Bakan Şimşek enflasyon hedefini açıkladı!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da “MÜSİAD 2024 Yılı Değerlendirmesi ve 2025 Yılı Beklentileri” programında önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek "Dolar hepimizi ilgilendiriyor, küresel para birimi. Dolardaki dalgalanma bizi etkiliyor, hammaddeyi dolarla ithal edip ihracatı euroyla yapıyoruz" ifadesini kullandı. Konut satışlarına ilişkin olarak Şimşek "Dar gelirli vatandaşlarımızın, ilk defa konut alacakların konuta erişimi bu dönemin en önemli önceliği" sözlerini söyledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Avrupa ve ABD’de ekonomi politikalarında belirsizliklerde bir artış var. Önemli ölçüde siyasi dinamiklerden kaynaklanıyor. Ama küresel enflasyondaki düşüş destekleyici çünkü daha uygun kısa vadeli finansal koşullar programı da Türkiye’deki ekonomik aktiviteyi de destekleyici nitelikte.
Emtia fiyatlarına baktığımız zaman reel olarak artış öngörülmüyor. Bizi yakından ilgilendiren petrol ve doğal gaz gibi emtia fiyatlarında bugün itibarıyla reel artış öngörülmüyor.
‘TÜRKİYE LİDER ROLÜNÜ OYNAMAYA DEVAM EDECEK’
Jeopolitik gelişmeler Türkiye’nin aslında artan jeopolitik önemini ortaya koyacak. 2205’te bu daha net ortaya çıkmış olacak. Bölgemizdeki birçok sorunun çözümünde Türkiye lider rolünü oynamaya devam edecek.
Bizim ihracatın yüzde 76’sı Avrupa ve Orta Doğu, Kuzey Afrika’ya gidiyor. 2025’te öngörülen büyüme, 2024-2023'e göre çok daha olumlu.
"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE ENFLASYON DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR"
Dezenflasyon tabi dünyada enflasyonda düşüş devam ediyor. 2023-2024'e göre 2025’te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek. Öngörülen rakam ortalama yüzde 4.3. ABD gibi, AB gibi bölgelerde yüzde 2 civarına enflasyonun inmesi bekleniyor. Bu gerçekleşirse Avrupa Merkez Bankası, Amerika Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz oranlarının daha da düşmesi beklenir. Gelişmekte olan ülkelerde enflasyon düşmeye devam ediyor. Bu küresel fonlama maliyetini kısa vadeli olumlu etkiliyor. Uzun vadeli borçlanma faizleri şu anda yukarı yönlü.
Emtia fiyatlarında 2025’te göreceli olarak önemli bir değişim öngörülmüyor. Sabit, istikrarlı olması bekleniyor. Jeopolitik gerginliklerde ciddi artış var. Finans piyasaları, sermaye piyasaları pek bunu kale almıyor gibi. Ya etkilerinin sınırlı olacağını düşünüyorlar ve fiyatlıyorlar ya da burada bir kopuş var.
Kısa vadede Türkiye ekonomisini destekleyici bir ortam var. Uzun vadede dünya önemli sorunlarla karşı karşıya. Bu sorunların nasıl yönetileceği hususu bizleri, herkesi etkileyecek.
Dünyada ticarette bir parçalanma söz konusu. Küresel borç milli gelire göre yüksek seyrediyor. Uzun vadeli faizlerin yüksek olduğu ortamda bu bir sorun kaynağı. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Verimliliği artıracak bir taraftan yıkıcı teknolojik devrimlerle karşı karşıya. İklim değişikliği diğer bir önemli konu.
"DOLARDAKİ DALGALANMA BİZİ ETKİLİYOR"
Dolar hepimizi ilgilendiriyor, küresel para birimi. Dolardaki dalgalanma bizi etkiliyor, hammaddeyi dolarla ithal edip ihracatı euroyla yapıyoruz. Paritedeki değişiklik bizim rekabet gücümüzü etkiliyor. Ticaret savaşları başlarsa büyümeyi olumsuz etkiler. Dolayısıyla bunlar yapısal, biz bilmiyoruz, bir belirsizlik var.
Çin'in otomotiv üretim kapasitesi 45 milyon. Dünyanın toplam otomobil pazarı 90 milyon. Çin yeni yeni ihracata başladı. AB ve ABD'nin tedbir alması halinde bizim pazarlar az etkilenecek. Bizim bir miktar bu konulara kafa yormamızda fayda var. Dolayısıyla diğer sektörlerde benzer hususlar var.
Kötümser olmamız için sebep yok. Trendleri iyi okuyup tedbir almamız gerekliliği çok net.
Küresel faiz oranları sıfıra yakınken borcun ne kadar olduğu önemli değildir. Uzun vadeli faizler yüksek kalacaksa o zaman da bu yüksek borçluluk bizim pazarlarımızda sorun ve stres üretebilir. Biz Afrika'ya önemli pazar olarak bakıyoruz. Oralarda borçluluk yüksekse büyümeyi etkiler stres yaratır. Pazarlarınızı da gözden geçirmenizde fayda var.
Türkiye'nin toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 95. Dünya ortalaması yüzde 346. Türkiye bu anlamda da avantajlı.
"MAALESEF DAHA HIZLI YAŞLANACAĞIZ"
65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusa oranı dünyada da yüzde 10 bizde de yüzde 10. Maalesef bundan sonraki dönemde biz daha hızlı yaşlanacağız. Daha hızlı yaşlanma riskimiz bir realite. Kısa vadede yaklaşık bizim yaptığımız tahminlere göre 18 yıllık çalışma çağındaki nüfusun artıda olacağı bir dönem olacak. Ondan sonra bunu terse çevirmenin önemli alanlarından biri kadınların iş gücüne katılma oranları olmalı. Atıl olan iş gücünün aktif hale getirilmesi olacak.
"YAPAY ZEKA İNSAN ZEKASINI SENEYE YAKALAYACAK"
Yapay zeka eski sanayi devrimlerine hiç benzemiyor. Bu sizin işinizi nasıl etkiler? Yapay zeka, robotlar, üretim hatları bunlar sizin rekabet gücünüzü nasıl etkiler bu konu üzerinde düşünesiniz diye söylüyorum. Yapay zekanın insan zekasına yaklaştı mı sorusuna cevap olarak bir blog yazıldı. Genel anlamda yapay zekanın insan zekasını yakalaması ya bu sene ya da gelecek sene olacak. Yapay süper zeka muhtemelen 2030'da yakalanmış olacak. Sektör temsilcileri net şekilde ortaya koyuyor.
"PROGRAMA İNANMANIZI İSTİYORUZ"
Türkiye'de cari açık dramatik şekilde düştü, bu iyi bir haber. Daha az dış borç alacağız demek. Rezervlerimiz arttı, kırılganlık azaldı. Türkiye'nin risk primi düştü, borçlanma faizlerine etkisi var. KKM 144 milyar dolarla zirveye ulaşmıştı, zirveye göre 110 milyar doların üzerinde düşüş var. Gerçekten bu programa inanmanızı istiyoruz. Bu programı uygulamaya devam ettiğimiz sürece kredi notumuz da artmaya devam edecek. Para politikasının, maliye politikasının sınırı var, bu nedenle üretim ve ihracata öncelik veriyoruz.
"VERGİ YÜKÜNÜN ADİL DAĞILIMINI SAĞLAYACAK TEDBİRLER VAR"
Bütçe disiplini önemli, geçen sene tedbir almak zorunda kaldık, kimse yüksek vergi istemez, anlıyorum, ama tedbirleri almasaydık sonuçları daha ağır olurdu. Bütçe açığını geçen sene %5,2 ile sınırladık. Para politikasının, maliye politikasının sınırı var, bu nedenle üretim ve ihracata öncelik veriyoruz. Vergi yükünün adil dağılımını sağlayacak tedbirler var. Büyük mükelleflerin, yıllardır zarar açıklayan mükelleflerin incelenmesini önceliklendirdik. 2025'te önceliklerimiz büyük mükellef incelemeleri, sektörel saha denetimleri olacak, sektörel karlılık oranlarından düşük kalan mükellefler olacak. Kamuda kiralık taşıt sayısını %16 düşürdük. Türkiye'nin brüt dış finansman ihtiyacı azalıyor.
"HEDEFİMİZ ENFLASYONU BU SENE YÜZDE 20 CİVARINA ÇEKMEK"
2025'te hedefimiz dezenflasyonun daha hissedilir olması ve yapısal dönüşümün hızlanması. Bütçe disiplinini sağlamaya devam edeceğiz. Dezenflasyon süreci başladı. Hedefimiz enflasyonu bu sene %20 civarına çekmek, bir sonraki sene de %10'lar civarına ve daha sonra tek haneye çekmek. Hizmet sektöründeki enflasyonda büyük katılık var, bu katılığı kırmak zaman alacak. Mal fiyatı %36 artarken, manşet enflasyon neden %44 olmuş, çünkü kirada üst sınırı kaldırdık. Tüm hizmetleri alırsak %66 artmış, hizmet enflasyonu bizim öngördüğümüzden daha katı ve daha yüksek, şimdi tepki vermeye yeni başladı. Birkaç puanlık sapmanın özünde birkaç etken var ancak resim çok net ortada. Dezenflasyon programı ile 2024-2026 öngörülerimizi oturttuk, geçen yılın ilk yarısında birkaç puanlık sapma var, biz inanıyoruz ki bu, bu yılın ikinci yarısında telafi edilecek. Dolayısıyla bu enflasyon inecek. TCMB'ye destek olmak için maliye ve gelirler politikası devreye girmeli.
Reel sektör ve hane halkının enflasyon beklentilerinde program hedeflerine göre bir farklılık var, kısmen kredibiliteyi inşa ederek, kısmen sonuç alarak ve kısmen de daha iyi iletişim ve doğru politikalarla bu farkı azaltabiliriz.
Yeniden değerleme oranı şu, sonra da enflasyonun düşmesini bekliyorlar, deniyor, yeniden değerleme oranına tabi üç ürün hariç ki onu da bu oranda artırıyoruz, enflasyon sepetindeki payı yüzde 0,36.
"DAR GELİRLİ VATANDAŞIMIZ İLK KONUTUNU ALACAK"
Dar gelirli vatandaşlarımızın ilk defa konut alacakların konuta erişimi bu dönemin en önemli önceliği. Hayat pahalılığının en önemli bileşeni kira, bu nedenle de bu alana büyük önem vereceğiz. Depremin etkisi azaldıkça kaynağın en büyük kısmını konut arzı kanalına yönlendireceğiz. Konut arzını artıracak bütün tedbirleri alacağız. Gıda arzı artırmak da öncelik alanlarımızdandır. Enerjide önemli bir sübvansiyon var, devam ettiriyoruz, hem elektrik hem de doğal gazda. Yenilenebilir enerjiye öncelik veriyoruz.
İç talepte bir yavaşlama oldu, net ihracatın katkısı artıya dönecek, nispeten düşük ama enflasyon ve dış açık yaratmayan geçici olarak daha makul gideceğiz, daha sonra yüksek büyümenin temellerini sağlayacağız demiştik. Ekonomik aktiviteye baktığımızda resmi iyi okumak lazım, Türkiye ekonomisinin %77'si sanayi dışı sektörler, hizmet sektöründe büyüme güçlü. Kısa vadede imalat sanayiinde geçici sınırlı bir düzeltme vardı, genel olarak reel kesim güven endeksi, kapasite endeksi, nereye bakarsanız bakın son birkaç aydır iyileşme başladı. İstihdam bizim için en önemli gösterge, son bir yılda 1 milyon kişiye istihdam sağlandı, imalat sanayii ve belli alanlarında sıkıntı olduğunun farkındayız, ancak ekonominin geneli için kötümser olmak için neden yok. "Rekabet gücünü kaybettik" korkuları var, AB ithalatında düşüş var, Türkiye'nin AB'ye ihracatında düşüş yok, artış var. Yaşadığımız bazı sıkıntıları rekabet gücünden çok küresel gelişmelere bağlamakta fayda var.
"İHRACAT ÖNCELİĞİMİZ"
İhracat bizim en büyük önceliğimiz. Reeskont kredisini indirdik, imkan olursa daha da indireceğiz. Kurumlar vergisini ihracatçılar için artırmadık, tam aksine düşürdük. Yakın dönemde reeskont kredi maliyetini %35'ten %30'a düşürdük, halbuki TCMB faizi 250 baz puan düşürdü, önceliğimiz üretim ve ihracat.
Zorlanan bazı sektörler var, KOSGEB üzerinden belirli sektörlerin prim desteği, finansman desteği gibi konularda çözümler ürettik. Çiftçilerimizi güçlü bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz. Çiftçilerin kullandığı kredinin faizinin %70'ini bütçeden ödüyoruz, 2025 yılında bütçeden 160 milyar TL ödeneğimiz var. Tarımsal üretim, tarım sektörü ve çiftçilerimiz bizim için önemli. Esnafımızı da destekliyoruz, 802 bin esnafımıza desteğimizi 60 milyar TL'ye çıkarıyoruz. İhracatı ve yatırımları bütçe disiplinini bozmadan destekliyoruz.
Bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye iyi gidiyor, kötümser olmak için hiçbir sebep yok. Finansmana erişim 2025'te iyileşecek.
- İstanbul'da yazdan kalma günler! Güneşi görenler soluğu dışarıda aldı
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliyev ile görüştü! İşte masadaki konular
- Ünlü yazar Selim İleri hayatını kaybetti
- Bu kez istifçilik değil birincilik için! Evlerinde 45 gün boyunca 15 ton atık biriktirdiler
- Bakan Kurum, depremzede Hüseyin’e verdiği halı saha sözünü tuttu