İnternetin karanlık yüzü

Para için bebeklerin canına kıyan bir çetenin ortaya çıkması aynı zamanda masumiyetin nasıl acımasızca yok edildiğinin de birebir kanıtı oldu. Buna benzer olayların her gün internetin karanlık yüzü olan Darknet’te de yaşandığına dikkat çeken Dijital İletişim Araştırmacısı ve Bilişim Teknolojileri Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, “Gizli ağların kullanıldığı Darknet’te, çocukların organları, müstehcen görüntüleri hatta kendileri bile satılıyor. Orada küresel çapta büyük insan ticareti dönüyor” dedi.

ÜLKELER KENETLENMELİ

Darknet’in merkezi olmayan anonim bir yapısı olduğunu ifade eden Kırık, şunları söyledi: “Burada sistem, normal internet gibi belirli sunuculara bağlı olmadığı için kapatılması ya da izlenmesi çok zorlaşıyor. Yani, Darknet’in arkasında yatan teknoloji, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda devletlerin de erişimini sınırlandırıyor. Dolayısıyla çocuklara yönelik tehlikeler her gün daha da artırıyor. Bu yüzden, devletler bu platformları izlemek ve suçlularla mücadele etmek için daha çok kenetlenmeli ve bu alanda teknolojik güçbirliği yapmalı.”

MİLYAR DOLARLAR DÖNÜYOR

Buralarda özellikle çocuk istismarı ve çocuk ticaretinin yaygın bir şekilde yer bulduğuna dikkat çeken Ali Murat Kırık, şöyle devam etti: “İnsan kaçakçıları, burada kurdukları ağlar aracılığıyla çocukları yasa dışı yollarla satıyor. Akılalmaz bir ticaret ağı dönüyor. Suçlular, bu korkunç pazarın içindeki çocukların hayatlarını adeta ‘üç kuruşa’ satıyorlar. Burada yasa dışı içerikler ve çocuk ticareti üzerinden dönen paraların yıllık en az 10 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Tehlike her geçen gün daha da büyüyor.” HER TÜRLÜ TEHLIKE VAR Darknet’in, çocuk ticareti ve istismar gibi suçların yanı sıra pek çok farklı tehlikeyi de barındırdığını anlatan Kırık, şu bilgileri verdi: “Özellikle uyuşturucu ticareti ve silah kaçakçılığı gibi suçlar, bu karanlık ağda yaygın şekilde organize ediliyor. Bu da küresel güvenlik açısından büyük tehdit oluşturuyor. Ayrıca, Darknet’te kimlik hırsızlığına yönelik faaliyetler de oldukça yaygın. Çalınan kredi kartı bilgileri, pasaportlar ve hatta sahte kimlikler, buralarda açıkça satılıyor. Bu durum, bireylerin mali güvenliğini tehlikeye atarken, kimliklerini kaybeden insanlar büyük mağduriyetler yaşıyor.”

İŞLEMLER KRİPTO PARAYLA YAPILIYOR

Ali Murat Kırık, bu platformda yapılan ticaretin kripto paralar üzerinden döndüğünü de vurguladı. Kırık, “Geleneksel ödeme yöntemlerinin aksine, karmaşık blok zinciri teknolojisine sahip kripto para işlemlerinin takibi zordur. Kripto paralar, sınır ötesi işlemlerde kolaylıkla kullanılabilir. Bu da coğrafi sınırlamalar olmadan Darknet üzerinden alışveriş yapmayı mümkün kılar. Darknet’te en çok bilinen erişim aracı olan Tor gibi sistemler de, kullanıcıların kimliklerini gizli tutmasına olanak tanıyor” dedi.

NASIL DARBE VURULUR?

Ali Murat Kırık, geliştirilmiş yapay zeka algoritmaları, kripto paraların takibini kolaylaştıracak teknolojiler, Tor gibi anonim ağlarının kötüye kullanımını engellemek için yeni protokoller ve düzenlemeler ile ülkeler arası güçlü işbirlikleri sayesinde Darknet’e darbe vurulabileceğini de ifade etti. Kırık, vatandaşların da Darknet’ten uzak durması gerektiğine dikkat çekerek, “Darknet’teki sitelerde gezinmek, farkında olmadan yasa dışı faaliyetlere dahil olmanıza ya da siber saldırıların hedefi haline gelmenize neden olabilir. Bilmediğiniz bağlantılara tıklamak ya da tanımadığınız kişilerle veri paylaşmak başınızı çok büyük dertlere sokabilir” dedi.

ASLA GİRİŞ YAPMAYIN

Ali Murat Kırık, Darknet’teki tehlikelerden uzak durmak için de şu uyarıları yaptı: “Her şeyden önce Darknet’e girmekten kaçınmak, bu tehlikelerden korunmanın en etkili yoludur. Her türlü illegal işlerin döndüğü Darknet’teki sitelerde gezinmek, farkında olmadan yasa dışı faaliyetlere dahil olmanıza ya da siber saldırıların hedefi haline gelmenize neden olabilir. Bilmediğiniz bağlantılara tıklamak ya da tanımadığınız kişilerle veri paylaşmak büyük riskler doğurabilir. Çocuklarımızı bu tehlikelerden korumak ve bu suçları önlemek için yalnızca kanunlarla değil, aynı zamanda farkındalık yaratarak da mücadele etmeliyiz.”