HERKES AYNI ORANDA MI D VİTAMİNİ ALMALI?
D vitamini oluşumu; yaşanılan bölgenin enlemi, güneş ışınlarının dik ya da eğik gelmesi, mevsimler, deri pigmenti, güneşlenme saati ve süresi, giyim şekli, yaş, güneş koruyucu kremler, beden kitle indeksi, çalışma ortamı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Ülkemiz 36-42 derece kuzey enlemleri ve bol güneş alan coğrafi bir bölgede bulunuyor. Bu nedenle güneş ışığının, yılın sadece 4 ayı hariç D vitamini sentezi için yeterli düzeyde olduğu bildiriliyor. D vitamini sentezi için en uygun zamanın 11.00–15.00 saatleri arası olduğu, eller ve yüzün günde ortalama 20 dakika ya da haftada en az 2 saat olmak üzere direkt güneş ışığına maruz kalması gerektiği belirtiliyor.
Coğrafi olarak 40 dereceden daha fazla enlemde bulunan bölgeler, D vitamini sentezi açısından yetersiz kabul ediliyor. Bu bölgelerde yaşayan nüfusun, D vitaminini zenginleştirilmiş besinlerle ya da destek şeklinde almaları öneriliyor. Kış aylarında ışınlar eğik geldiğinden D vitamini oluşumu yetersizdir.
Melanin (renk) pigmenti, derideki ultraviole ışınların emilimini azaltarak D vitamini sentezini olumsuz etkiliyor. Melanin pigmenti, koyu ya da esmer tenli bireylerde açık tenlilere oranla daha fazladır. Bu nedenle koyu tenli bireylerin, yeterli D vitamini sentezi için daha uzun süre güneşlenmeye özen göstermeleri gerekiyor. Derileri ince olan yaşlı bireylerde D vitamini oluşumu azdır. Beden kitle indeksi yüksek olan bireylerin, çoğunlukla düşük D vitamini düzeylerine sahip oldukları bildiriliyor. D vitamininin şişman bireylerde, artan yağ dokusu ile orantılı olarak depolandığı ve böylece dolaşımdaki D vitamini miktarının azaldığı belirtiliyor.