Deutsche Bank'tan Türkiye analizi: Başarırsa eşsiz bir örnek olacak

KASIM VE ARALIKTA İNDİRİM BEKLENİYOR

Deutsche Bank Ortadoğu ve Doğu Avrupa Araştırma Müdürü Hans-Christian Wietoska, Türkiye’nin makroekonomi politikalarındaki değişim, enflasyon, faiz beklentileri ve yatırımcıların Türkiye’ye bakışına ilişkin sorularını yanıtladı. Wietoska, Türkiye’de yıl sonu itibarıyla enflasyonun yüzde 40 seviyesine gerilemesini, politika faizinde ise kasım ve aralık olmak üzere 500 baz puan faiz indirimi öngördüklerini söyledi ve ekledi: “Bu baz senaryomuz ve gevşeme gelecek yılın başlarında da sürecektir.”

REZERVLER GÜN GEÇTİKÇE GÜÇLENİYOR

Son aylarda Türkiye’ye ilişkin algının oldukça olumlu olduğunu belirten Wietoska, net rezervlerin 10 milyar doları aştığını ve uluslararası rezervlerin 150 milyar dolar seviyesine yaklaştığını anımsattı. Enflasyonun zirveyi gördüğüne dikkati çeken Wietoska, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ekonominin dengelenmesi açısından ilk aşama başarıyla tamamlandı. Şimdi ikinci aşama başlıyor. Enflasyon zirvenin ardından düşüşe geçiyor ve güçlü bir dezenflasyon süreci bekliyoruz.”

‘BU KONUDA OLDUKÇA İYİMSERİZ’

Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu sürdürmesinin önemli olduğunu kaydeden Wietoska, “Kolay olmayacak ama daha önce dünyada yüzde 75 enflasyonu olan hiçbir ülke resesyona girmeden enflasyonu düşürmedi. Türkiye resesyona girmeden ekonomisini dengelemeyi başarabilirse eşsiz bir örnek olacak ki Türkiye’nin bunda başarılı olacağı konusunda oldukça iyimseriz. Ancak yarı yolda politika hataları olmamalı” diye konuştu.

İLGILENMEYEN YATIRIMCI YOK

Uluslararası yatırımcıların Türkiye algısındaki değişimi de değerlendiren Wietoska, ‘carry trade’ ve yabancı para cinsinden ticarete ilginin oldukça yüksek olduğunu ve son 6 ayda bu alanda Türkiye ile ilgilenmeyen yatırımcı neredeyse olmadığını söyledi. Yıl sonu dolar/TL beklentilerinin ise 37 olduğunu kaydeden Wietoska, TL’de reel anlamda değer kazancı öngördüklerini söyledi.

TL TAHVİLLERE 10 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE GİRİŞ OLABİLİR

Wietoska, ancak asıl önemli noktanın Türk lirası cinsinden tahvillere yatırım olduğunun altını çizerek, konuşmasını şöyle tamamladı: “Burada da bakış açısında büyük bir değişiklik söz konusu. Yabancılar tahviller konusunda oldukça heyecanlı. Kısa süre önce uluslararası yatırımcılarla bir toplantıdaydım ve Türkiye en gözde ülkelerden biriydi. Yatırımcılar sabit gelir ticaretine girmekle çok daha fazla ilgileniyorlar. Son 8 haftada (Türk lirası cinsinden tahvillere) 8.5 milyar dolarlık giriş gördük. Bu rakam yıl sonuna kadar 20 milyar dolara kadar çıkabilir. Yani bu yılın sonuna kadar en az 10-15 milyar dolarlık daha tahvil girişi için imkan var. Önümüzdeki yıl bu rakam daha da artabilir ve toplamda 30-40 milyar dolara ulaşabilir.”