İade masrafı satıcıya ait
İnternetten alışverişin hızla artmasıyla birlikte kargo şubelerinde yaşanan yoğun iade işlemleri büyük bir sorun haline gelmiş, bunun çözümü için de iade süreciyle ilgili değişikliğe gidilmişti. Buna göre, geçtiğimiz aralık ayında yapılan düzenlemeyle, internetten alınan ürünlerin iadesinin, tüketiciler tarafından karşılanmasına karar verilmişti.
Gazete Haberi
TÜKETİCİ ÖDEYECEKTİ
Yani ürün ayıplı mal olarak değerlendirilmedikçe alışverişten vazgeçme, kargoyu teslim almama durumunda cayma hakkını kullanacak tüketici, kargo iade ücretini kendisi ödeyecek. Bu düzenleme 1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe girecekt
EVRENSEL STANDARTLAR
Konuyla ilgili dün açıklama yapan Ticaret Bakanlığı, küresel gelişmeler ve Avrupa Birliği (AB) mevzuatındaki güncellemelerin yakından takip edilerek iç hukuka entegre edildiği ifade edildi. Bu doğrultuda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği hükümlerinde satıcılar ile tüketiciler arasında adil bir denge sağlanması ve tüketicilerimizin evrensel standartlarda korunması hedefi ile düzenlemeler yapıldığı açıklandı.
CEZAİ ŞART ÖDEMEDEN
Bakanlığın açıklamasında, “Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nde 1.1.2025’te yürürlüğe girmesi öngörülen değişikliklerin 1.1.2026’da yürürlüğe girmesine ilişkin değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle cayma hakkının kullanılabileceği mal ve hizmetlere ilişkin sınırlamalar ve iade masraflarının tüketici tarafından karşılanabileceğine ilişkin hükümler ertelenerek tüketicilerimizin herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma haklarını kullanmaya devam etmeleri sağlanmıştır” denildi. Böylece e-ticarette, iade masraflarının tüketiciye yansıtılması 1 yıl ertelendi
MAĞDURİYETLER ENGELLENECEK
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ticaret Bakanlığı olarak düzenlemeler sonrası; ülkemizde vergi dahil yasal temsilciliği bulunmayan ve iş hacmi son dönemlerde çok hızla artan yurt dışı menşeli e-ithalatta ki ücretsiz kargo, ücretsiz iade, fırsat indirimleri gibi cazip tekliflerle genellikle kalitesiz ve güvensiz ürünlere olan talebin suni olarak artırılmasından kaynaklı tüketici mağduriyetlerinin yaşanmasının engellenmesi hedeflenmektedir. Bunun yanında iç pazardaki satıcıların haksız rekabete uğrama ihtimali göz önüne alındığında, iç piyasamızın korunması amaçlanmaktadır.”