal madde, AB ülkelerinden Fransa’da yasaklanmış durumda. Fransa’da da bu madde, ayçiçeğinde daha önceden kullanılıyordu. Bal arısı kolonilerine olumsuz etkisinden ve arı kayıplarının sebebi olduğu düşünüldüğünden dolayı Fransa’da bu ilaç yasaklandı" dedi.
NKÜ olarak, ayçiçeğinde kullanıldığı düşünülen, "imidacloprid" maddesi ile ilgili araştırma başlattıklarını kaydeden Oskay, Pendik Zirai Araştırma Enstitüsü ile ortak çalışma yürüteceklerini dile getirdi. Oskay, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim, mümkün olduğu kadar arılara karşı kullanılan ve bitkilerde kullanılan kimyasalardan uzak durmamız gerekiyor. Artık dünya, hastalık ve zararlarla kimyasal yolla değil, onun yerine ıslah, biyolojik ve kültürel yöntemlerle mücadele etmeninin en etkili yolunu arıyor. Bizler de, yapacağımız araştırmalar ve eğitim çalışmalarıyla üreticilerimize, bu kimyasallardan nasıl uzak kalabileceklerini ve alternatif mücadele yollarını göstermeye çalışacağız."
"BAL ARILARI OLMAZSA BİTKİSEL ÜRETİM ÇÖKER"
Arıların, Türkiye’nin ayçiçeği üretimine önemli katkı sağladığını belirten Oskay, şunları kaydetti: "Yapılan bilimsel araştırmalarda bal arılarının, özellikle ayçiçeği üretimine yüzde 40 civarında katkısı var. Arılar, tozlaşmanın olduğu dönemde ayçiçeğinde yüzde 40 dolayında üretimin artmasını sağlıyorlar. O yüzden, bal arılarına sadece bal üretir şeklinde yaklaşmamak lazım.
ABD’de yapılan çalışmalarda, bal arılarının bitkisel üretime olan katkısının arı ürünlerine göre 10 kat daha fazla olduğu biliniyor. Bal arıları bizim için çok önemli. Bal arıları olmazsa, bitkisel üretim çöker. Arı ölümleri, ileri ki yıllarda yiyecek üretiminin yüksek oranda düşmesine neden olabilir. Gelişmiş ülkeler bu konuda panik içindeler diyebiliriz. ’Bal arısını nasıl kurtarabiliriz?’ sorusu üzerinde çalışıyorlar. Bizim de bu konuları çok iyi izleyip ona göre politikalar üretmemiz lazım.
Türkiye, dünyanın hiç bir ülkesinde olmayan özelliğe sahip. Türkiye’de 5 farklı arı ırkı ve bunların ekotipleri yaşar. Yani genetik kaynak bakımından çok zengin bir ülkeyiz." Tekirdağ Tarım İl Müdürlüğü’nden edinilen istatistiki verilere göre, 2010 yılının 3. döneminde Tekirdağ’da, 1 milyon 367 bin 73 dekar ayçiçeği ekilirken, ayçiçeğinden 370 bin 489 ton üretim elde edildi. Yine Tekirdağ’da kanola bitkisi ise aynı dönemde, 137 bin 750 dekar ekildi ve 53 bin 85 ton da üretim elde edildi.
TRAKYA ARISI’NIN ÖNEMİ
Türkiye’nin arı ırkları bakımından zengin bir ülke olduğunu ifade eden Oskay, Kırklareli’nin Istıranca Dağları’nda yaşadığı tespit edilen Trakya Arısı’nın, Kafkas Arısı’ndan sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından koruma altına alınan ikinci arı ırkı olduğunu bildirdi. Oskay, "Kırklareli’nde Istıranca dağlarının eteklerinde 30 kilometre çapında bir alanda, çeşitli araştırmalar neticesinde Trakya Arısı’nın varlığı ispat edildi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı da, bu bölgeyi koruma alanı ilan etti. Bu, Trakya Bölgesi’nde dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan arı ekotipinin olduğunu gösteriyor. Bu yüzden, Trakya Arısı’nın, bal arısı ekotipinin olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlandı ve koruma altına alındı. Bu sezondan itibaren Kırklareli Arı Yetiştiricileri Birliği ile birlikte protokolümüz doğrultusunda üstün verimli, hastalıklara ve zararlara dirençli arı hattı oluşturmaya çalışacağız. Kimyasallardan uzak tutabilmek için hastalıkları ve zararlara dirençli ıslah çalışması yapılacak. Proje başarılı olursa arıcılarımız artık, balda, polende ve bal mumunda kalıntı bırakan, hastalık ve zararlıların zamanla direnç gösterdiği kimyasal uygulamaları yapmak zorunda kalmayacak."
2