1973 yılında sıcak bir yaz gününde arkadaşı Roger Chapman ile birlikte dalış yapmak için denize açılan Roger Mallinson, başına geleceklerden habersizdi. İkili transatlantik iletişim kablolarını yerleştirme işinde çalıştıkları için bu dalışları rutin olarak gerçekleştiriyordu. Mallinson için 29 Ağustos’taki görev her zamankinken daha yorucuydu çünkü bir gün öncesinde saatlerce denizaltını tamir etmekle uğraşmıştı. Bu tamirde tamamen dolu bir oksijen tankı da takmayı ihmal etmedi. İkili yolculuğa başladıklarında her zaman olduğu gibi video kaydını da çalıştırdı. İkilinin bulunduğu Pisces III isimli denizaltı derinlere doğru ilerlerken yüzeyde ise Vickers Voyage isimli gemi onları bekliyordu. Pilotlar yüzeye çıkmak istediklerinde gemiye haber veriyorlar, daha sonra Gemini adını verdikleri botla birlikte açılan bir dalgıç, yüzeye çıkan denizaltı ile gemi arasında halat bağlama işlemini yapıyordu. Chapman ve Mallinson, 8 saatlik mesailerinin ardından gemiye sinyal göndererek yüzeye çıkacaklarını belirtti. Yüzeye çıktılar, dalgıç iki araç arasındaki bağlantıyı sağladı ve her zamanki gibi Voyager önde Pisces arkada yol almaya başladılar. Her şey yolunda ilerlerken dalgıçın bulunduğu bottan alarm sesleri yükselmeye başladı. Denizaltını gemiye bağlayan halat gevşemiş, halatı tutan kilit kapağının açılmasına sebep olmuştu. Kapağın bir anda açılmasıyla birlikte içeri dolan su yüzünden ikilinin bulunduğu denizaltı hızlı bir şekilde batmaya başladı. Denizaltı dibe doğru ilerlerken yangın çıkma ihtimaline karşı bütün makineleri durdurup çarpmaya karşı etraflarına yastıklar koydular. Çarpma etkisiyle dillerini ısırmamak için ise dişlerinin aralarına bez parçaları yerleştirdiler. 480 metre derinlikte dibe oturan denizaltı, yarım metre de çamura batmıştı. Hemen yüzeydeki gemiyle iletişim kuruldu ve onları kurtarmak için yeni bir denizaltının geleceği haberi geldi. İngiltere’deki şirketle iletişime geçildi ve kısa süre içinde bir kurtarma planı hazırlandı. Mallinson ve Chapman’ın kullandığı denizaltının farklı modelleri olan Pisces V ve Pisces II hemen uçaklarla yerleştirilerek olay yerine doğru yola çıktı. Uzun süren ve BM Deniz Kuvvetleri’nden dahi yardım alınarak gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda ikilidibe battıklarından 84 saat sonra 1 Eylül’de kurtarıldı. İnsanlık tarihinde ilk kez yapılan bu operasyon başarıyla tamamlanmıştı. 1912'de 1500 kişiye mezar olan Titanik batığına turistik dalış yapan 'Titan' adlı 5 kişilik denizaltı önceki gün Atlas Okyanusu'nda kayboldu. Denizaltının sahibi olan OceanGate Expeditions şirketinin CEO'su Stockton Rush'ın pilotluğunu yaptığı araçta Fransız kaşif Paul-Henri Nargeolet ve daha önce uzay turisti de olan İngiliz milyarder Hamish Harding'in olduğu açıklamıştı. Denizaltındaki diğer 2 kişinin Pakistan'ın en zenginlerinden Şehzade Davud (48) ve oğlu Süleyman Davud (19) olduğu öğrenildi. ABD Sahil Güvenlik ekipleri daha önce yaptığı açıklamada Polar Prince adlı geminin, pazar sabahı Titanik batığına doğru yola çıkmasından yaklaşık bir saat 45 dakika sonra denizaltı ile irtibatı kaybettiği belirtmişti. ABD basınına göre arama-kurtarma ekipleri, Titan'ın kaybolduğu bölgeden Salı günü 30 dakikalık aralıklarla vurma sesleri duyulduğunu aktardıktan sonra çalışmalar bu bölgede yoğunlaştı. Salı günü tespit edilen seslerin ardından Titan'da bulunan iki kişinin üyesi olduğu bilim topluluğu Kaşifler Kulübü Başkanı, Sahadan elde edilen verilere dayanarak, bölgede olası yaşam belirtilerinin tespit edildiğine dair umut var açıklamasını yaptı.Titan'da oksijen, su ve gıdanın yarın TSİ 12:00 civarında tükenmesi bekleniyor. Büyük bir felaketten kurtulmayı başaran Roger Mallinson, Titanik batığına dalış yapan 5 kişilik ekibin denizaltılarıyla kaybolmasının ardından olayla ilgili açıklamalarda bulunarak kayıp denizaltının akıbetiyle ilgili çok kötü hisleri olduğunu ifade etti. OceanGate denizaltısından hiçbir sinyal gelmemesini “çok kötü bir işaret” olarak niteledi. Sky News'e konuşan 85 yaşındaki Mallinson, “Bir şekilde sinyal gönderememelerinin nedenini anlamıyorum. Bir şeylerin ters gittiği yönünde korkunç bir hissim var” dedi. Yaşananları, geçmişte atlattığı felakete benzeten Mallinson, denizaltıya su dolduğunu anları anlatırken, “Adeta patlayacak gibiydi. Dilimizi ısırmamak için ağzımıza koyabileceğimiz beyaz kumaşlar bulabildik” ifadelerini kullandı. Mallinson, oksijeni harcamamak için konuşmadan ve hareket etmeden saatlerce beklediklerini ifade ederek “Arkadaşımla birbirimizi sürekli gözettik. Hayatta kalmamızı sağlayan en önemli şeylerden birinin bu olduğunu düşünüyorum” dedi.