Televizyon dizilerinin altın çağı
İkinci Bahar, Yeditepe İstanbul, Şaşıfelek Çıkmazı, Yedi Numara… Televizyon dizileri, 2010’lardan itibaren aynı Türkiye gibi kabuk değiştirdi. İnanılmaz izlenme rakamlarına ulaşıldı.
Aşk-ı Memnu, Muhteşem Yüzyıl, Ezel, Yaprak Dökümü, Çemberimde Gül Oya, Kuzey Güney. Diziler hepimizi televizyon başına çaktı adeta, eleştiren de izledi, burun kıvıran da müptelası oldu. Entelinden danteline herkesin favorisi vardı, tuttuğu, nefret ettiği karakterleri, hayatını en ince detayına kadar araştırdığı oyuncuları… E bu fenomene dünya da kayıtsız kalamadı.
Biz nasıl ki 80’lerde ve 90’ların başında Brezilya’dan ithal dizileri izlediysek 2010’lardan itibaren de Türkiye yapımı dizileri dünya ülkelerine satmaya başladık. Arap ülkelerinden tutun da İskandinavya’ya kadar izlendiler. Oyuncular için yurt dışında hayran sayfaları açıldı; onları biz bile eleştiremez olduk o hayranlardan korkumuza. E yeni çağın oyalamaca üstatları boş durur mu; hemen cevheri gördüler: Son iki yıldır hızla Netflix üzerinden dünyanın geri kalanına da ulaştık. Önce Hakan muhafız, sonra Atiye geldi. Hatta yarı kurgu yarı belgesel bir Fatih Sultan Mehmet dizisi bile izledik Netflix’te.