Bakan Şimşek'ten CNN TÜRK'te açıkladı: En zor dönemi geride bıraktık
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin ekonomideki yol haritasını Gündem Özel'de anlatıyor. Hande Fırat ve Ahmet Hakan soruyor; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yanıtladı.
Bakan Şimşek'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Son 1 yıldır gerçekten geçmişte olmadığı kadar bir yoğunluk oldu. Seyahatler çok oluyor. Dolayısıyla yoğunluk iki boyutlu. Bir taraftan uluslararası arenada programın anlatılması, bir taraftan programın artması. İçeride ve dışarıda yoğun bir trafik var.
CARİ AÇIĞI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALTTIK
Birincil önceliğimiz ülkenin dış kırılganlığını azaltmak. Bu bizim ana hedeflerimizden bir tanesiydi. İkinci başlığımız da enflasyonu kontrol altına almak. Bizim geçen sene başlarken makro finansal istikrar derken bunu kastettik. Geçen sene mayıs ayı itibarıyla 57 milyar dolarlık cari açığımız vardı. Cari açığı 19 milyar dolar civarına indirdik. Çok önemli bir kazanım. Cari açığı önemli ölçüde azalttık. Uluslararası rezervlerimiz bugün itibarıyla 147 milyar dolar civarına çıktı. 153 milyar dolar üzerinde rezerv olacak. Net rezervlerimiz 78 milyar dolar iyileşti. Yaklaşık 90 milyar dolar üzerinde cuma günü itibarıyla iyileşme var. Bu da kırılganlığımızı azalttı. Ülkemizin uluslararası rezervleri arttı.
RİSK PRİMİNDEKİ DÜŞÜŞ
Ülkemizin mayıs ayında risk primi çok yükselti. 700 baz puanın üzerindeydi. Şu an itibarıyla 270'in altına düştü. Risk primimizdeki düşüş bize benzer ülkelere göre çok daha iyi. 700 baz puandan 270 baz puanın altına düşürdük. Hala yüksek ama doğru yoldayız. Dış borçlanma maliyetimiz düştü. Hem dış kaynağa erişim arttı, hem daha uzun vadeli. Bankalar en son 2016 2017'de sermaye benzeri kaynak bulabilmişlerdi.
TÜRKİYE GRİ LİSTEDEN ÇIKTI
Türkiye gri listeden çıktı. Bu önemli bir kazanım. Yurt dışında hesap açmak zorunda kalırsanız o zaman gri listedeki ülkelerin vatandaşların şirketlerine özel bir inceleme süreci var. Bizim itibarımız arttı. Türkiye'nin itibarı arttı. Bunlar dış kırılganlığımızı azaltan, dayanıklılığımızı artıran unsurlar.
Enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledik. Birincisi geçen sene Türkiye eşi benzeri görülmemiş en büyük deprem felaketini yaşadı. Sadece deprem değil tabii diğer faktörler de var. Ciddi bir bütçe açığıyla karşı karşıyaydık. Öyle bir büyük açığı bankacılık sektöründen finanse etmeye çalışırsanız reel sektöre kaynak kalmaz. Biz tedbir aldık. Bütçe açığını yüzde 5.2'de tuttuk.
TÜRKİYE'YE DAHA ÇOK KAYNAK GELİYOR
Sadece daha ucuza borçlanmıyoruz. Daha çok borçlanma imkanı, yani Türkiye'ye daha çok kaynak geliyor. Geçen sene, Ocak-Mayıs döneminde bankalarımız yurt dışına 100 dolar borç ödedikleri zaman sadece 97 dolar bulabiliyorlardı. Yani net fazla 3 dolar ödemek zorundaydılar ve pahalıydı. Bu sene 100 dolar borç ödediklerinde 150 dolardan daha fazla kaynak buluyorlar. Real sektördeki durum daha dramatik. Geçen sene reel sektör, yani büyük şirketler yurt dışına 100 dolar borç ödediklerinde 73 dolar bulabiliyorlardı. Şimdi 120 doların üzerinde. Bunlara 'rollover asyası' diyoruz. Dolayısıyla hem dış kaynağa erişim arttı, hem daha ucuza dış kaynak bulabiliyoruz, hem de daha uzun vadeli. Yani çok daha elverişli koşullarda. Bu da kalkınmayı da getiriyor beraberinde.
"İTİBARIMIZ ARTTI"
Türkiye'nin itibarı arttı. Şimdi bunlar dış kırılganlığımızı azaltan, bünyemizi dış şoklara karşı güçlendiren, dayanıklılığımızı arttıran unsurlar. Bir şey daha hatırlarsanız, ikinci başlığımız vardı. O da enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledik. Şimdi tabii haklı olarak belli çevreler, finans çevreleri, piyasalar, vatandaşlar diyor ki, ya geçen sene enflasyon %38-40 civarıydı. Şu anda daha yüksek. Yani siz neyi başardınız, ne değişti diyorlar, haklı olarak. Şimdi şöyle bir şey, genelde başka türlü olsaydı sorusu sorulur. Yani bu program uygulanmasa ne olurdu mesela? Bu sorulmuyor.
Birincisi, geçen sene Türkiye hakikaten eşi benzeri görülmemiş son 100 yılın en büyük bir deprem felaketini yaşamış. Bu da bütçede çok büyük bir açığa sebep olmuş. Sadece deprem değil tabii, diğer faktörler de var. Ama ciddi bir bütçe açığı ile karşı karşıyaydık. Yani geçen sene bu programı başlatmadan önce piyasanın beklentisi ve bazı tahminler, bütçe açığı milli gelirin %9.8'ine, %9'ına, %10'una ulaşır diye bir beklenti vardı. Şimdi öyle bir açık tabii çok daha enflasyonist olurdu. Ne olurdu mesela? Öyle bir büyük açığı bankacılık sektöründen finanse etmeye çalışsanız, o zaman bütün kaynakları kendinize çekmeniz lazım, reel sektöre kaynak kalmasın. Şimdi biz ne yaptık? Onun yerine tedbir aldık. Geçen sene Temmuz ayında ciddi tedbirler aldık, almak zorundaydık. Tabii ki kısmen borçlanacaksınız ama kısmen de tedbir almanız lazım.
ENFLASYONUN KONTROLDEN ÇIKMASI ENGELLENDİ
Kur korumalı ödemek diye bir konsept vardı ülkede. Şimdi bu uygulama, eğer kur, bankaların verdiği faizden çok daha fazla, yani lira değer kaybederse, farkı Merkez Bankası para basarak veriyordu. Hazinede, zaten bütçede böyle bir kaynak yoktu. Şimdi, geçen sene biz, uluslararası dış kaynağa, finansmana erişmeseydik, düzeltme noktasında bu ilerlemeleri sağlamasaydık, çok büyük ihtimalle, bazılarının beklediği gibi, lira ciddi bir şekilde değer kaybedebiliyordu. Eğer kaybetseydik, Merkez Bankası çok daha fazla para basmak zorunda kalacaktı. Türkiye gerek deprem felaketini, gerekse kur korumalıyı yöneterek, ciddi bir şekilde enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledi. Biz zaten, ilk yılı geçiş yılı olarak belirlemiştik. Dolayısıyla özetlersek, hem iç kırılganlığı azalttık, hem dış kırılganlığı azalttık.ENFLASYON TEK HANEYE DÜŞECEK Mİ?
Enflasyonda kalıcı düşüş başladı, devam edecek. Enflasyon, en kötü vergidir. En adaletsiz vergidir. Çünkü enflasyon, hakikaten dar gelirliyi çok etkiliyor. Gelir dağılımını bozuyor. Dolayısıyla ne yapıp ne edip, vatandaşımızın kalıcı alım gücünün artışı için, kalıcı refah artışı için, bizim enflasyonun kontrolünü almamız lazım. Fiyatlar daha yavaş artıyor ama artmaya devam ediyor. Dolayısıyla enflasyonda düşüş, fiyatlarda düşüş anlamına gelmiyor. İki şeyi karıştırmamak lazım. Ama şunun altını tekrar çizmek istiyorum. Biz enflasyonun dar geriliği, çok etkilediğini, bir geçir sıkıntısı olduğunun farkındayız. Bunu biliyoruz ve bu şuurla hareket ediyoruz. Ama kolayca çözümler yok. Kestirme çözümler yok. Bakın, az önce de söyledim. 56 ülke 100 enflasyon şoku incelenmiş. Ortalama 3.4 yıl almış şok öncesi. Bizim şok öncesi ne? Şok öncesi diyelim ki tekhane. Tekhaneye bizim gelmemiz. Onun için biz bu programı yaparken 3 yıllık perspektif ortaya koyduk. Bakın ilk yıl kontrol altına aldık. Şimdi dezenlasyon başladı, bakın başladı. Belirgin, kalıcı bir dezentlasyon. Enflasyonda inişin şu anda içindeyiz. Şimdi düşünün, önümüzdeki yılın başı için perspektif sunmak istiyorum. Önümüzdeki yılın başında, yani 2025'in başında ilk çeyreğinde, enflasyon 30'lu rakamlara düşündük.
2025'TE ENFLASYON NE OLACAK?
2025 Haziran, Temmuz gibi, çok büyük ihtimalle 27 rakamlara düşecek. Belki daha önce düşer. Perspektif vermek için söylüyorum. Yılın sonunda da bizim hedefimiz, Merkez Bankası'nın bandının üstü değiştirmezlerse yüzde 21. Ama biz, yüzde 17 istiyoruz. Gelecek senenin sonunda enflasyonun yüzde 20'nin altına indirebileceğimize samimi bir şekilde inanıyoruz. Tabii 2025'in sonunda. Biz samimiyiz bu konuda. 2025'in ikinci yarısında çok belirgin bir düşüş olacak hissedilecek. İşte bütün bunları aşmak için, yani kalıcı refah artışı için, daha adil gelir dağılımı için enflasyonu tekrar tek hale indireceğiz. Şimdi AK Parti bunu başardı. AK Parti hükümetleri bunu başardı.
Bakın, 70'li yıllarda her gelen enflasyonu düşüreceğim demiş. 80'li yıllarda rahmetli Özal tek başına iktidar. Uzun süre bir sürü program, bakan geldi gitti ama düşürülemedi. 90'lı yıllar ortalama enflasyon %70'in üzerinde düşürülemedi. Kolay değil, kolay değil. Ama biz 2003 sonrasında, 2002 sonrasında enflasyonu gerçekten tek hale düşürdük.
GELECEK SENE BU OLMAYACAK
Tekrar edeyim, fiyat artışlarındaki yavaşlama hissedilir düzeyde. Şu anda reel olarak fiyatlar artmıyor, düşüyor. Konut aynı şekilde. Dolayısıyla mesela eğitim, son on iki aya baktığınız zaman yüzde 120'nin üzerinde bir artış vardı. Ama geçmişte muhtemelen tutulmuş, şimdi yansıyor. Ama gelecek sene bu olmayacak. Örneğin kirada da aynı şekilde. Biz mesela konut arzını artıracağız. Mesela bu sene deprem bölgesinde 201 bin tane konut teslim edilecek.
CUMHURBAŞKANIMIZIN DESTEĞİNİ HEP HİSSETTİK
Ülkede tabi bir takım dengesizlikler var. Pandemi olmuş, savaş olmuş, deprem olmuş. Bunları görelim. Eksiklikler, yani dengesizlikler var. Ama sonuçta, biz bir program ortaya koymuşuz. Programı kararlılıkla uyguluyoruz. Ve Cumhurbaşkanımızın desteğini hep güçlü bir şekilde hissettik.
DÜNYADA TEK ÜLKEYİZ
Kredi notumuz arttı değil mi? Kredi notu son bir yılda hatta 2024 yılında her üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından kredi notu arttırılan tek ülkeyiz dünyada tekiz. Bakın abartmıyoruz. Moody's iki kademe arttırdı. Fitch iki kademe arttırdı. Ve Standard & Poor's bir kademe arttırdı ama pozitif görünüm var. Yani siz bu programı uygularsanız arttıracağım diyor.
Enflasyon yüksekse planlama yapmak zordur. Fiyatlama zordur. Stok yönetimi zordur. Gerçekten zordur. Hatta bazı ülkelerin iş insanları yüksek enflasyon ortamında nasıl faaliyet göstereceklerini bilmiyorlar. Bir örnek vereyim. Dostumuz bir ülke. Ben bu sene dedim ki ya Türkiye'de faaliyet gösteren, önde gelen şirketlerimizin CEO'larıyla biz bir araya gelelim bir akşam. Dinleyelim yani ne sorunlar var, nasıl yardımcı olabiliriz, nasıl daha çok yatırım çekebiliriz. Türkiye'yi çok seven bir ülke. Dedim ki geçen sene sizin ülkenizden dünyaya 80 milyar doların üzerinde yatırım gitti. Çok ciddi bir yatırım. 80 milyar dolar yurt dışına yatırım yapıldı. Ama dedim Türkiye'ye çok fazla bir şey gelmemiş. Niye dedim. Biz sizinle dost değil miyiz? Açıkça öyle söyledim. Ne dediler bana? Burası bizim ikinci vatanımız. Biz burayı çok seviyoruz. Buraya yatırım yapmak istiyoruz. Ama enflasyon ortamında nasıl faaliyet göstereceğimizi bilmiyoruz.
KDV ORANLARINI ARTIRMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ
İndirimli oranları gözden geçireceğiz, etkinlik açısından, verimlilik açısından. Dolayısıyla o husus bir kenara, genel KDV oranlarında artış gündemimizde yok. İki, kurumlar vergisinde bir artış gündemimizde yok. Gelir vergisi dilimlerine ilişkin bir artış gündemimizde yok. Tabi ki programın çok boyutu var. Diyelim ki belli bir alanda, ithalatta, biz risk görmeye başladık. Veya içeride bir takım sektörlerin korunma ihtiyacı var. Ona yönelik tedbirleri her zaman alırız. O ayrı bir istisna. Ama bu istisnai durumlar için söz konusu. Ben spesifik örneklere girmek istemiyorum. Dolayısıyla şu anda bizim gündemimizde, bu an itibariyle kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV genel oranlarında herhangi bir artış gündemimizde yok. Geçen sene Eylül'de de söyledim bunu.
MİLLİ GELİRİMİZ O ZAMAN ARTACAK
Mesela şu anda, kadınların iş gücüne katılım oranı %36 Türkiye'de. OECD ülkelerinde %66. Nereden geldik %36'ya? %20'lerden geldik. İlerleme kaydetmişiz. Ama eğer biz OECD ortalamasını yakalarsak, kadınların iş gücüne katılım oranında, ne olacak biliyor musunuz? Bizim milli gelirimiz bugün dünden %20 daha yüksek olacak. Ve Türkiye o zaman, yüksek gelirli ülkeler grubuna girecek.