EkonomiDuygularınız bütçenizi altüst etmesin

Duygularınız bütçenizi altüst etmesin

Paylaş
Duygularınız bütçenizi altüst etmesin

Bütçe dışı harcamalarda duyguların etkisi çok fazla. Üzüntü ve sevinç, kararsızlık, ruhen boşlukta hissetme, depresyon.... Aklınıza gelen tüm ruhsal durumlar kontrolsüz alışverişe neden olabiliyor. Cepteki para, karttaki limit gözyaşıyla birlikte akıp gidiyor. Yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Aman dikkat!

Çin’de bir üniversitede Oxford onaylı anket kullanılarak yapılan araştırma, aşırı üzülen ve üzüntü hissiyle başa çıkmaya çalışan kişilerin alışverişe daha yatkın olduğunu ortaya koydu. Bir başka ifadeyle üzüntülü kişiler yaşadıkları duygusal boşluğu doldurmak için daha çok alışveriş yapıyor ve para harcıyor. Ayrıca dizi ya da film izlerken bazı sahnelerden etkilenerek üzülenlerin de alışveriş eğilimi artabiliyor. Yani duygularını kontrol edemeyen bireyler ekonomik durumlarını zora sokacak harcamalara yönelebiliyor. Bütçe dışı plansız harcamalar ise stresi ve üzüntüyü katlayan bir sonuç olarak ortaya çıkıyor. Bu gibi durumlarla baş etmek elbette mümkün. Peki bütçe kontrolü için duygu kontrolü nasıl sağlanır? Detaylarını Psikolojik Danışman Dr. Feyza Çelen’le konuştuk.

Haberin Devamı

İSTERSEK BUNU ÖNLEYEBİLİRİZ

Alışveriş yapma kavramının öğrenilen bir davranış olduğunu vurgulayan Çelen, “Bundan iki sonuç çıkarabiliriz. 1-İçinde geçmiş alışkanlıklar ve yaşanmışlıklarımızın izi vardır. 2-İstersek bunu fark edip yönetebilme ve değiştirebilme potansiyeli vardır. Çocukluğumuzda, ebeveynlerimizi önce izleriz. Bir masa başında almaya, satmaya karar veren, alışverişten önce liste yapan, ‘Dur şunun taksidi bitsin sonra bakarız’ diyen, ‘Gelirken ekmek al’ gibi basit ve sıradan gördüğümüz her şeyin bu öğrenmeye etkisi büyüktür” dedi.

KARAR ALMA BECERİSİNİ ETKİLER

Üzgün ve kızgınken, duyguların yoğunluğuyla baş etmeye çalışırken ‘Canımın istediği şeyleri yapmak iyi gelir’ düşüncesiyle gereksiz harcamalar yapılabildiğini belirten Feyza Çelen, şöyle devam etti: “Özellikle depresyon öncesi girmiş olduğumuz aşırı hüzün ve üzüntü durumu, karar alma becerimizi fazlasıyla etkiler. Anlık kararlar vermek mesela yeni bir hisse senedi, nasıl ödeneceği bilinmeyen bir araba, bir anda aylar sonrasına yapılacak bir seyahat bileti, ufak tefek alışverişlermiş gibi görünen çanta, ayakkabı, kıyafetlerle aylar süren kredi kartı ekstreleri, ‘Evin şeklini değiştirmek istedim’ diyerek çıkılan mobilya alışverişleri bundan nasibini alır.”

Haberin Devamı

BOŞANMA ÖNCESİ VE SONRASI ÖRNEĞİ!

“Duygusal boşluklar, hayata dair arayışlarımız, bizi tarif edenlerin üstümüze biçtikleri maddi tanımlamalar, sevgi, ilgi ve şefkat arayışlarımızı herhangi bir nesneye sıkıştırma çabalarımız alışveriş kararlarımızın alt tabanını oluşturmaktadır” diyen Çelen, şu örneği verdi: “Boşanma öncesi karar verme aşamasında olan kadınların çoğu; sürekli AVM gezip aşırı harcamalar yaparken ve tatil dönemlerinde sınırsızca satın alımlar gerçekleştirirken, boşanma sonrasında ve yeni kurdukları hayatta bu tür alışkanlıklarının hatta isteklerinin kaybolduğunu sıklıkla belirtir. Yine ilgi ve sevgi gereksinimi hissettiklerinde bu yönleriyle yeniden yüzleşirler, yine de bu durumu önceki gibi şiddetli yaşamazlar.”

ÇOCUKLARA DA KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR

Haberin Devamı

Duygusal evrelerden geçerken yapılan harcama davranışlarının çocukları da etkilediğine işaret eden Feyza Çelen, “Bu süreçte onlar mutlu olsun diye yapılan abartılı harcamalar, onların yetişkinliğinde her sorun yaşadıklarında ya da en çok mutlu oldukları anlarda alışveriş sınırsızlığında gidip gelmelerine yol açacaktır, buna dikkat etmek gerekir. Yani sadece üzgün olduğumuzda değil mutluluktan taştığımız noktalarda da harcama dengesini kaçırabiliriz. Mühim olan duygu dozumuzun farkında olmamızdır” diye konuştu.

DENGE BULUNAMAZSA TATMİNSİZLİK DEVAM EDER

“Baş etmemiz gereken alışveriş değil, alışveriş duygusunun kendisidir” ifadelerini kullanan Çelen, şu noktaların altını çizdi: “İstediğiniz her şeyi satın alsanız da arzunun tatminsiz bir hali vardır. Kendini tamamlamaya çalışır ve hep bir başka arzuya doğru yönelir. ‘Alacaklarım bitti’ deseniz de içinizdeki tatminsizlik hep devam eder. Sadece harcamak değil de biriktirmek de bu yönüyle aynı dokudadır. Ne kadar biriktirirsen biriktir hep az gelecektir. Biriktirdikçe daha çok biriktirebileceğinizi fark edersiniz. Sonra biriktirmekten harcayamadığınız durumlar da ortaya çıkar. Dengeyi bulabilmemiz çok önemli. Yani konu, aldıklarınız ve alacaklarınızla ilgili değil, arzunun kavram olarak doyumsuz olduğudur. Bu gerçeği umut kavramı ile ele alıp, o üstümüzdeki acımasız baskısını hafifletebilmemiz mümkün. Umut etmek; daha anlamlı, bilinçli ve içi doldurulabilir bir haldedir. Ulaştığınız anda, doyumu daha uzun sürelidir.”

Haberin Devamı

‘ALINAMAYAN ŞEYLE’ GÜÇ MÜCADELESİ

Bir şeyi satın alamayacak durumda olmanın bu noktada arzuyu da artırdığını belirten Feyza Çelen, “Keyfin önündeki engellere kafa tutmak da isteyebiliriz. İşte o anlarda vereceğimiz yanlış kararlar, ciddi anlamda bütçemizi sarsabilir. Bu konu daha çok erkeklerde gözlediğimiz bir durum. Güçlü olmayı, yetebilmeyi hissetmek, doyurucu olabilmek ile ilgili. Bu yüzden daha riskli davranışlara girerek, sevdiklerine güç gösterisi yapabiliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Duygularınız bütçenizi altüst etmesin

SAHİP OLDUKLARINIZIN DEĞERİNİ BİLİN

Haberin Devamı

* Genellikle neye ihtiyacımız olduğunu, onu kaybettikten sonra anlayan bir yanımız var. Bu yüzden ‘sahip olunan her şeyin farkında olmak ve değerini bilmek’ anlayışımıza yatırım yapmamız şart.
* Son dönemde yaşadığımız duygusal durumların analizlerini kendi başımıza değil, bir uzman eşliğinde yapmak daha akılcı. Böylelikle tatminimizi tanır, kendimizi daha iyi yönetebilir hale geliriz.
* ‘Sepete eklemek, sepetten çıkarmak, sepette tutmak’ kavramlarının hepsi bizim parmak uçlarımızla şekil alıyor. Bu nedenle irademizin, kimliğimizin, en önemlisi duygularımızın farkında olmalıyız.
* Yoğun iş veya aktivite temposunda düzenli aralıklarla kısa molalar vermek, zihinsel ve duygusal olarak dinlenmeyi sağlar.