8 yıldır kanser hastalığıyla mücadele eden Bahar Öztan, 21 Mart Perşembe akşamı hayatını kaybetti. Kısa bir süre önce yoğun bakıma kaldırılan ve entübe edilen usta oyuncunun vefatı sevenlerini yasa boğdu. Yeşilçam'ın efsane ismi bugün dostlarının da katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Safiye Soyman, Nuri Alço, Gökhan Güney ve Serdar Gökhan gibi çok sayıda ünlü isim Öztan'a veda için Üsküdar Şakirin Camisi'nde hazır bulundu. Duygusal anların yaşandığı törende Öztan'ın yakınları gözyaşlarına boğuldu. Sanatçının naaşı cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Cenazeye katılan usta sanatçı Perihan Savaş, “Çok çekti, uzun zamandır hastanede olduğu için görüşememiştik. Üzgünüm, konuşamıyorum. Dünya iyisi bir insandı” dedi. Oyuncu Nuri Alço, Kalbi, ruhu çok güzel bir insandı. Yani bu kadar yıllar uğraştı çabaladı ama olmadı maalesef. Bu hastalık bir bulaştı mı insanın yakasını bırakmıyor. Tam yaşayacağı zamanları yaşayamadı. Oğlu Yiğit hep yanındaydı, bir saniye bile ayrılmadı. Allah herkese böyle bir evlat nasip etsin. Tam da hayırlı bir günde ramazanın cuma gününde aramızdan ayrıldı. Allah yolculuğunu iyi kılsın, başımız sağ olsun ifadelerini kullandı. Safiye Soyman, “Sözün bittiği yerdeyiz, çok üzgünüm. Benim çok iyi arkadaşımdı, Bodrum’da çok vakit geçirirdik. Onu anlatmaya kelimeler yetmez. Hiç kimseyi kırmayan güzel bir insandı, mekanı cennet olsun. Onu hiç unutmayacağız. Aslında çok da savaştı bu hastalıkla, o kadar morali yüksekti ki hiç ölmeyecek gibi. Hepimizi çok üzdü, hiç ona yakışmadı ölüm şeklinde konuştu. Bahar Öztan’ın hayatını kaybetmesinin ardından geçtiğimiz senelerde verdiği röportaj akıllara geldi. Bahar Öztan o dönem verdiği röportajda sanat hayatı ve özel hayatı hakkında bilinmeyenleri açıklamıştı. Önceki gece hayatını kaybeden merhum sanatçımız Bahar Öztan’ın anısına değerli okurlarımız için bir dönem çok konuşulan Öztan’ın o dönem verdiği röportajı derledik Başta psikolojik olarak çok kötü etkilensem de kendimi hiç bırakmadım. “Allah beni benimle sınasın, sevdiklerimle değil” dedim. Ve bugün gerçekten çok güçlüyüm. Beş yıl uğraştım bununla, her seferinde bitti derken yeniden başladı ama şu an kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. Hep! Her daim mücadeleci ve çalışmayı seven biri oldum. Koşturan, yorulmak bilmeyen bir kadın olarak hatırlayın beni. Zaten yakın arkadaşlarım da bana atom karınca derdi. Halen de öyleyim. Madem öyle neden bizi sizden mahrum bırakıyorsunuz? Ne dizilerde ne sinemadasınız… Benim tercihim değil ki bu. İyi bir teklif geldi de ben mi reddettim? Bizim zamanımda benim tek boş günüm yoktu, her güne bir iş gelirdi. İki ay öncesinden günlerim dolardı. Şimdi devir değişti. Yine de isterim tabii. Bana uygun bir dizide ya da sinema filminde neden olmayayım? Ama maalesef Türkiye’de bizim sektörümüzde durum tuhaf. Dünyada böyle değil. Misal Amerika’da bir oyuncu ölene kadar sanatını yapabiliyor, bizde biraz yaşlananın yüzüne bakılmıyor. Hep gençlere talep var. Yapımcılar zaten hep alıştığı kişilerle çalışıyor. Her şey daha nahifti. Para ikinci plandaydı. Hep sabır göstermiş, fedakarlık etmişiz. İnsanlar halen seyrediyor ve bıkmıyor ve halen oynuyor o filmler. Biz çok şanslıyız çünkü ölümsüzüz, yani ölsek de unutulmuyoruz. Çok seviliyormuşuz. Halk bizi çok seviyor ve tutuyor. ‘Türkan Şoray kanunlarım’ yoktu ama benim de kendime göre hassasiyetlerim vardı. Gelen film tekliflerini ince eler sık dokurdum. İçime sinmeyen işlerde olmazdım. Müziği de seviyorum, sahneye de çıktım, sesim de iyiydi. Kendi adıma ben çok iyi kazandım. Har vurup harman savurmamak lazım. Başrol oyuncuları “Kazanmadım” diyemez, herkes kazandı. Ama parayı tutmak da önemli. Ben hep tutumlu oldum. Öyle gezip tozmadım. Bir de ben sahneden de çok kazandım. Bugün hep onları yiyorum. Kemal Sunal, Cüneyt Abi (Arkın) gibi dev isimlerde çalıştım ve hepsinden bir şey öğrendim. Kadir İnanır’la oynadım mesela, defalarca Cüneyt Abi ile oynadım. İşin ilginç yanı, benim çocukken izlediğim Kartal Tibet, ben büyüyüp oyuncu olduktan sonra yönetmenim oldu. Hayatta çok ilginç şeyler olabiliyor. Olmaz mı! Siz sorunca film şeridi gibi geçti gözümden. Mesela Cüneyt Abi’yi ilk gördüğümde şok olmuştum. Birlikte başrolümüz vardı, bir film için bir araya geldik. “Allah’ım, bu nasıl yakışıklı bir adam böyle?” dedim. Gerçek değil gibi geldi. “Dünya starı bu herhalde” dedim. Yani televizyonda gördüğümüzün bin katı yakışıklıydı. Tabii ben onu tanıdığımda o, orta yaşlardaydı. Hatta saçları hafif kırlaşmıştı, bir müddet boyamıştı. Çok sevmiyordu boyamayı. Ben de “Cüneyt Abi’ciğim, işimiz için bir müddet daha sık dişini” demiştim” (Gülüyor). Çok keyifliydi. Evet. Mesela Kemal Sunal, çok komik, Türkiye’nin en güldüren adamı ama kamera “Stop” dediği an, ondan daha ciddisi yoktu. İnanılmaz disiplinli biriydi. Sertti de. Mesela Mehmet Ali Erbil’le de film çektik, o hem set önünde hem set arkasında eğlenceli biriydi. Kemal Sunal sadece kamera önünde gülerdi. Üzmüyor... Ama şöyle diyorum ki; “Ne fırtınaymışım ya! Ne kadar güzelmişim” diyorum. Gençlik zaten başka bir şey ama gerçekten de çok güzelmişim. O dönem çok farkında olmuyorsun. Cidden çok güzel bir kadınmışım. Öyle ilişkilerim olmadı ama platonik durumlar oldu. Mesela herkes gibi ben de Kadir İnanır’ı çok beğenirdim. Sektöre girmeden evvel acayip beğenirdim, çok yakışıklı ve karizmatikti. Ama sonrasında beraber başrol oynadık. Tabii ki artık hayranlıktan çıkmış meslektaş olmuştuk. Hiç kendisine itiraf etmedim. O zaman her şey çok masumdu. Bahar Öztan, geçtiğimiz ekim ayında sağlık durumunu sosyal medya hesabında takipçileri ile paylaşmıştı: Herkese selam ve sevgiler. Uzun zaman oldu yazamadım sizlere dün İstanbul'a hastaneye geldim. Benim kıymetli hocalarımın kararı önümüzdeki hafta ameliyat olacağım yönünde. Her zamanki gibi dualarınıza ve sevginize ihtiyacım var.