Yerli markalar isyan etti! 'Herkes bundan çok rahatsız'
Dev dünya markalarının bile baş etmekte zorlandığı emek hırsızlarının hedefinde bu kez yerli markalar var. Marka tasarım tescili veya patenti olsa da kopyalayıp satmaktan çekinmeyen taklitçiler, özellikle küçük girişimcileri zorda bırakıyor. Dava süreci çok uzun, ürünlerin satıldığı internet sitelerini kapattırmak ise aylar alıyor. Markalar ve dernekler, hakem heyeti gibi bir yapıyla taklitle mücadelenin daha etkin olabileceğini düşünüyor.
Sahte ürün pazarının Türkiye’deki büyüklüğü 4 milyar dolar civarında. Türkiye, dünyanın en büyük dördüncü sahte ürün pazarı konumunda bulunuyor. Son dönemde artan fiyatlara karşılık tüketicilerin ucuz ürün arayışı nedeniyle sahte ürün pazarında adeta patlama yaşanıyor. Satışlar da online mecralara kaymış durumda. Dükkanların kapalı olduğu ve kısıtlamaların arttığı pandemi döneminde online (sosyal medya, e-ticaret) sahte ürün satışlarında yüzde 40-50 artış olduğu belirtiliyor.
TEKSTİL, GÖZLÜK, KOZMETİK...
Tekstil ürünlerinin yanında özellikle kozmetik, gözlük ve saat ürünlerinde de ciddi taklit artışı var. İşin daha da ilginç yanı genelde Gucci, Armani, Lacoste, Louis Vuitton gibi global markaların sahtesi yapılıp satılırken, şimdilerde yerli markaların başı taklitlerle dertte. Ünlüler taktıysa, çok seyredilen bir dizide görüldüyse, fenomenler kullandıysa markasına veya tasarım tesciline bakılmadan anında kopyası yapılıp internette 10’da 1’i fiyatına satışa sunuluyor.
İHTAR DA KÂR ETMİYOR
Satış yapanlara avukat aracılığıyla ihtar çekmek hatta dava açmak kâr etmiyor. İhtarnameyi umursayan yok. Davalar ise avukatların verdiği bilgiye göre 3-4 yılı buluyor. Kendi tasarımlarıyla marka olmak için yola çıkan yerli üreticiler emeklerinin bu şekilde heba olmasını izlemek zorunda kalıyor. Üstelik bir de hukuk mücadelesi verirken yaptıkları harcamalar, zaman kaybı ve boşa giden enerji var. Sonuçta ekonomik kayıp büyük.
DAVALARLA ÖNLEM ZOR!
Taklitlerin markalı ekonomiye büyük zarar verdiğini belirten Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel şu noktalara dikkat çekti: “Bu ürünler vergisiz satılıyor. Devlet vergi kaybına uğruyor. Markaların itibarı zedeleniyor. Taklit ürünler caddelerde, özellikle tatil bölgelerinde mağazalarda alenen satılıyor. Çok ciddi taklit ürün satışı var. İnternette zaten inanılmaz boyutlara ulaştı. Taklit ürün piyasası kolluk güçleriyle çözülmenin ötesinde bir boyut kazandı. Merdivenaltı çok ciddi imalat parkları oluştu. Devletin bu konuya ciddi el atması gerekiyor. Sadece davalarla olacak iş değil.”
TÜKETİCİ DE MAĞDUR OLUYOR
Tüketiciye orijinal ürün fiyatına taklit ürün satıldığını vurgulayan Tescilli Markalar Derneği’nin (TMD) Başkanı İzzet Stamati ise “Artık sadece marka sahibini değil tüketiciyi de mağdur eden bir sistem açığı var. Bireysel başvuruyla kolluk kuvvetlerinin denetim yaptığı bir yapı oluşturulmalı. Satan kişi, ürünün orijinal olduğunu ispatlayamazsa zararı karşılamalı. Mahkemelerden marka sahibi lehine çok zor karar çıkıyor. Bize her gün ihbar geliyor ama yapabileceğimiz bir şey yok. İnternetteki satış sitelerinin kapatılması da 1 yılı buluyor. Kapatılsa da anında küçük bir harf değişikliğiyle yeni site açıyorlar. Buradan gelen paranın takibi de zor” diye konuştu.
‘HAKEM HEYETİ’ ÖNERİSİ
Patent danışmanları marka ihlali olunca Türk Patent Ofisi’ne itirazla 3 ay gibi bir sürede sorunu çözdüğünü belirtiyor. Asıl sorun tasarım ihlali. Eğer tasarım tescil alındıysa ve benzer tasarımlar piyasadaysa önce avukatla mail/ihtar gönderiliyor. Olumsuz yanıt gelirse noterle tespit ve mahkeme süreci işliyor. Bu süreç uzun olduğu için marka sahipleri, hukukçular ve dernekler ‘tüketici hakem heyeti’ gibi bir yapı oluşturulmasını öneriyor. Bu sisteme göre; ürünün tasarım ihlali mahkemelere gitmeden hızla çözülebilir. Çözüm sağlanamadığı noktada mahkemeler devreye girebilir.
Taklit ekonomisinin yerli bir üreticiye nasıl büyük zararlar verdiğini bizzat mağdurlardan dinledik:
YAŞAYANLAR BİLİR
ÜRETİMLE Mİ UĞRAŞALIM, BUNLARLA MI?
Memo Sunglasses ve San Glasses güneş gözlükleri markalarının sahibi ve 'Gözlük Gurusu' Hakan San: Butik olarak sattığımız tasarım tescili bize ait olan gözlüklerin birebir kopyası internette ve sokakta 70 liraya satılıyor. Avukatımız uyarıyor ama engel olamıyoruz. Mahkeme yoluyla bu tarz kopyaların önüne geçmek yıllarımızı alıyor. Zaman ve para harcıyoruz. Taklitle mücadele için bu maliyetlere katlanamayan yerli üretici ne yapsın? Bu konuda bizim gibi üreticileri koruyan önlemler alınmalı. ‘Türkiye’den marka çıkmıyor’ diyorlar, çıkıyor ama üretmekle mi uğraşalım taklitle mi? Türk markası yaratan arkadaşlarımla konuştuğumda kan ağlıyorlar.
TESCİLİ OLSA DA KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLE AYNISINI YAPIYORLAR
Urban Anatolia’nın sahibi Zulal Berberyan Ak: Tasarım yastıklar üretiyorum. Örneğin Trendyol’da 125 TL’ye sattığımız patates desenli yastığımızın taklitleri internette ve mağazalarda 30-40 liraya satılıyor. Her bir tasarımın tescilini yaptırmadık. Çünkü küçük bir değişikle aynısını yapabiliyorlar. O yüzden tescil maliyetine katlanmadık. Bir de tescil 2 yıl sürüyor. Örneğin; günün trendine uygun sosyal mesafe yastığımız var. Bunun tescilini alacak olsam trendi kaçıracağım.
BÜYÜK FİRMALAR KOPYALAMAKTAN ÇEKİNMİYOR
25th Hour Lingerie markasının sahibi ve tasarımcısı Seda Oturan: Büyük balığın küçük balığı yuttuğu bir sistem var. Sektörde herkes bundan çok rahatsız. Alabildiğimiz kadar patent alıyoruz ama tasarımlarımız anında kopyalanıyor. En son büyük bir Türk çorap markası ürünlerimi taklit etti. Bu, emek hırsızlığı. Artık, ‘aman fikirlerim çalınır’ diye koleksiyon yapamıyorum.
ETKİN VE HIZLI BIR ÇÖZÜM OLMALI
Hukukçu Melisa Pınar Çelikel, adli mercilerdeki yoğunluk nedeniyle Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan kaynaklı uyuşmazlıklara ilişkin yargılamaların uzun yıllar sürebildiğine dikkat çekti. Çelikel, yargılama ile geçen süre zarfında taklit ürünlerin piyasaya sürüldüğünü, farklı firma adlarıyla haksız kazanç elde etmeye yönelik girişimlerin oldukça yaygın olduğunu ve uzun süren yargılamaların hak arayışını baltaladığını söyledi. Çelikel, “Bu yüzden orijinal ürün mali ve manevi değer kaybına uğruyor. Tasarımlar harcıalem vasfına gerileyip, ürünün özgünlüğü de kalmıyor. Bu mağduriyetin giderilmesi için daha etkin ve hızlı bir çözüm olması gerekiyor. Tedbir amaçlı koruma yöntemleri maliyetli olduğu gibi caydırıcı da olmuyor” dedi.
INSTAGRAM, TWITTER...
Daha önce Kanun Hükmünde Kararname ile korunan sınai hakların şimdi Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunmaya başladığını belirten Çelikel, şöyle devam etti: “Ancak yine de internet ortamı üzerinden yapılan pazarlama ve satışlara yönelik sıkıntılar devam ediyor. Bu paylaşımların yapıldığı mecraların server’ları Türkiye’deyse online paylaşımlara erişim engeli getirilmesi veya durdurulması 4-5 ay sürebiliyor. Instagram, Twitter gibi ABD merkezli sosyal medya mecralarında bu yayınların önüne geçmek daha uzun zaman alıyor veya önüne geçilemiyor.”
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dünyaya çağrı: Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmalı
- Okul servisindeki intihar ve cinayetin altından ‘yasak aşk’ çıktı
- Yenidoğan çetesinden ilk itiraflar: SGK’dan daha fazla para almak için
- Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 Zirvesi'ne katıldı! Resmi törenle karşılandı
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'nde